Bölüm 2 "kör"
Annemin odasının önüne geldiğimde içime sanki bir şey oturdu. Dedem büyük ihtimalle evden çıkmamın hemen ardından annemi aramış ve herşeyi öğrendiğimi anlatmıştı.
Böyle büyük bir yalanı neden söylemişlerdi ki. Eğer o adam beni para için bırakacak kadar şerefsizse onu zaten görmezdim.
"Maral, Özge Hanım kimsenin girmemesini tembihledi. İçeride moda dergilerinden fırlamış bir adam var." Gözde'ye şirince gülümsedim ve kapıdan uzaklaştım.
Gözde annemin sekreteriydi. Benden 4 yaş büyük olsada arkadaş gibiydik. Dışarıda şen şakrak biriydi. Ama iş yerine gelince durum ciddileşiyordu.
Gözde masasına oturunca annemin kapısını hızla açtım ve ardından içeri girip kilitledim. İçeride isterse başbakan olsun ben yinede anneme hesap soracaktım.
Yüzüm hala kapıya dönüktü. Biraz heyecanda katmazsak olmaz tabi. Yavaşca arkamı döndüm ve hem annemi hemde biyolojik babamı gördüm.
Biyolojik baba diyordum ama bende üvey babada yoktu. Herneyse.
"Vay... vay...vay. Demek sende buradaydın." Dedim babamın gözlerinin içine bakarak. Sapsarı saçlıydı babam. Elmacık kemikleri belli oluyordu. 37 yaşında olmasına rağmen en fazla 25 gösteriyordu.
"Mutlu aile tablosu. Beni yalanlarla büyüten annem ve beni terkedip giden sevgili babacım yıllar sonra bir arada."
"Kızım bak..." annem konuşmaya başlayınca hemen sözünü kestim. Bugün ben konuşacak onlar dinlecekti.
"Şit...şit..şit. Lafımı bölme." Annemin gözleri kızarmıştı.
"Şimdi, acaba önce hanginizden başlasam." İşaret parmağımı çeneme koyup düşünüyormuş gibi yaptım.
"Sanırım annemle olan hesabımı daha sonra halledeceğim." Ne kadar bana yalan söylemişde olsa beni büyüten oydu. Şu yaşıma kadar yanımda olmamış biriyle aynı kefeye koyamazdım.
"Gelelim sana." Bakışlarım bu sefer babama döndü. Bana ciddiyetle bakıyordu.
"Paralara kavuşmuşsun bakıyorumda. Şöyle bir bakıyım." Babama yaklaşıp önünde eğildim. Ceketinin kumaşına dokundum ve yakalarından tutup iki kere silkeledim.
"Kaliteli, en az 2 bin vardır bu takım." Sonra gözlerim saatine ilişti. Çok ünlü bir markanın saatiydi. Kolunu kavrayıp daha yakından baktım.
"Vay, bu saat en az 100 bin dolar." Annemde babamda şaşkın gözlerle izliyordu.
" Şöyle bir bakıyorumda o üzerindekilerle bir şeye benzemişsin. Onlar olmasa beş para etmezsin çünkü. Karaktersizsin, duygusuz ve victan yoksunu olduğunuda tahmin etmek zor değil."
"Hadi şimdi defol git. Bundan sonrada karşıma çıkmazsı umarım. Bu yaşıma kadar seni öldü bildim. Bundan sonrada öyle bilsem birşey kaybetmem." Babamın yumruklarını sıktığını gördüm. Sözlerim ağır olabilirdi ama sonuna kadar hak ediyordu.
"Senin gibi şerefsiz birinin soyadını taşımaktan utanıyorum."
Babam ayağa kalktı ve karşıma geldi. Boyum fazla kısa olduğundan kafamı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. "Ne oldu söylediklerimi kaldıramadın mı Arda bey? Söylediklerim bi tarafınıza mı battı?" Tamam şuanda içimin rahatlaması gerekiyordu değil mi? Neden içim acıyordu ki?
"Kardeşin olduğunu bilmiyorsun öyle değil mi? İkizinin olduğunu bilmiyorsun. Çünkü annen benden vazgeçtiği gibi kardeşindende vazgeçti. Daha 6 aylıkken onu bıraktı seni aldı ve gitti. Bilip bilmeden konuşmak ne kolay değil mi kızım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bambaşka
Humor"Pekala pekala...orda dur bakalım Kuzey efendi. Hala tam olarak takıntılarımdan kurtulamadığımı biliyorsun. Kesinlikle o formayı üzerime giymem." "Imm... biliyorsun ki sevgilim asla büyük konuşmamak gerekir." ... Sizde Maral ve Devrim'in çılgınlık d...