Medya#miray BELEN
******!!!******Üniversite hayatımın sonuna geldiğimde, artık iş bulma çabaları başlamıştı. Her ne kadar yorulmuş olsam da, bu 6 senenin emeğinin karşılığını vermem gerekiyor. "Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı Bölümü'nden mezun olduğum için, asistanlık ve sekreterlik üzerinde bir iş bulmam gerekiyor."
Bu arada adım Miray BELEN. 24 yaşındayım. 18 yaşıma geldiğimde; gideceğim üniversite uzak yerde olduğu için, kendim ayrı bir eve çıktım. İlk 3 yılımda yalnız yaşadım. Sonra Rüya adında bir kız çıkagelmesin mi? Tabi aramızda iyi oldu bahaneyle. Sonra da birlikte kalmaya başladık. İşte böylece geriye kalan 3 yılımda geçmiş oldu. Hobilerimden söz etmem gerekirse; kitap okumayı çok severim. Voleybol oynarım, bu yüzden (övünmek gibi olmasın) biraz sıkı bir vücuda sahibimdir.İş ilanlarını takip ederken, birden gözüme bir şey takıldı. 'Demir Yapı'..
-Demir, demir.. Bu tanıdık geliyor, hemde çok..
Yaklaşık 10-15 dakika düşündükten sonra bunun lisedeki arkadaşımın soyadı olduğu aklıma geldi.. Ama Türkiye'de bir çok 'Demir' soyadı vardır.. Öyle değil mi? Yani tek o olamaz..
Ve anıları göz önüne getirmem gerekirse; Bu çocuk, arkadaşımın erkek arkadaşıydı..
Ve şu anda onun olması büyük ihtimal olan bir yapı şirketi ile karşı karşıyaydım..
Bunu göz önünde bulundurmak için ayrı bir sekmede açtım ve diğer iş ilanlarına bakmaya devam ettim..
*****
Aradan uzunca bir vakit geçti.. Ve benim gözler kendiliğinden kapanmaya başladı. Fakat buna rağmen hala daha iş ilanlarına bakıyordum.. Kendimi ne kadar zorlasam da bir şey bulamadım.. Ve yumuşacık yatağıma kavuşmaktan başka bir çarem kalmadığını anladım..
|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|
Sabah olduğunda bugünün ne kadar yoğun geçeceğini bir gözden geçirdim.. Ve zaman kaybetmemek için hemen ayaklandım, kahvaltı hazırlamak üzere mutfağa yöneldim..
Fakat ne göreyim, buzdolabında hiç bir şey kalmamış! Bende planımı değiştirip hemen dışarda bir cafeye gittim.
*****
Cafeden içeri girer girmez gözüme biri takıldı. (Taş mı desem yoksa meteor daha mı uygun olur? Bilemedim) Esmer, uzun boylu, kaslı bir şey.. Zengin gözüküyor.. Yanından geçtim ve kendi yerime oturdum. İş adamı tipi vardı. Kabul baya gideri olan biri. Ama ben işime odaklanmalıydım. Sipariş verdikten sonra, bugün ki planımı yapmaya başladım.
=İş ilanlarına bakılacak
=İş ilanlarına bakılacak
=İş ilanlarına bakılacak
"Heyy bu da ne böyle, hep aynı şeyi mi yapacağım ben? Bugün farklı bir şeyler yapmam lazım. Ama ne?"
O sırada gözlerime birden bir karaltı çöktü. Etrafı göremez oldum.. Ellerin kime ait olduğunu tahmin etmeden, yanağıma bir buse..
"Rüyaaa!" (tabi siz yakışıklı çocuk sandınız di mi?)
"Nerelerdeydin kızım sen? Bi gittin gelemedin"
-Miray'ım çok uzun şeyler bunlar. Ben sana başka zaman anlatırım. (masaya bakıp) ee ne yiyoruz?
O sırada elimle garsona işaret edip, siparişleri sordum. Ve tam onun arkasından kahvaltımız geldi. (hoşgeldi, valla hoşgeldi. Çok acıktım)
-Ee bitanem ne yaptın? İş falan ne durumda?
"İş yok ki, durumu olsun :)"
"Bakıyorum işte, uygun bir şey arıyorum.. Ama yok, bulamıyorum."
-Sormayı bile düşünmene gerek yok tatlım. Tabiki de yardım ederim..
"Planını bozmayayım ben"
-Planın var mı diye bir sorsana?!
"Teşekkür ederim bitaneciğim"
*****
Rüya ile uzun uzun konuştuk.. Sonra kalkıp sokak sokak iş aradık.. Günün sonunda, tam vazgeçmişken... Karşımızda bir büro.. Bildiğimiz büro!
"Rüyaaa"
(parmağımla işaret ederek)
"Kızım bak bulduk galiba"
-Ama bu senin bölümün değil ki..
"Nee?! Ayy bir dakika!.. Ya cidden ben yanlış görmüşüm. Baya yoruldum galiba"
-Boşver.. Eve geçelim artık. Ölecez yoksa yorgunluktan.
"Haklısın ama ne yapayım, iş bulmak zorundayım"
-Biliyorum. Ama böyle sokak sokak gezerek bir sonuç elde edemeyiz. Ben arkadaşlarımdan bazılarını arayıp sorayım. Onlar bize önerir. Zaten cemiyetden insanlar..
"Tamam o zaman"
*****
Eve doğru adımlarımızı atarken, karşıdan bir grup erkek bize doğru geliyor.. Korkup hemen Rüya'yı dürttüm.. Gözümle işaret edip, karşıya geçelim dedim..
Geçtik ama ne fayda. Bu seferde peşimize takıldılar. Yaklaştıklarını iyice hissedince aniden arkamı döndüm.
"Sizin derdiniz ne?"
Dememle aralarından biri çantamı tuttuğu gibi götürdü.. Ve kaçmaya başladı.. Bense şoktayım. Rüya zaten donmuş kalmış. Hemen arkasından koşmaya başladım.. Ama nafile :(
Bir ara durdum, hemen sonra koşmaya devam ettim.. Tam o sırada yandan lüks bi araba geldi ve dann!!
Ben yerde.. Canım o kadar yanmamıştı ama küçük bir ağrı vardı yine. Arabanın içinden bir adam, 'esmer, esmer, esmer.. Bu oo!' Arabadan inen, bugün benim cafede gördüğüm çocuktu..
Hemen yanıma gelip, durumunu sordu..
-Siz iyi misiniz? Hastaneye gidelim mi?
"Yo..ook.. Gerek yok, ben iyiyim. Zaten şimdi hemen gitmem gerekiyor." (aceleyle ayaklanmaya çalıştım,) Ama tam kalkacakken onun kucağına düşdüm.. O an göz göze geldiğimiz ilk an. İçinden geçenleri anlayamadım.. Biraz korku, biraz şüphe dolu bakıyordu.
"Imm.. Şey ben özür dilerim. Yani..."
Tam o anda aklıma hırsız geldi ve aniden doğruldum..
"Şey benim çok acil işim var.. Hemen gitmem gerek"
-İyi gözükmüyorsunuz. Hastaneye gitmemiz lazım
"Hayır lütfen gitmem gerek.. Hırsızın biri çantamı çaldı.. Onu bulmalıyım"
-Hırsız mı? Bu halde mi bulacaksınız?
"Ahh bilmiyorum.. Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yok."
Geriye doğru giderken, ayağım tırların açtığı oyuklardan birine girdi ve yine yerdeyim.. 'Bugünde ne şanssız günümdeyim'
Hemen yanıma gelip, düştüğüm yerden bir hamleyle beni kucağına aldı..
-Hastaneye gidiyoruz hanımefendi.. Herhangi bir kırık olabilir.
"Gerek yok demiştim. Lütfen. Bırakın gideyim"
Ben ne kadar çabalasamda, o hastaneye illa ki gidilecekti.
*****
Ayağımdaki ağrı gitgide artmaya başladı. O yüzden sargıya aldılar ve ağrı kesici serum taktılar.
Uyuyakalmışım. Gözlerimi açtığımda, yanımda bir küçük kağıt parçası vardı..
~Adınızı öğrendim.. Miray hanım.. Acil bir işimden ötürü gitmek zorunda kaldım. Masrafları ben hallettim. Eğer çıkışı yarın sabah verirlerse, ben yanınıza gelebilirim.. Ama ancak sabah.. Geçmis olsun tekrardan.. Savaş..~Vay be adı Savaş'mış.. Ama bir dakika ben yarın sabah mı çıkacağım? Ama hırsız, o ne olacak? Elini kolunu sallaya sallaya gezecek mi? Hemen hastane görevlilerine haber verip, polisi çağırmalıyım..
*****
Polise verdiğim sorgudan sonra, uyumam gerektiği aklıma geldi.. Ama ondan önce Rüya'nın nerede olduğunu bilmem gerekiyordu. Hastane telefonundan Rüya'nın telefonuna bağlandım.
"Rüya! İyi misin? Bir şeyin var mı?"
-Ben iyiyim de sen nerdesin?
"Ben hastanedeyim. Biraz işler değişti"
-Bir dakika ne oldu? Hangi hastane? İyi misin peki sen?
"İyiyim merak etme. Saraç Hastanesi'ndeyim."
*****
Rüya'nın geleceğini öğrendikten sonra, biraz daha rahatladım. Yavaş yavaş kendimden geçmeye başladım..######
Arkadaşlar inşallah beğenirsiniz. Sizi biraz beklettim ama.. Yorum ve votelemeyi unutmazsanız çok mutlu olurum..
:Bu arada 1. Bölümden bu kadar hızlı geçiş demeyin.. Daha ileriye dönük büyük planlarım var..
Hadi iyi okumalar okurlarım :*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DEMET SEN
Teen FictionYanında çalıştığım patronuma şimdiye kadar hiç farklı bir gözle bakmamıştım.. Esmer bedeni üzerinde gözlerimi biraz gezdirdikten sonra, nasıl birinin yanında çalıştığımı tekrardan farkına vardım.. "Ona böyle baktığımı bir anlarsa, beni mahveder.." ...