1.Bölüm

43 4 7
                                    

nNevah ilham kaynağı abiş....

-Pusat-

"Hey Pusat?"

Gözümü aniden açmamla karşımda Esat 'ı görmem bir oldu. Anlaşılan yine rüya görmüştüm. İşaret diliyle ona günaydın dedim ve bana daha çok işkence etmesine izin vermeden yataktan kalktım. Büyük olasılıkla annem beni uyandırması için yine onu göndermişti. Hızlıca birşeyler söylemeye başladı fakat hızlı konuşmasından dolayı hiçbir şey anlamayıp iterek onu kapı dışarı ettim.

Ha sanırım ufak bir ayrıntıyı atladım. Yani konuşma engelim olması konusunda yada çoğunun deyimiyle dilsiz. Esat ise benim kardeşim henüz dokuz yaşında. Tabi o benim gibi farklı değil. Zaten babam benim bu engelimden hep utanmıştır. Esat var da kendini onunla avutuyor.

Babamları daha fazla sinirlendirmemek için hızlıca siyah bir tişört ve pantolon giyip aşağı indim. Böyle fazla bad boydum. Yarın bunları giymemeyi diledim. Yine o çok sevgili kraliyet ailem masaya kurulmuş kahvaltılarını ediyorlardı. Gidip Esat 'ın karşısına oturdum bana afiyet olsun deyip tabağına gömüldü. Ona gülümseyip yemeğimi yemeye başladım. Bir süre sonra annem omzuma elini koyup ona dönmemi sağladı. Sanırım dalmıştım. Ona dönünce asıl bakmam gereken kişinin o değilde babam olduğunu babam konuşmaya başlayınca anladım.

"Çocuklar bu yıl her ikinizde okula gidiyorsunuz."

"Okul mu? Ciddeeen mi? Yaşasıııın."

Okul mu? Peki.

Çayımdan bir yudum daha aldım ve aklıma gelen şeyle öksürmeye başladım. Okul mu?okul muu? Onaltı yaşındaydım ve dokuz yıldır evde eğitim gördüm benimle birlikte Esat'ta öyle. Böyle bir engele sahipken nasıl okula gidebilirdim ki zaten. İtiraz etmek için ellerimi kaldırdım ve tam bir şey diyecekken babam eliyle durdurdu ve sözü yine devraldı.

"Hayır Pusat itiraz yok sizin iyiliğiniz için bu. Liseyi evde bitirirsen üniversiteye gittiğinde zorlanacaksın o yüzden lisenin kalan üç yılına Soylu Koleji'nde devam edeceksin kaydınız yapıldı bile haftaya okul başlıyor kendinizi ona göre hazırlayın."

Bir şey demesi için anneme baktım fakat o da bana ümitle bakıyordu anlaşılan bu kararda onunda payı vardı. Odama gitmek için ayağa kalktım fakat annem kolumu tutup önce karnını doyur dedi. İşaret diliyle doyduğumu söyledim fakat beni tanıyan annem bu kadar şeyle asla doymazsın saçmalama gibi bir şeyler söyledi.Bende tabağımı alıp merdivenlere yöneldim bunada bir şey demezlerdi herhalde. Odama gidip kapıyı çarptım. Babamın bağırdığını duysamda sanki çok umurumda cok ta tın havasıyla masama geçip hırsla yemeğimi yemeye başladım ne yapayım yemeyi seviyordum hiç değilse metabolizmam hızlıydıda kilo almıyordum.

Babamın dediklerini düşününce onun haklı olduğunu anladım. Zaten onun haklı olduğunu başından beri biliyordum fakat o okula gitmek istemiyorum. Soylu kolejiymiş birde soylarına turp sıktıklarım sonra o turptan da turşu kurduklarım .Yani en azından ben gitmek istemiyordum. Esat okul için gayet hevesli görünüyordu. Fakat o benim gibi değildi o Ergül Arıkan'ın biricik sağlıklı oğlu bense hiçkimseydim. O okuldaki sığ insanlar benimle alay edeceklerdi. Keşke o okuldan bir arkadaşım olsaydı fakat orada tamamen yanlız olacaktım. Belki de sınıfta benim gibi... yo hiç sanmıyorum o kadar şanslı değilim. Belkilerle yaşamayı bırakmayı ögrenmeliydim. Ben ki bankada sıra bana geldiğinde işçilerin ögle molasına çıkacak kadar şanssız biriydim. Ben ki okula gitsem kantin sırası bana geldiğinde zil calacak kadar şanssızdım...

Pera-

Her yılki gibi yine annemle okul alışverişne çıkmıştık. Yeni bir beyaz tişört ve siyah pantolon aldım hiç değilse bu okulun forma olarak böyle bir şey seçmesi güzeldi ama yinede o aptal okula gitmek istemiyordum. Duyma engelim olması ile alay etmeleri gerçekten hiç hoş degildi.Tabi orada burslu olarak okumamda cabası. Annem benim somurttuğumu görünce" gülümse biraz" diye dudaklarını oynattı. Bende ellerimle işaret dilinde "o okulu sevmiyorum" anlamında bir şeyler yaptım.

"Böyle deme ama biz sadece senin iyi bir eğitim almanı istiyoruz. Öyle bir okulda burs kazanman mükemmel bir şey. "

O da benim için öğrendiği işaret diliyle bana cevap verdi. Benim iyiliğimi istediklerini anlıyordum fakat belkide bir devlet okuluna gitsem her şey daha güzel olurdu. Oysaki orası için burs kazandığımda öğrencileri iyi ailelerden geliyor ve benim engelimle dalga geçmezler diye düşünmüştüm fakat insanlar her yerde sığdı. Böyle ben okyanus onlar dere gibi öyle bir sığlık. Hem de burslu olmamla alay ediyorlardı fakat bende artık onları takmamam gerektiğini kafama soktum ve kaybedenler sırasına tek başıma kuruldum. Kaybedenler sırası ne mi? Tabikide orta en arka. Orta herkesi görebilmek için ideal..

Anneme her şeyin yolunda olduğuna dair yapmacık bir gülümseme gönderdim ve birkaç defter ve gerekli kırtasiye malzemelerini alıp eve döndük.

Eve gidince odama girdim ve yatağıma uzandım bugünün yorgunluğunu atmak için gözlerimi yumdum fakat hemen geri açmak zorunda kaldım. Bunun nedeni ne mi? Titreyen telefonum ekranındaki özel numara yazısı!! ufak çaplı bir şok geçirdim. İyide ne dediğini nasıl duyacaktım?

Elimdeki telefona bakarken deli cesaretiyle açmaya karar verdim. Açtım ve tabikide sadece ekrana bakmakla yetindim.

Öhö öhö... burdamısınız acaba. Okuyan olurmu bilmem ama nolur okuyun ya. Kurgu yeni yeni aklımda canlanıyor sanırım bu ilk defa yayınladığım bir hikaye olucak tabi okuyup okumamak size kalmış. Umarım sevilir. Pusat ve Pera'dan size selam getirdim cınısı hadi bys....

Sessiz SinemaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin