Playlist: Keaton Henson - Sweatheart, What Have You Done To Us
Duru...
Onu trafik kazasında kaybettik...
Uğur,Rüzgar ve Duru...
Üçümüzün isimlerimizi beraber koymuştuk.Duru bize gerçek isminin Selin olduğunu söylediğinde,Uğur ona Durunun daha çok yakışacağını dile getirdi. Bu hepimizin hoşuna gitti.Uğur ile ben çocukluktan beri beraberdik.Bu yüzden Durudan önce birbirimize Rüzgar ve Uğur isimlerini vermiştik. Duru ise aramıza sonradan katılmıştı. 18 yaşımızda ya vardık ya yok. Tam bir sokak kızıydı. Bizim aksimize babası ve annesi sağdı. Hemde iyi bir ailenin kızıydı. Fakat o her zaman para ile beslenen bir kız olmak yerine sokaklarda çamurlarla kendini boyayan bir kız olmak istemişti. Bu yüzden evden sık sık kaçıp yanımıza gelirdi. Okula ya da dershaneye gittiğini söyler ve Uğur ile benim fakirhanemizi ziyaret ederdi. Ben olduğum durumdan asla utanmadım. Ama Uğur her zaman mahçup hissederdi.Kızın güzelliği büyüleyiciydi. Kızıl saçları beline uzanıyordu. Gözleri masmaviydi. Gerçek bir mavi. Okyanusların onu kıskanabileceğini düşünürdüm. Hayatımda ilk kez bir kıza bu kadar kolay yenik düşmüştüm. Uğur'un da aynı hisleri beslediği açık ve net ortadaydı. Kızın yanında değişiyor,kendini güçlü ve korumacı göstermeye bayılıyordu. Ben ise şiirler yazan, şarkılar söyleyen adamdım. O günden sonra elime gitar almadım ya da herhangi bir enstrüman çalmadım.Yani Durudan sonra...Şarkılarımı bir ona söyler,bir ona yazardım. Bir zaman sonra Duru bana açıldı. Beni sevdiğini söyledi. Hiç unutmam o anı...
Gece yarısıydı ve Duru eve dönmemekte kararlıydı. Kapıya kadar bırakacağıma söz verdim onu.Eve girmeden hemen önce ellerimi kavradı. Öylesine deli gibi çarptı ki kalbim, o an ölmezsem bir daha ölmem diye düşünmüştüm,
''Beni sevdiğini biliyorum.'' dedi tek seferde. Mavi gözleri gözlerimdeydi,'' Ve Uğur'un da aynı şekilde...'' Utanmıştım. Çocuktum zaten. Ve kesinlikle ilk ve tek aşkımdı. Ellerimi sarstı yüzüne bakmam için. Gülümsedi,öldüm, ''Sorun şu ki...Ben de seni seviyorum Rüzgar. Yanında nefes alınca sonsuzmuşum...sonsuzmuşuz gibi hissediyorum. Öyle bir konuşuyorsun ki bazen...Öyle şeyler yazıyor ki o ellerin...Parmakuçlarına kadar öpmek istiyorum seni. Anlıyorsun değil mi?'' Söylediği şeyler beni heyecanlandırmanın yanında mutlu da etmişti. Bu mutluluk öyle bir şeydi ki içim içime sığmıyordu. Konuşamıyor,sadece onun güzel sesini dinliyor ve güzel yüzüne bakıyordum, ''Öyle bir adamsın ki...Şimdi bunları söylediğim için bile utanıyorsun. Sen hayatımda gördüğüm en güzel Rüzgarsın.'' Ardından güzel kalp dudakları dudaklarıma kapandı. Hiç bir tepki veremedim ilk başta. Ardından bedenim istekle dolup taştı. Dudaklarımı aralayıp bende onu acemi bir şekilde öpmeye başladım.Kendini benden ayırdığında mutlulukla gülümsedi ve koşarak yanımdan ayrıldı. O gideli saatler oldu ama ben olduğum yerde öylece dikilip kaldım. Bana tek eşlik eden şey yüzümdeki salak tebessümdü...
...
Aradan bir hafta geçmişti ve ağır bir soğuk algınlığından sonra ilk kez güçlü ve eskisi gibi hissediyordum. Yağmur bana çok iyi bakmıştı. Uğur da öyle. Ne kadar ilgilenmiyormuş gibi görünse de o Yağmurdan çok daha ilgiliydi bu konuda. Yinede mızıkçılık yapıyor ve kendim yaparım havasında ilerlemeye devam ediyordum. Yalnız Çarşamba günü bundan vazgeçmiştim. Akşam fenalaştım ve ne kadar inkar etmeye çalışsam da hastaneye götürülmek zorunda kaldım. Yağmur evde kalmıştı. Hastanelerden korktuğu belirgindi zaten. Bir serum bağlandı o gün bana. Ondan sonra eve gelen doktor ilgilendi iki gün benimle. Ve sonunda atlattım...