"Bunu yapamazsın!"derken korkuyla açılan gözlerine baktım. Öyle bir yapacaktım ki, bu sırra kalem basanların burnundan fitil fitil getirecektim Alaz'a yaptıklarını."Yaptığımda görürsün, Atahan Çelik!" Arabadan hızlı adımlarla inip yan tarafa geçtim. Deniz kucağıma gelmek istemiyordu. "Annecim gel." Derin nefes alıp kucağıma almak için uzandım ama kızım hıçkırıkları arasında beni istemediğini söylüyordu. "Deniz. Gel buraya..." Ve kızımın üzerine doğru uzandığımda karnıma yediğim yumruk yüzünden iki büklüm olurken dişlerimi sıktım. "Sen görürsün!" Deniz'i kolundan tutup arabadan çıkarttığımda kafayı yemiş gibi hissediyordum. Yapraksal ve mantıksal değilde, Alazsal ve kalpten düşünüyordum. O bir katil değil miydi?
"Yaprak onun canını acıtıyorsun!" Kafamı hışımla yan tarafa çevirdiğimde, kızım ağlayarak dizlerini tutuyordu. Çünkü küçük parmaklarını bastırdığı yerden kanlar akıyordu.
"İyi değilsin, buraya gel!" Korkuyla Deniz'in elini bıraktım. Bunu yapan, kızına böyle davranan bir anne olmazdı. Ben babası gibi düşünürken ona nasıl davranmıştım. Hissetmiyor gibi. Ama şimdi hissetmeye başlamıştım. Canı fazla yanıyor gibiydi. Dokunamıyordum. Uzanıp alnına düşen buklelerini öpmek, onu göğsüme bastırmak istedim ama yapamıyordum. Kendimden nefret etmeli miydim?
"Ben... Ben ne yaptım..." Ellerim titriyordu. Nefes alamazken büyük yumrular boğazıma oturmuştu. Atahan, kızımı kucağına alıp sakinleştirmeye çalıştığında yere çöktüm. Alaz'ın yerine kendimi koyduğumda, benliğimi kaybetmiştim gerçek anlamda.
Yere çömeldim. Canım acıyordu. Taşlar dizlerime battığımda benimde dizlerim kanadı. Tıpkı kızımınkiler gibi. Kalbime saplanan küçük oklar nefes almamı engelliyordu. Kızımın çığlık atarak isyan eden sesini duymam bile ölme isteğimi tetikliyordu.
"Şişt, tamam sakin ol..." Kollarıyla bedenimi saran adama baktım. Kardeşine acı çektiriyordu. Onun katil olmadığını ona söylememişti. Bunu nasıl yapardı?
Belkide düşünmemeliydim. Kendisinin haberi olmadan dahil olduğu sırrı ona söylemeli miydim?
"Bana her şeyi anlat." Gözlerinin içine baktığımda nefes aldı. Bıkkın bir şekilde geri bıraktı. Gerçekleri anlatmak bu kadar mı zordu?
"Anlatacağım. Ama önce kendine gelmen gerek. Evinin adresini söyle."
...
Evin önüne geldiğimizde apartmandan içeri girdik. Belkide herkes, Yaprak adındaki komuşularının gayrimeşru kızının babası olduğunu düşünüyordu Atahan'ı. Ama ne benim insanlarla laf dalaşına girmeye ne de onların asılsız dedikodularını dinlemeye halim vardı.
Arabadan inerken Deniz'i kucağıma almak istesem de izin vermedi. Zaten bana küsen kızımında, kucağıma gelmek istermiş gibi bir yanı yoktu. Merdivenleri çıktıktan sonra elimi çantama attım. Şaşırtıcı bir şekilde, benimle her gün saklambaç oynayan anahtarın elimi çantama daldırdığım an avuçlarıma düştü. Kapıyı açtığımda kendimi fazla bitkin hissediyordum. Birazdan öğreneceklerimi kaldırabilecek miydim?
Atahan içeri girerken evin her köşesini gözden geçirdi.
"Odası neresi?"
Kafamı onun kucağında uyuyan Deniz'e çevirdiğimde, yanaklarında kuruyan yaşlarla uykuya daldığını gördüm. İçim titremye başladı. Bacakları kirlenmiş, yaraları küçük küçük kabuk bağlamaya başlamıştı. Gözlerim şaheserine zarar gelen sanatçı gibi dolarken elimle odamızı işaret ettim.
Koltuğa çökerken bugün Alaz'ın söyledikleri beynimde dönüp duruyordu. Hissetmiyor olması imkansızdı. Hissiz bir insan, sürekli su isteyen bir bitkinin çöle bırakılmasına denk gelirdi. Yavaş yavaş ölüme mahkum edilmiş... Peki neden Erol denen o adam, Alaz'a komplo kurmuştu sürekli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KIZI #wattys2017
Literatura Feminina18.yaş günümdü. Her şey mükemmeldi... Her şey olması gerektiği gibi.... Ta ki onu görene kadar. Bugün burdaydı. Yarın asla yanımda olmayacaktı. Bunu biliyordum. Ama onun geçmişten geldiğini nereden bilecektim ki. Kendimi büyüsüne teslim ettim. Ell...