Meriç ATEŞ:::::
Yemeğimizi yedikten sonra mutfağa gidip kendime dolaptan çikolata çıkardım.Zaten pek iştahım yoktu ama hiçbir zaman çikolataya hayır demezdim.Bir şey söylesem inanır mıssınız bilmem ama salona gidene kadar çikolatayı yemiştim.Ve tam salonun ortaındayken yeniden mutfağa gidip çikolatanın çöpünü attım.Gidip L koltuğun tam kesişim yerine uzandım.Şu an bağırarak ağlamak istesemde kendimi tutuyordum.Başımın altına yastığı koydum.yorgun hissediyordum.Ve başım ağrıyordu.Atlasın böyle yapması onu umursamıyormuşum gibi davranması...kalbim kırılmıştı.Ona binlerce kez söylemiştim bağırıyorsun kalbim kırılıyor diye.Ama o hiçbir zaman anlamayacaktı benim neden böyle olduğumu.Yapmacık olup sevilmektense kendim olup nefret edilmeyi tercih ettiğimi nedenlerini bilmeyecekti.İnatçılığım doğuştan vardı evet ama umursamazlığım.Küçükken kimsenin beni umursamadığı için böyle olmuştum.Ya geçmişim...Ya da miras.Geçmişimi hatırladıkça nefesim kesiliyordu.Belki de emreyle arkadaş olmasaydım bunların hiçbiri olmayacaktı.Ama emre için değerdi.O çok iyi bir dosttu...kardeşti.Yaşadığım tramvaların haddi hesabı yoktu.
Kaçırılmam
Mafya olmam
Ondan öte adam öldürmem
İstenmeyen karakter olarak hayatıma devam etmek
Böyle biri olmak
Okullardan atılmak
Fen lisesinden atılmak
Aşık olmak
Evlatlıktan reddedilmek
Sevdiğim adamın beni hep yanlış anlaması ve daha niceleri işte hayatım buydu.Bok giibi bir hayatım vardı.Ama ne yaparsın.Doğrusu birilerinden korkmayı isterdim.Hayatımdaki kimse beni korkutmuyordu.Daha doğrusu korkutamıyordu.Belki de hep yalnızlığı haketmiştim.Çevren ne kadar geniş olursa olsun insan kendimi yalnız hissediyordu.Aslında ailemin boşluğunu bir bakıma hissediyordum.Annemin hergün beni arayıp
İyi misin
Sesin hasta gibi geliyor canım
Bak sağlıklı besleniyorsun değil mi
Eğer yaz tatilinde geldiğinde zayıflamış olursan keserim seni
Ya da babamın her gün arayıp
Paran var değil mi kızım
Ben geçen gün kartına biraz yatırmıştım ama
Kızım okulda rahat durmuyormuşsun haberlerin geliyor ateş kolejine gidiyorsun unutma
Duruya da selam söyle
Bu konuşmaları bile özlemiştim.Ne kadar sevmesemde.Yüzümdeki ıslaklığa farkettiğimde gözümden birkaç damla yaş süzüldüğünü anladım.Baktığımda mutfaktan çıkan ve bu tarafa gelen atlası gördüğüm an da gözlerimi bir çırpıda sildim.koltuğa iyice sindim.Lanet olası gözlerim yine kızarmıştı.
"İyi misin" dediğinde bana bakıyordu fakat ben ona bakmadan
"İyiyim"dedim soğukça o ise ona bakmasam bile ağladığımı anlardı.Nasıl anladığını bilmiyorum.Beyaz tenimden dolayı kızarmış mıydım? Yoksa ses tonumdan mı?
Bir süre sadece beni izledi.Başım çatlıyordu.Ama hala kafamı karıştıran düşüncelerden kendimi alıkoyamıyordum.Onu çok seviyordum.Ama hep kalbimi kırıyordu.Hiç affedici biri değildim.Ama ona karşı...değişiktim.Ama hala bana bağırmasını,kızmasını ve knu umursamadığımı söylemesini sindiremiyordum.
"Eylül nerede" dediğimde
"Uyuyacağını söyledi yukarıdaki odayı gösterdim" dediğinde elimdeki kumandayla kanalı değiştirdim.
"Güzelim" dedi.Ben ise tepki vermedim.Sonra yerinden kalkıp yanıma oturdu.Gözlerim çok kızarık olduğuna emindim.çünkü hem tartışmadan sonra çok ağlamıştım şimdi de ağlamıştım tam artık kızarıktı.dudaklarını anlıma bastırdığında ise başımı geri çektim.Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakarken o hiçbir şey olmamış gibi televizyona bakmaya devam etti.Ondan başka bir varlığım yoktu şu hayatta.Kimseye değer vermiyordum ona değer verdiğim kadar.Ama ona verdiğim değeri hakediyordu.Çünkü o da beni seviyordu.Gidip yanağını öpsem düzelir miydik acaba? Ya da başımı omzuna yaslasam.Yalnızdım.Ama o vardı.Bence denemekte fayda vardı.Hiç konuşmasak sadece sarılsam o da bana düzeldik gibisinden sarılsA.Yerimde kıpırdandım.Sonra üstümdeki battaniyeyi kıvırdım.Üşüyordum.Battaniyeyi alıp sırtıma örttüm.Önümede kapattım.Başımın ağrısı geçiyordu.Çok az kalmıştı.oturduğum yerde dikleştim.
"Güzelim"dedi.Ona yanaşıp başımı onun omzuna yasladım.
"Meriç özür dileri-" sözünü kestim işaret parmağımı dudaklarına götürdüm.
"Şşş üşüyorum biraz" dediğimde bedenimi kolunun altına alıp belimden kaldırdı.dizlerine oturmak zorunda kalmıştım.Yani kucağına.Kucağına oturdum.O ise başımı göğüsüne yaslayıp kollarıyla bedenimi sardı.Başımı biraz uzatıp dudaklarımı yanağına bastırdım.Kollarımı onun boynuna doladım.O ise kafasını boynuma gömdü.Kafasını kaldırdığında göz göze geldik.Çok yumuşak bakıyordu.Gözlerini dudaklarıma indirdi.Ona yaklaştığımda o da bana yaklaştı.Sıcak nefesi dudaklarıma çarpıyordu.Dudağımı öperken boynundaki elimi alıp kendi yanağına götürdü.yanağını okşadım.O ise belimdeki saçlarımı okşadı.En sonunda geri çekildim.
"Sana bir itiraf güzelim...sensizlik zor." Dediğinde dudağına minik bir öpücük kondurdum.Atlas sırıttığında
"Ne var" dediğimde
"Şu an kucağımda oturuyorsun" deyip sırıtmaya devam etti.Ben ise direk onun kucağından koltuğa yuvarlandım.Pislik.Kendimi neden bu kadar bitkin hissediyordum.Atlasın telefonu çaldığından
"Alo efendim"
"................"
"Vay vay vay neden haberimiz yok"
"..........."
"Tamam kardeşim görüşürüz" deyip telefonu kaprttı.
"Eda doğurmuş tabii 1 ay önce"dediğinde küçük çaplı şoku atlatmıştım.
"Oha benim neden haberim yok" dediğimde sustu.Telefonumdan takvime baktığımda gördüğüm şeyle gözlerim ve ağzım 10 karış açıldı.Yarın
BAYRAM
Atlası dürttüm.
"Atlas yarın bayram" dediğimde ikimizde birbirimize dönüp
"Nam-ı değer aile günü"
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Sabah uyandığımda kapı tekmeleniyordu.Bileerek kafamı kaldırmadım
.Sonunda eylül kapıyı açmıştı.İçeri sürü girmişti resmen yani ayak seslerinden öyle duyuluyordu.4-5 kol beni dürterken gözlerimi açtım
"Noluyo be" diye bağırdım.Baktığımda karşımda. Dayımları görmeyi beklemiyordum.
"Saatten haberin var mı" aklıma gelen şeyle sırıtttım
"Dedem trabzonda siz neden buradasınız"dediğimde
"Canım yeğenim çınar ateş burada deniz kenarındaki villada nedense tüm aile bu bayramı kıbrısta kutlamak istemiş" dediğinde gözlerimi kocaman açtım.Allahım lütfen korktuğum şey başıma gelmesin korkarak
"Saat kaç" dediğimde
"10:30"
"Atlas nerede"
"Birkaç işi varmış sonra katılacakmış" dediğinde yerimden fırlayıp direk nbanyoya girdim rutin işlerimi şimşek hızıyla hallettikten sonra birazcık makyaj yaptım.direk üstüme -multi-siyah pantolonumu,üstünde bir kaç bir şey yazan kalın askı tişörtü ve bordo bilekten botları ayağıma geçirdim.Ve son olarakta koyu yeşil yağmurluğu giyip siyah deti çantama lazım olabilecek şeyleri koyup çıktım.saçımı dağınıkça topuz yaptım.Dayımlar geldikleri arabaya binmişlerdi.Bende siyah spor arabama binip onları takip ettim.Hızlı bir şekilde villanın önüne gelmiştik o kadar çok kişi vardı ki arabalar garaja sığmamış dışarıdaydılar.Arabamı dışarı parketip arabadan indim.Gördüğüm
Gri range rover ve kırmızı alfa romeo iki arabayı gördüğüm ana şoka uğramıştım.Fikret dayıma
"Dayı ben gitsem sen dedeme bir şeyler uydursan" dediğimde dayım
"Neden" gözlerimle iki arabayı gösterdim.O iki araba annemle babamındı.İçeri girsem herkes imalı imalı bakacaktı.Araf dayım ve kasım dayım iki koluma girip beni sürüklediler.Tam zili çaldıkları sırada elllerinden kurtulmuştum tam 20 saniye. Vardı kaçmak için tam merdivenlerden inip arabanın kapısını açmıştım ki arkadan korktuğum ses gelmişti
"Meruç uşağum yine geç kaldun" dediğinde kapının kapısını kapatıp
"Her zaman ki gibi" dediğimde dedemin elini öpüp kapı önünde harçlık beklemeye başladım.Dedem tam geçecekken önünde durup
"Dede harçlık" dediğimde elini cebine atıp 400 lira çıkarıp verdi cabime koydum.Dedem beni sürükleyerek salona götürdü.Dayımlar sırıtıyordu."sizi sonra sikeceğim" bakışlarımı yolladığımda yüzlerindeki sırıtışın yerini büyük bir ciddiyet aldı.Salonda herkes beni süzerken işte bak orada...atlas bey.Halamın yanında oturuyordu.Tek boş yer olan atlasın yanına oturdum.Sonra yeniden kalktım.Atlas el öpme merasimini geçmişti galiba rahat görünüyordu.Babannemin elini öptüm.Yanında babam,annem ve lanet olası kardeşim oturuyordu.Hepsi yan yanaydı onları trans geçtim.Herkes bana şaşkınlıkla bakarken gidip amcaların bayramını kutladım.Annemin bakışları üstümdeydi.Bakışları "sen böyle bir kız değildin" yani uzun lafın kısası kınayan bakışlardı.Hele mehmet kardeşim hiç sevmiyorum seni bakma bana öyle çok sevimsizsin.Ve itici.Ben hep onu sevmiş gibi yapardım.Aslında ondan nefret ediyordum.Herkesin bayramını kutladıktan sonra yukarıdaki terasa çıktım.Cebimden sgara paketini çıkarıp içinden bir dal sigar aldım.Derin bir nefes çektim.Dumanı üföedim.Sigara bittiğinde beyaz duvarda söndürdüm.Ve aşağı attım.Biri arkamdaydı.Döndüğümde atlasın babası olarak zannettiğim adam yanıma gelip
"Atlasla ilişkiniz varmış diye duydum."dediğinde
"Evet sevgiliyiz" dediğimde
"Bak kızım atlastan ayrılman gerek" dediğinde şaşkınlığımı gizledim sonra devam etti
"O şirketimizin ortağının kızı oya ile evlenip mantık evliliği yapacak" dediğinde başımı eğdim sonra kaldırdım
"Ben bir anlaşma imzaladım evlenmek zorunda ve sen ondan ayrılmazsan bunun gerçekleşmesi imkansız ondan ayrılacaksın yoks-" sözünü kestim sinirlenmiştim bu adam beni nasıl tehdit ederdi.
"Yoksa ne" dedim sakinliğimi koruyarak
"Sevdiklerine zarar veririm...hatta atlasa bile zarar verebilirim" dediğinde bu adam ne diyordu böyle
"Ben ondan ayrılamam ve siz beni tehdit edemezsiniz" dediğimde gülüp
"Ben dediklerimi yaparım ufaklık ve en kısa zamanda atlastan ayrılacaksın"
"Zamanın başladı ve az daha ıüunutuyordum bundan ne atlasın ne de başkasının haberi olacak anladın değil mi" bu adamı şuracıkta öldürebilirdim ama yapamazdım.Bu adam ciddiydi.Ve gerkese zarar verebilecek güçteydi.Atlasa bile.Bu durumu kafamda süzmem ve tartmam gerekiyordu.Yeniden salona geçtiğimde koyu bir sohbet başlamıştı.Gidip yerime oturdum.Zaten moralim sıfırdı şimdi eksilere düşmüştü.Atlas kulağıma eğilip
"İyi misin güzelim" dediğinde bir şeyler olduğunu anlamaması için neşelice sırıtarak
"İyiyim mavişim" dedim
"Sadece biraz sıkıldım" dedim o ise
"Benim buradan akşamdan önce çıkmam imkansız ama sen belki kurtulabilirsin akşam görüşürüz" dediğinde dedemin olduğu tarafa ilerleyip
"Dede ben gitsem artık yeterince oturdum" dediğimde
"Uşağum gel biraz sen le konuşalım" dediğinde bahçeyi gösterdi.Bahçeye çıktığımızda
"Uşağum sen neden annenleri es geçtin" dediğinde al işte yine aynı konu
"Dede beni reddettiler ne yapabilirdim gidip özür dilerim hepsi benim suçum mu demeliydim ahh lütfen dede artık gidebilir miyim?" Dediğimde başıyla onayladı.Arabama doğru ilerlerken aklıma gelen fikirle birazcık eğlensem fena olmazdı.Cebimden evin anahtarını çıkarıp babamın ve annemin arabasını boydan boya çizdim.Çok fazla çizmiştim.Hemen arabama binip oradan uzaklaştım.O olay aklıma geldikçe direksiyonu yumrukluyordum.Ben atlastan ayrılacakmışmışımda o sevdiklerime zarar verecekmişmiş de NAH!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA VELİAHT #Wattys2016
Novela JuvenilBu aşka inanmayan iki gencin hikayesi değil aşka değilde sevgiye inanan iki gencin hikayesi ✌️✌ ***************** Aşkın nerede başınıza geleceği belli olmazdı bir halk otobüsünde,çöp konteynırında,Okulda ya da bir Yozgat- Muğla uçağında her yerde aş...