Bir Yaz Gecesi Çığlığı

12 0 1
                                    

 Yoldan geçen yaşlı bir adam, yürüdüğü kaldırımdan karşı eve seslendi: "Bonjour!" Evin balkonunda, kahvaltısını yapan aileyle her sabah yaptıkları bir selamlaşmaydı bu. Evin beyiyle karşılıklı olarak zamanında öğrendikleri Fransızca kelimeleri birbirlerine söylerlerdi, sonra yaşlı adam geçip giderdi.

Ev biraz sakin geçmişti bayramda. Pek gelen giden olmamıştı, herhalde herkes memleketten gelen misafirleriyle ilgileniyordu diye düşündüler. Bayram bitti, telefonları çalmaya misafirler müsaitseniz gelelim demeye başladılar. Sırayla misafirleri kabuk ettikleri günler birbirlerini kovalarken evin genç kızının dikkatini bir şey çekmişti. Daha önce üstlerinden geçen uçak seslerini hiç hatırlamıyordu. Ancak birkaç gündür uçak sesleri sürekli duyulur olmuştu. Bu garip durumu hayra yorarak ev işlerine yardıma devam etti.


Birkaç gündür olduğu gibi o akşam da misafir vardı. Sonra birden telefonuna mesajlar yağmağa başladı.

"Ankara'daki şiddetli uçak seslerini duyan var mı?"

"Silah seslerini duyan var mı?"


"Burası Tunalı, burada bomba patladı sanırım."

"Bahçeli'deyim tedirgin oldum, burası çok kalabalık."


Misafirleri rahatsız etmeden bilgisayarı açtı ve olanları takip etmeye başladı.

Genelkurmay'ın girişlerinin kapanması, Boğazdaki köprülerin kapanması, haberlerin ardı arkası kesilmezken Genelkurmay başkanının rehin alınması haberi, Gölbaşı'nda çatışma çıkması... Okuduklarına inanamazken, anneannesi içeri girince ona doğru dönüp:

"Sana bir şey söyleyeceğim ama sakin kalacaksın, aşırı tepki vermek yok."

Anneannesi meraklı gözlerle bakıp "Tamam." deyince olan biteni anlattı. Birkaç dakika sonra misafirlerin de öğrenmesiyle herkes telefonlarına sarılmış haberleri birbirlerine okuyordu.


Bir tedirginlik herkesi sarmışken bütün sokak da sessizleşmişti. İnsanlar ellerindeki telefonlara odaklanmış bir şekilde karanlık yolda yürüyorlardı.


Basın açıklamaları gelmeye başladı:

Başbakan Binali Yıldırım: "Bu bir kalkışmadır. Bunu yapanlar en ağır şekilde bedelini ödeyeceklerdir. Asker içinde bir yapılanma girişimde bulundu. Buna henüz darbe mümkün değil."


Milli Savunma Bakanı Fikri Işık: "Bu kalkışma girişimi, tespit ettiğimiz kadarıyla paralel yapının bir girişimi, bu noktada tespit ettiğimiz bir emir komuta zinciri içinde yapılmış bir girişim değil, bu açıkça paralel ihanet çetesinin Türkiye'yi eline alma, avucuna alma, Türkiye'yi demokratik dünyadan koparma girişimi. Ankara ve İstanbul dışında lokal bazı yerlerde de herhangi bir şey yok. TSK mensuplarımızın, buna itibar etmediği görülüyor. Bütün askerimize çağrım emre itaat etmesinler."


Bir yandan haber kanalındaki TSK açıklaması geldi,

İnsanların kafasının iyice karışmasına sebep veren bu bildirinin "korsan" olduğunun söylenmesi bir yana haberlerde bildirinin okunması bir kaos ortamı yaratmıştı. Ankara'daki olaylar sıcaklığını korumaya devam ederken canlı yayında okunan bildiri kafaları iyice karıştırdı.

Bir süre sonra spikerin silah zoruyla okutulduğu öğrenilen bildiri geçerliliğini yitirirken halk Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın çağrısına uyup sokaklara doluşmuştu. Bir sürü insan tankların üzerine çıkıp ilerlemelerine engel olurken askerler içeride mahsur kalmıştı.

Bu sırada şehit olanlar, yaralananlar, bulundukları yerlerde mahsur kalıp eli kolu bağlananlar...

Türkiye en uzun gecesini yaşıyordu sanki.

Yavaş yavaş ülke otoriteyi sağlarken darbe girişimi başarısız olmuştu.

Hastaneler dolup taşarken, bir yandan da operasyonlarla bu olaydan sorumlu kişiler tutuklanıyordu.

Buradaki en üzücü olaysa, askerin halka ateş etmiş olmasıydı. Akılda o kadar acı, üzüntülü kalacak bu olayın bir diğer yüzü de şöyleydi:

Emir kulu olanlar.

Ne olduğunun farkında bile olmayanlar.

Ve onlara sivil halka ateş açmaları söylendi.

Daha kötüsü olabilir mi derken, medyaya şu görüntüler yansıdı:

https://www.instagram.com/p/BH64SPah_Mt/?tagged=darbe

https://www.instagram.com/p/BH6_HYQgcU0/?tagged=darbe

https://www.instagram.com/p/BH6--mohvsK/?tagged=darbe

Ne yaptıklarından habersiz olan erler teslim olup/ tutuklanırken, onlara emir yağdıranların kimi şimdi kaçmış durumdaydı.

Peki işin ilginç kısmı emir kulu olup hiç bir şeyden haberi olmayan erlerin -belki tatbikat adı altında belki de tehditle-dövülmüş olması mı, linç edilmiş olması mı, öldürülmüş olması mı?

Asıl bu muameleleri görmesi gerekenler değil de günah keçisi olanların maruz kaldıkları olaylar.

O genç insanların bu yaşananlar karşısında hassas bir çerçeve içerisinde incelenip karara varılması en büyük isteği olmuştu.

Bu olay karşısında bir sürü düşünce vardı.

Bunlardan en çok öne çıkanlardan birkaçı şöyleydi:

"27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 Darbelerine bakıldığında bunun bir darbe olması mümkün değil"

Bu darbe girişimiyle Türkiye gündemi şöyle bir değişikliğe uğradı:

Bu da başka bir görüştü.

İstanbul Baro Başkanı'nın dedikleriyse asıl gerçek Türkiye'den bahsetmekti. Emperyalizm, tam demokratik olmayan Türkiye, Batı ve ABD.

Bir yandan insanlar tutuklanıp, görevden alınırken Türkiye tarihte önemli bir gelişme yaşıyordu.

FETÖ'nün sonu 1 gecede gelmişti.

Ama kan, üzüntü, acı, korku dolu bir gece.

Sallanan camlar, duyulan silah sesleri, yakın tarihte gece hiç bu kadar gürültülü olmamıştı.

Türkiye en uzun gecesini böyle yaşamışken olaylar henüz bitmiş değildi.

Yeni gelişmelerle önümüze gelen haberler parantezin kapanmadığını vurgular nitelikteyken insanlar normal yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlardı.

*Objektif bir yaklaşımla ele alınmaya çalışılmıştır.*

Kaynaklar:

https://tr.wikipedia.org/wiki/2016_T%C3%BCrkiye_asker%C3%AE_darbe_giri%C5%9Fimi

http://www.sondakika.com/

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ah Bu Başımıza GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin