En uzun bölüm bu oldu neyse umarım beğenirsiniz ve multideki tatlı şeyin yakında kim olduğunu öğreneceksiniz
:-D iyi okumalar :-DSabah erkenden kalkmıştım. Yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum. İster istemez o geceyi düşünüyordum. Arenle arsel kavga etmişlerdi. Emirde ayırmıştı. Allahım ya ben bunlara nereden bulaştım. Ama suçlu dolunaydı. Herşey onun sevgilisi yüzünden olmuştu. Sonuçta kavgayı arsel başlatmıştı. Ama aralarındaki meseleyi bilmeden yorum yapamam. Sonuçta kimin haklı kimin haksız olduğunu bilmiyordum. O yüzden bu konuyla sonra ilgilenecektim. Dün kavgadan sonra arsel sinirden dayanamayıp dışarı çıkmıştı. Dolunayda, arsel kendine zarar vermesin diye peşinden gidince, bende onları takip ettim. Biraz gerilerinde durup onları izledim. Olduğum yerden seslerini duyabiliyordum. Dolunay arsele
"Sakin ol...bu kadar sinirlenmene gerek yok"
Arsel dolunaya dönerek.
"Hiçbirşey bilmiyorsun dolunay!"
Diye sesini yükseltti. Dolunay arselin elini tutup sakin bir ses tonuyla.
"Anlat o zaman, bende seni ona göre sakinleştireyim"
"Yapamam, kimseye söylemiyeceğime yemin ettim. Bu konuyu bir daha açmayacağıma yemin ettim"
Deyince dolunay arsele anlayışla yaklaşarak
"Sorun değil, seni anlıyorum, yeminler konusun da ben de hassasım"
Deyince öğlen dolunaya birazcık baskıyla ettirdiğim temin geldi. Kıkırdadım. Düşüncelerimden sıyrılarak dolunayla arseli gözetlemeye devam ettim. Arsel dolunayı belinden tutup kendine çekti. Alnını dolunayın alnına dayadı. Dolunay da kollarını arselin boynuna doladı. Arsel birşeyler fısıldadı, e haliyle duyamadım. Artık arsel dolunaya ne söylediyse dolunay kıkırdadı. Dolunay da arsele birşey söyleyince arsel samimi! bir şekilde dolunaya tebessüm etti. Bir süre bakıştılar. Arsel dayanamayıp dolunayı öpmeye başladı. Hemen ellerimle gözlerimi kapattım. Yani bu görüntü artık özele giriyordu. Sanırım bunları yanlız bırakmanın zamanı gelmişti. Gözlerimi açmadan arkamı döndüm ve ellerimi gözlerimden çekip bara geri döndüm...
¤¤¤¤DOLUNAYDAN¤¤¤¤
Arabadan indikten sonra bara doğru ilerlemeye başladık. Hemen arselin yanına gidip koluna girdim. Arsel kolumu tutup kolundan çekti. Tam neden böyle yaptığını soracakken elimi tuttu! Kalbim birden hızla atmaya başladı. Ne oldu bu çocuğa böyle hiç elimi tutmazdı! Zaten bu aralar biraz farklı davranıyordu, ama iyi anlamda. Güneşle ece önden yürüdükleri için bizi göremiyorlardı. Ellerimize baktım ve ardından arsele baktım. Bana bakıyordu. Hemen gözlerimi kaçırdım, ne oluyordu bana!. Normalde utanmazdım ama bu durum arsel de biraz farklı oluyor. Sanırım arselin bakışlarından dolayı böyle oluyordu. Bu aralar bana farklı bakıyordu. Sanki...heran birbirimizden ayrılacakmışız gibi. Bilmiyorum yada bana öyle geliyordu. Bara girdiğimizde, güneş eceyi kolundan tutarak, herzaman oturduğumuz masaya doğru çekiştirmeye başladı. Bu hareketine gözlerimi devirdim, bazen çocuk gibi davranıyordu. Ben de arseli güneşlerin arkesında, aramızda mesafe kalacak uzaklıkta bir masaya çektim. Masaya oturduğumuzda
"Yine mi güneş sayesinde izin aldın?"
Dedi. Kafamı 'evet' anlamında salladım. Sırıtarak
"Bu sefer ne söyleyerek izin aldı?"
Deyince bazı yerlerini es geçerek anlattım. Sonuçta rezil olmaya o kadar da meraklı değildim. Anlatmayı bitirince gülmeye başladı.
"Demek arkadaşlık partisi ha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onun Gölgesinde
Roman pour AdolescentsHer zaman ki gibi bir sabaha uyandım. Garip bir şekilde herşey iyi gidiyordu,herşey normaldi taa ki o anı hatırlayana kadar ne olduğunu anlamadım. Bana itiraf ettiği şey herşeyi değiştirdi, özelliklede ona bakış açımı ... Hala böyle bişeyin nasıl ol...