ÇİMEN YEŞİLİ GÖZLER

115 8 13
                                    

Merhaba arkadaşlar, VOTE larınızı ve yorumlarınızı bekliyorumm.Özellikle yorumlarınız benim için çok önemli :)) 


-''Sevgi teyze gerçekten bu kadar yeterli.''

-''Olur mu kızım, sen yoldan geldin, yol acıktırır.''

 dedi ve sonu gelmeyen kepçelere bir tanesi daha eklendi.Yanakları hiç değişmemişti Sevgi teyzenin.Hatta belki birkaç ton daha kırmızı.

''Boşa uğraşma Eylül, annem aklına koyduysa sana bütün evi bile yedirebilir'' dedi Azra.Sevgi teyzenin ''Bak şimdi'' sinden sonra bir kahkaha koptu.Ne güzel bir aileydi.Suratından gülücük eksik olmayan insanlar...

Yaşadığım talihsizlikten kimseye bahsetmemiştim.Ortamı boşa germeye, annemi endişelendirmeye; ki duyacağından yüzde yüz emindim; gerek yoktu. Bu İstanbul'la benim aramda kalacak küçük bir sır olacaktı.

Sonunda yemekten patlayacağım bir an Oktay amca:

-''Yemeğinizi bitirdiyseniz, Azra sana odanı göstersin kızım.'' dedi

-''Odam mı?''

Bir odam mı olacaktı yani?

''Misafir odasını sana hazırladım.Hem güneş de görüyor.''

Gülümsedim.Sabah kalktığımda ilk gördüğüm şeyin güneş olmasını severdim.

-''Ben çok teşekkür-

''Ooo, bu teşekkür faslı uzar, sen benimle gel Eylül'' diyerek kolumdan çekiştirdi Azra.Çok kafa kızdı aslında.

Girişteki merdiveni çıktıktan sonra uzun koridorun sonuna geldik.

-''Ta ta, işte burası !!'' diyerek kapıyı açtı.

Gerçekten, gerçekten harika bir odaydı.Pencerenin hemen yanında bir yatak, onunda yanında bir komodin vardı.Onunda üzerinde beyaz bir abajur...Fıstık yeşili gardırop, odanın rengiyle birebir uyumluydu.Yerde küçük beyaz, peluş bir halı vardı.

-''Bu oda benim mi şimdi? ''dedim gözlerime inanamayarak.

-''Tabi senin ne sandın? ''

-''Şimdi teşekkür edicem-

''Sakın!''

Beni baştan aşağı süzdükten sonra aklına bir şey gelmiş gibi ''Bekle!'' dedi ve odadan çıktı.

Bense odayı incelemeye devam ettim.Komodinin üzerinde küçük boş bir çerçeve vardı.Oraya annemle bir resmimi koyabilirdim.Böylece hep gözümün önünde olurdu..

-''Ay geldim, sen bunu nasıl taşıdın kızım ya!''

Elindeki valizimle nefes nefese içeri girdi ve odanın tam ortasına koydu.

''Bana söyleseydin keşke.'' Diyordum ama kime diyordum.O beni dinlemiyor, valizimi açmış karıştırıyor, kıyafetlerime şöyle bir baktıktan sonra fırlatıyor ve yenisini alıyordu.

-''Azra, bir şey mi arıyorsun?''

''Evet de, bulamıyorum'' dedi ve etrafta kıyafet kümeleri oluşturmaya devam etti.Kollarımı bağladım ve onu izlemeye devam ettim.Bir süre sonra o da pes edip kalktı.

-''Eylülcüm,  sen pantolon dükkanı falan mı açacaksın.Yok mu senin şöyle eteklerin, mini mini elbiselerin, şortların falanların filanların...''

Yanlış kişiye sordun Azracım.

-''Ben giymem ki öyle şeyler.Tarzım değil. Hem neyi var ki bunların'' dedim ve yerdeki bir pantolonumu aldım.Şöyle bir göz gezdirdim.O ise ellerini beline koydu ve odada birkaç kez volta attı.

''Tamam ben halledicem'' dedi ve yeniden odadan çıktı.Kim bilir yine aklına ne gelmişti.

Yatağın üzerine oturdum. Biraz yaylandım.İnanılmazdı ama burdaydım işte.Hayallerimin şehrinde.

''Geldiiim! '' 

Elindeki birkaç parça kıyafeti kucağıma attı.

-''Hadi bunları bir dene.''

Kucağımdaki kıyafetleri incelemeye başladım.Buz mavisi bir şort ve beyaz salaş bir tişört.

-''Ama Azra-

-''Aması yok Eylül. İtiraz istemiyorum.Ben çıkıyorum, sen rahat rahat giyin.Hem daha İstanbul turu yapıcaz.''

''Sahi mi?''

''Elbette''

                                                                                   *        *          *

Her şey harikaydı.Her şey... Hatta üzerimdeki rahatsız şort bile umrumda değildi. Kız Kulesi manzaralı bir kafede kahvelerimizi yudumluyorduk.Büyüleniyordum.Burda olmaktan o kadar mutluydum ki...

-''Harika değil mi?''

-''Dalmışım'' dedim gülerek.

-''Annem İstanbul tutkunluğundan bahsetti.''

Kahvemden bir yudum aldım.

-''Ve sende nedenini merak ediyorsun''

Güldü.Sanki  kırk yıldır tanışıyormuş gibi hissediyordum.O kadar sıcaktı ki.

-''Etmiyorum desem yalan olur.''

Elimdeki kahveyi masaya koydum ve kollarımı birleştirdim.

-''Aslında bilmiyorum.İstanbul'un tarih kokusunu seviyorum, evet ama sadece bu değil.Buraya doğru çekildim galiba.Bildiğim tek şey doğru yerde olduğum.Belki de burda bir şeyler iyiye gidecektir.''

-''Belkide.''  dedi ve devam etti. 

-''Küçükken çamurdan yemekler yapardık, hatırlıyor musun?''

-''Gerçekten mi?''

-''Hatırlamıyor musun?''

Hatırlamıyordum.Ama o unutmamıştı.

-''Utandım.'' 

-''Olsun, bak aklıma bir fikir geldi.Soru cevap oynayalım.Böylece birbirimizi daha iyi tanırız.''

-''Pekala.''

-''Başlıyorum o zaman, en sevdiğin film?''

Tabiki...

-''Titanik'' 

-''En sevdiğin renk?''

En sevdiğim renk...Aslında bunu hiç düşünmemiştim.Bütün renkleri severdim ben.

-''Hepsi.''

-''Yaa, hile yapma. Aklına ilk geleni söyle işte.''

Aklıma ilk gelen...Ya da aklımdan hiç çıkmayan...

-''Imm galiba... çimen yeşili...''    

                                                                                      ***

 Hikayemiz yeni başlıyor arkadaşlar... Birazcık sabır :D


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EYLÜL (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin