12.BÖLÜM

134 29 2
                                    


KÜBRA

Sesler duyuyorum. Bulanık olan gözlerimi karanlıktan kurtarıp yemyeşil bir dünyaya açtım. Her yer yemyeşil etrafta sadece kuş sesleri ve Yakınlardan gelen akıntı sesleri duyuyorum. Akıntıya doğru yürüyüşe çıktım. Çok huzurluyum. Üzerimde bembeyaz bir kıyafet saçlarım normalden daha uzun ve ışıl ışıl görünüyor. Ayaklarımın çıplak oluşundan yerdeki çimleri hissedişim çimlerin ayaklarımı gıdıklaması tıpkı eskiden bizim evin arkasında gezdiğim zamanlardaki gibi , yerin hafif ıslak oluşu ayaklarıma serinlik veriyor hersey muhteşem. Dereye gelince hafif bir rüzgar yüzüme vuruyor yüzümde oluşan serinlikten hafif bir şekilde titriyorum. Deredeki akıntının ne kadar çok olduğunu görüp geri gitmek istiyorum ardıma dönüp tepeye yönelmek isterken birden arkamdan bir ses duyuyorum. Derenin karşı tarafında iki kişi görünüyor.Bulanık bir görüntü.

Bir kız çocuğu çığlık çığlığa gülüyor. Yanında ki adamla kovalamaca oynuyorlar. Uzakta oldukları için görüntü çok bulanık kim olduklarını anlayamıyorum daha fazla yaklaşmaya karar veriyorum ve gördüğüm manzara karşısında donup kalıyorum.

Tarık Nazlı ile oyun oynuyor. Nazlı diye bağırmak istiyorum ama sesim kısılmış halde ne kadar çabalasamda olmuyor.Onların bu gülüşüp oynayışları portre gibi ve aynı zamanda hayal edemeyeceğim kadar güzeller hiç olmadığımız kadar mutlular baba ve kız olarak..

Birden tepenin arkasında yok oluyorlar. Onların yanına geçmek için etrafa bakiniyorum fakat ne bir köprü ne de yol var. Deredeki akıntıya aldırmadan geçmek için suya adım atıyorum. Birden derenin karşısından yeniden geliyorlar. Gözlerimi kısıyorum çok fazla ışık olduğu için zorluk çekerek iyice bakıyorum.

Nazlı diye sesleniyorum bu sefer, sesim yerine geliyor ama görüntü netleşince onların Tarık ve Nazlı olmadığını anlıyorum. Karsidaki demin Nazlı ve Tarık gibi oyun oynayan kişilerin Hira Ve Kenan olduğunu görüyorum.

Ne kadar ugraşsamda onların isimleri de çıkmıyor sesimden. Deredeki çamur beni içine doğru çekmeye başlıyor. Geri gitmeye çalışıyorum ama bi türlü olmuyor. Ayaklarım vıcık vıcık olan çamurun içinde kalıyor. Onların bu gülüşüp oynayışlarını görünce içimde bir mutluluk oluşuyor. Çamura battıkça batıyorum.Seslenmeye calişsam da seslenemiyorum ve kaderime boyun eğip iyice batıp suda suruklenmeye başlıyorum. Dayanamayıp derenin içine kendimi atıyorum buz gibi suyu damarlarıma kadar hissediyorum yüzüstü suyun içine doğru bakıyorum ama birden çırpınmaya başlıyorum can çekiştirircesine kendimi kurtarmaya nefes almaya çalışıyorum ama bir türlü başarılı olamıyorum adeta kollarimi birileri tutuyor gibi..

Gözlerimden akın akın yaşlar boşalıp yüzümü ıpıslak yapıyor ve bir anda heryer ışıkla doldu. Bembeyaz bi yerde tek başıma duruyordum demin ki çamur lu ve Islak halimden eser kalmadı.

Etrafta gezinmeye ve kimse yok mu diye bağırmaya başladım ama ne bir ses ne de yaşam belirtisi vardı. Oturup başımı ellerimin arasına aldım.

Yeniden ağlamaya başladım yapayalnizdım. Kimsem yoktu.

Allahım sen yardım et ! dedim. Böyle söyleyince birden göz yaşlarım yok oldu. Ellerimi yukarı kaldırıp dua etmeye çalıştım. "Senden başka kimse bana yardım edemez. Beni çocuklarıma bağışla.. Nolur bana çıkış yolunu göster. Hep yalnızdım bi tek sen vardın.. ben seni terk etsem bile sen beni hiç terk etmezsin.. Yalvaririm bana yeniden bi şans ver.. sen doğru yolu göster " dedim ve yeniden kapanıp ağlamaya başladım.

Bir anda hastane odasında nefes nefese kendime geldim. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Nefesimi düzene koymaya çalışsam da bir türlü kendime gelemedim. Nefesim düzene girince etrafa bakinmaya başladım. İlk once kolumdaki serumu farkettim. Sonra kimsenin olup olmadığına baktım ama etrafta kimse yoktu. Yanı başımdaki hemşire çağırma düğmesine basıp birinin gelmesini bekledim. 4 tarafımda duvarla çevrili idi. Oda da ki tek ışık tavandaki küçük ışıktı bu durum kalbimi sıkıyordu.

Bi süre sonra bir hemşire koşarak odaya geldi. "Uyanmışsınız korkma hemen doktor beyi çağırıp geliyorum" diyerek tekrar gitti.

Acaba babam annem ve Kenan neredeydi neden beni burda tek başıma birakmislardi . Dizilerde hep bayılan kişinin yanında refakatçide olurdu. Ne diye beni böyle yalnız bıraktılar ki diye düşünüp onlara kızdım.

Doktor bi süre sonra odaya gelip kendini tanıttı ardından gözlerime ışık tutup beni muayene etti.

Ciddi bişey mi var doktor bey? diye sordum. Doktor yüzündeki ciddiliği silip gülümseyerek korkmayın hersey yolunda siz dinlenmenize bakın dedi. Ailem nerde? dedim. Dışarda koridordalar kendinizi iyi hissediyosanız çocuk hariç yanınıza girebilirler dedim. Lütfen kızımı da göreyim doktor bey diye baktım. Üzgünüm bi süre olmaz dedi. Doktorun kolunu tutup durumum nedir? diye ısrar ettim. Doktor elimi elleri arasına alıp küçük bi beyin travması dedi. Kafamı hafif sallayıp gitmesine izin verdim.

Bi süre sonra odaya Annem ve Babam girdi. Babamı görünce ellerini tutup öpmeye çalıştım. Babam alnımdan öpünce dayanamayıp ağlamaya başladım benim ağlamamla birlikte oda kendini tutamayıp ağlamaya başladı ve aniden odadan çıkıp gitti. Baba gitme diye bağırdım annem ellerimi tutup üzme kendini sakın ! dedi ve oda çıktı. Bi süre oda da kendi başıma kalıp ağladım.

Beynimde sanki uyuşmuş bir yer vardı. Agladikca orası da zonklamaya başladı. Elim istemsizce oraya gitti ne bir şişlik ne de eziklik vardı. Yere düşünce bişey oldu herhalde diye düşündüm.

Kenanın odaya girmesini beklerken hemşire girdi ve seruma bişey enjekte edip biraz dinlen diyerek beni uyuttu.

Rüyamda yine aynı rüyayı görüyordum. Ne kadar ugraşsamda onlara ne sesimi duyurabildim ne de yanlarına gidebiliyordum. Tekrar nefes nefese uyandım. Hemşireyi tekrar çağırıp Kenanı görmek istediğimi söyledim. Doktordan izin aldıktan sonra Kenan yanıma geldi.

Kenan çekimser halde yanıma gelip oturdu ve ellerimi tutup öptü. Benim neyim var Kenan? dedim. Gözlerime bakmaya çekiniyordu. Bişeyin yok hayatım hersey geçicek sakın korkma dedi. Bu konuda fazla ısrar etmeyip Hira nasıl ? dedim. İyi uyuyakaldı sen bayilinca çok korktu tüm gün ağladı dedi ve bende ağlamaya başladım. Nazlı peki? ona haber vermediniz dimi? dedim. Haber vermedik meraklanma kısa zamanda çıkıcaz burdan evimize gidicez seni seviyorum deyip gözlerime baktı.

Gözlerimi gözlerinden ayırıp ellerimize baktım. Ben burdan hemen gitmek istiyorum Kenan dedim. Tahlillerin devam ediyo Kübra , bi süre burda kalmak zorundasın. dedi.

Kızıma iyi bak Kenan dedim. Ben böyle söyleyince Kenanında gözleri doldu. Bi daha böyle söz etme dedi, Ellerini tuttum. Bir anda sarıldı ve uzun süre bırakmadı.

Tarık haberi almışmıydı acaba diye düşünmeye başladım. Eğer Öleceksem onu son kez görmeyi çok isterdim eminim oda beni görmek isterdi ve eğer Öleceksem Nazlıyı ona emanet etmeliydim sonsuza kadar ayrı kalamazlardı bunu biliyordum her ne kadar inat etsemde onlar aynı kandan aynı Candandı. Kendi sinirimi kendi hırsımı bunca zaman onların ayrılığından çıkarmıştım. Nazlı beni üzmemek için babasını sorup durmadı hiç o hep olgun bir kızdı. Mutlu olmalıydılar tıpkı rüyamdaki gibi baba kız olmalıydılar kızım baba sevgisine aç, Tarıkta evladının sevgisine.. Onların birbirine ihtiyacı var ve benimde onları rüyamda ki gibi mutlu görmeye ihtiyacım var. .

Merhaba arkadaşlar, Güçlü Ol için facebook grubu açtık profilimdeki hakkında bölümünde linki var kolaylıkla gruba üye olabilirsiniz. Orada sohbet edip kitap ya da kitaplar hakkında konuşabiliriz görüşmek üzere gruba gelmeyi unutmayın..👼👼

GÜÇLÜ OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin