7.Bölüm

206 11 9
                                    

Duyduğu sesle neye uğradığını şaşırdı Meyra. Ahmet bey onlar için kendi canından vazgeçmişti. Yavaşça yerinden kalkıp Semih'in yanına gitti. "İyi misiniz Semih bey?" "Evet evet iyiyim ya sen? Sen nasılsın?" "Ben de iyiyim. Peki ya Ahmet bey ?" "Hadi gidip bakalım." Semih ve Meyra ağaca çarpmış arabanın yanına doğru gidiyorlardı. Her adımda üzüntüleri daha da artıyordu. Arabanın yanına gittiklerinde Ahmet beyi gördüler hemen koşarak yanına gitti Semih. Arabanın içinde değildi Ahmet. Yani son anda atlamıştı. Saniyeler önce tedirginlikle tuttuğu nefesi verdi. Ahmet yaşıyordu. Meyra'ya doğru baktığında onunda rahatladığını gördü. Tekrar Ahmet'e baktığında gözlerini açtığını farketti. "Nasıl son ana kadar beklersin çok korkuttun bizi Ahmet." Ahmet onun için endişelenen Semih beyi görünce bir an mutlu oldu. Onu merak eden, onun için endişelenen insanlar parmakla sayılacak kadar azdı. Semih Ahmet'e baktığında gülümsediğini görünce daha da sinirlendi. "Neden gülüyorsun? Bizi ne kadar korkuttuğunun farkında mısın?" " İkinizde iyisiniz değil mi?" "İyiyiz peki sen nasıl hissediyorsun?" Ben de iyiyim." "Hadi o zaman ,bir an önce eve gidip dinlenmek istiyorum." Meyra'ya Semih'in bu hali çok komik geldi. Endişelenmek bu adama gerçekten çok yakışıyordu. Çalan telefonuyla sıçradı Meyra. Arayanın Betül olduğunu görünce bir an duraksadı ne diyecekti şimdi. Tedirginlikle açtı telefonu. "Alo." Betül'ün bağıran sesini duyunca telefonu kulağından uzaklaştırdı Meyra. "Neredesin kızım ya kaç saat oldu meraktan öldük. İnsan bir arar değil mi?" "Tamam Betül sakin, gelirim birazdan merak etme sadece bir kaç saat geciktim." "Bir kaç saat mi? Sabah olmak üzere saatten haberin yok herhalde?" "O kadar oldu mu ya hiç farkında değilim neyse gelince konuşuruz." Betül'ün cevap vermesini beklemeden kapattı telefonu. Olanları anlatınca çok üzüleceklerdi ama anlatması gerekiyordu en azından bilmeye hakları vardı. Meyra düşüncelere o kadar çok dalmıştı ki gözüne çarpan ışıkla kendine geldi. Semih'e baktığında göz göze gelmişlerdi. Gülümsedi Meyra hem de sıcacık. Demek Semih bey onu izliyordu. İçini kaplayan mutlulukla Semih'e bir adım yaklaştı."Bu araba da neyin nesi?" "Ben aradım,malum buradan pek araba geçmiyor bütün gece burada kalamazdık değil mi?" Meyra bir an gerçekten de uzun süre düşüncelere daldığını fark etti. Ahmet'e baktığında Semih'in yanında halsiz bir şekilde oturduğunu gördü. Gerçekten de bugün çok yorulmuştu. Kolay değil iki kişinin hayatını kurtarmıştı. Semih'in sesiyle sıçradı Meyra. Bu adam ne ara ayağa kalkıp yeni gelen arabanın yanına gitmişti? " Gerçekten de bu aralar çok dalıyorum. Ne olacak bu halim ay Allahım sen koru çok çok amin." duyduğu kahkaha sesiyle Semih'e döndü ve dönmez olsaydı bütün bunları dışından söylemişti. Semih kızın kendi kendine konuştuğunu duyunca gülmemek için kendini zor tuttu. Bu gülmeyi konuşması bitince yapacaktı. Çünkü Meyra'nın utanınca kızaran yanakları ve yemyeşil parlayan gözleri kusursuz görünüyordu. Semih bu görüntü için neler yapmazdı. Nasıl bu kadar çabuk bağlanmıştı bu kıza bunu düşündükçe sinirleniyor, sinirlendikçe kalbini söküp atmak istiyordu. Bir an önce bu duyguya son vermeliydi çünkü o geçici bir süre de olsa onun çalışanıydı ve mesafeli olmak zorundaydı. Kafasında ki düşüncelerle arabaya bindi ve yanında oturan kıza bakmadan yolculuğa başladı. Meyra ise şaşkındı. Bu adam gerçekten fazla garipti, sürekli duygu değişimi yaşıyordu. Meyra'nın kafası karışmıştı. Şimdi ne yapmalıydı, ne demeliydi? En iyisi onun yaptığını yapmaktı. Meyra da kafasını cama doğru çevirdi ve gecenin o karşı konulmaz siyahını hayranlıkla izlemeye başladı.

PATRON SENSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin