Koridorda yürürken kendi ayakkabısından çıkan topuk sesini aldırmamaya çalışıyordu. Son derece gergindi. Toplantı yapılacak olan bina adeta eski meclisleri andırıyordu. Yüksek tavanlar ve koridorların köşelerindeki meşaleler adeta çağlar öncesinden kalmış gibiydi. Hemen arkasından gelen Poyraz ve Atlas temkinliydi. Kabilesinden geriye kalanlar ortak bekleme salonuna inmişlerdi. Yosun bir kapının önünde durunca derin bir iç çekti. İçerideki güçleri hissedebiliyordu. Ağabeyinin de hissettiğini biliyordu. Sonuçta hepsi aynı kanı taşıyordu. Göz ucuyla ağabeyine baktığında onun da kendisi kadar gergin olduğunu fark etti. Kapıyı yavaşça tıklattı.
İçeriden aynı hızla "Gir." diye tok bir ses geldi.
Bu iki kardeşte bu sesin kime ait olduğunu iyi biliyordu. Sadece bulanık anılarına ait olduğunu sandığı sesin sahibi hemen kapının arkasındaydı. Yosun nedense kıpırdamıyordu. Aklı kapıyı açmasını söylese de vücudu ona itaat etmiyordu. Poyraz kardeşinin hareketsizliğini fark edince derin bir iç çekti.
"Gir dedi, duymadın mı?" dedi Poyraz kapının koluna asılırken.
Kapıyı sonuna kadar açtı. İçerisi tamamen aydınlıktı. Hava karanlık olmasına rağmen odanın her yeri aydınlatılmıştı. Oda iki bölüme ayrılmıştı. Odanın ilk bölümünde Yosun ve Poyraz'ın annesi Gri Kraliçe Defne Buyrukbay ve büyük annesi Gümüş Şimşek Barika Gökberk duruyordu. Yosun'u görür görmez annesi Yosun'un boynuna atlamıştı bile. Barika Gökberk her zamanki dik duruşuyla kızı ve torununa bakıyordu. Gözlerini Poyraz ve Atlas'a çevirdi. Gri saçlı ve gri gözlü kadın ikisini de ürkütmüştü. Sonuçta Barika Gökberk vampir dünyasının en sert vampirlerinden biri olarak bilinirdi. Geçen yüzyılda uyanış toplantısından çıkan tek vampirdi kendisi. Vampir dünyasındaki ünü ve saygınlığı tam olarak buradan geliyordu. Yüzüne hafifçe yerleştirdiği tebessümü Poyraz'ın gerginliğini çözdü.
"Hoş geldiniz." dedi Barika Gökberk tüm ciddiyetiyle.
"Hoş bulduk büyük anne." dedi Poyraz aynı şekilde.
Yosun ve annesi büyük annenin yanına geldiğinde Poyraz ve Atlas şaşkınlıkla baktı onlara. Hepsi birbirine benziyordu. Hepsinin gri saçları ve gri gözleri vardı. Neredeyse kardeş denilebilecek bir benzerliğe sahiptiler. Barika Gökberk aralarındaki en uzun kişiydi, neredeyse 1.82 cm boyunda olan büyük anne boynunu dahi kapatan göğsü dantellerle bezeli yere kadar sürünen bir mavi elbise giyiyordu. Diğerlerine göre yaşlı gibi dursa da 40'lı yaşlarının henüz ortasında duran bir kadını andırıyordu. Defne Buyrukbay ise aynı annesi gibi giyinmişti. Tek farkı annesi gibi kısa saçlara sahip değildi, beline gelen saçları Yosun'un kilerle yarışır durumdaydı. Yosun aralarındaki en genç kişi olsa da yaşları birbirine yakın üç kardeş gibi duruyorlardı. Dışarıdan bir insan onların kuşaklar boyunca yaşan vampirler olmadığını düşünürdü.
"Ailemize hoş geldin damat." dedi Defne samimiyetiyle.
"Hoş buldum." dedi Atlas aynı sıcaklıkla.
Yosun gözlerini odayı ayıran perdeye dikmişti. Perdenin arkasındakini az önceki sesin sahibinin olduğunu iyi biliyordu. Defne kızının üzerindeki gerginliğinin farkındaydı. Annesine göz ucuyla baktı. Annesi ise başını hafifçe eğerek onay verdi. Ardından Barika odadan çıktı. Barika uyanış toplantısının hazırlıkları ile ilgilenmek üzere gitmişti.
"Kim geldi?" dedi perdenin arkasındaki adam.
"Hayatım." dedi Defne neşeyle. "Çocuklarımız ve damadımız gelmiş."
Perdenin arkasındaki gölge hareket etmeye başlayınca Yosun iyice gerildi. Bedenini dimdik tutmaya çalışıyordu. Poyraz kardeşinin üzerindeki gerginliği fark edince hafifçe omzuna dokundu. Perdenin arkasındaki siluet yavaşça oldukları odaya geçerken Yosun gözlerini yere dikti. Onu görmekten korkuyordu açıkçası. Yıllardır görmediği o kişi karşısındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampiroSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...