13.BÖLÜM

130 26 5
                                    


NAZLI

Yol boyunca ikimizde sustuk. Düşünüyordum nasıl bi anda böyle ona karşı buzlarım eridi. Ona karşı sanki böyle onsuz artık yaşayamazmışım gibi gelir oldu. Bunu ona belli etmek istemiyordum ama kendime söz geçirmek çok zordu. Ona sımsıkı sarılmak ve tüm dünyaya meydan okumak istiyordum. Onun kaslı kolları altında tüm dertlerimi unutmak yalnızca onun olmak yalnızca benim olmasını bana ait olmasını istiyorum hemde sonsuza dek. O hep aynı olan büyüleyici içime Çektikçe bağımlısı olduğum parfüm kokusuyla yaşamak istiyorum. Şimdi ona bu kadar yakınken uzak olmak bile beni öldürüyor. Yıldızlara baktım bide ona baktım bikaç kez hem yıldızlara hemde ona baktım derken ayağım kocaman bir taşa takıldı ve kendimi yerde buldum. Ah benim bu düşüşlerim benim bu sakarlıklarım neden hiç bitmiyor ? Neden ben hep rezil olmak zorundayım.

Anıl yanıma gelip hemen dilerime baktı. Aslında dizlerimde bişey yoktu ama ayak bileğimi incitmiştim. "Nazlı canın acıdı mı?" diye merakla sordu yanaklarım alev alev olmuştu. "İyiyim Anıl" dedim ve ayağa kalktım. Ayağa kalksamda hareket edemedim. Anıl merakla bakınca istemsiz bir şekilde dudaklarımı dişledim. "Doktora gidelim" dedi. "Gerek yok uyusam geçer" dedim. Anıl elleri belinde bi süre düşündü ve beni kolları arasına alıp yürümeye başladı. "Anıl bırak beni" diye bağırmaya başladım. "Sus Nazlı mahalleliyi uyandırcaksın" dedi. Zaten yorgunsun bide beni taşıyorsun. Senin başına çok dert açıyorum diyerek birden sesim titremeye ve ağlamaya başladım. Gözlerim yanıyordu. Ve gerçekten kendimi berbat hissediyorum.

Anıl "Sen ben demek" dedi durdu ve devam etti "Senin suan ağlıyo olman kalbime hançer saplamanla eş değer, ağlama!" dedi.

İnanamayarak gözlerine baktım "Hayatımdaki en değerli Şeysin Nazlı" dedi. Bu sözü karşısında sustum gökyüzünü izlemeye ve bu anın tadını çıkartmaya çalıştım.

Eve gelince birden mutsuz oldum. Ama bu anın anısı kalbimde hep güzel bir anı olarak kalacak. Kalbimle fotoğrafladığım bir anı.

Kapıdan girince oturma odasına oturttu beni ve buz getirip ayağıma koydu. Kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Birden aklıma geldi Anıldan ne güzel baba olurdu. Hatta bu dünyanın en harika babası olurdu. Ben dalmış bunu düşünürken Anıl elini gözlerim önünde gezdirdi ve "Ne düşündün?" dedi delici bakislariyla tam gözlerimin içine bakarak. "Hiç bişey" dedim panikleyerek. "Söyle Nazlı" dedi çarpık gülerek😏 . "Anıııl çok meraklı olma" dedim tek kaşımı kaldırıp. "Söyle yoksa" dedi "ne yoksa?", "Yoksa seni gıdıklarım"dedi ve gıdıklamaya başladı. Deli gibi gülüyordum hemde bu saatte millet duysa ne düşünür diye kendimi tutmaya çalışsamda durmadan beni gıdıklıyordu. "Anıl dur söyliycem" dedim. Böyle deyince durdu kendimi toplayıp "yaralı bi kıza böyle davranman ayıp değil mi hem Hacer teyze uyanıcak" dedim dik dik bakınca da biraz düşündüm ve Gözde ile dansının intikamı diyerek " Yavuzu düşünüyordum" dedim. Anılın gülümsemesi aniden kayboldu ve yüzündeki damar yeniden ortaya çıktı. "Oda ne demek?" dedi. "Yavuz bey bana yemek teklifi yaptı" dedim şımarık bir eda ile. "Zıkkım ye" diye aniden bağırdı. Gerçekten çok kızmıştı. Ellerini sıkıyordu ki ellerinin boğumları beyazlaşmıştı. İçimdeki küçük şeytan kıskıs gülsede. Ona kiyamiyordum. Ellerini ellerime aldım ve yüzüme sürdüm. Birden yüzündeki katılık silindi. Ama yinede kalktı ve diğer odaya gitti. Bi kaç dakika sonra tekrar yanıma geldi ve beni aniden kucağına alıp odasına getirdi. Kendi eşoftmanlarından yatağın üzerine çıkartmış ve "Sen burda uyu, ben odada olucam" dedi.

Kollarından beni indirip yatağa
oturttu.Tam dönüp gideceği sırada kolundan tuttum ve "gitme" dedim. İnanamayarak baktı "Ben uyuyana kadar kalsan?" dedim.

"Annem görse güveni kırılır Nazlı" dedi. "Korkuyorum Anıl, nolur ben uyuyana kadar sadece sadece sana sarılıp uyuyakalmak istiyorum" dedim. Gerçekten suan tek istediğim Anıla sarılıp uyumadıktı. Onunlayken güvende hissederdim. Tek güvendiğim erkek oydu bu hayatta.

GÜÇLÜ OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin