Toplantının yapılacağı alan kalabalıktı. Çoğu kişi tanınmamak için kafasına cüppesinin şapkasını geçirmiş olsa da Yosun onların güçlerini daha doğrusu ruhlarını hissettiği için kimin kim olduğunu gayet iyi biliyordu. Kendi kafasındaki cüppenin şapkasını biraz daha gözüne doğru çekti. Gergindi, çok gergindi. Ellerini titrememesi için birleştirmiş olsa da vücudu zangır zangır titriyordu. Adeta titreşim modu alınmış bir telefonun sürekli aranması gibi bir şeydi bu. Dudaklarının titrememesi için dudaklarını ısırdı. Kendini durdurması gerekiyordu, aksi taktirde diğer kral ve kraliçeler onun bir korkak olduğunu düşüneceklerdi. Omzuna değen bir çift elle kendine geldi. Poyraz gülümsüyordu. Yosun'un aksine ağabeyi burada olacakların iyi bir sonuçla sonlanacağını düşünüyordu. O da Yosun gibi diğerlerini hissedebiliyordu. Bu yüzden salona girer girmez bütün gölgelerini kardeşine zarar gelmemesi için dağıtmıştı bile. Diğerlerinin fark etmediğine seviniyordu doğrusu. Sonuçta herhangi bir kan bağına sahip olmayan kimse onun gölgelerini hissedemezdi. Salonun diğer ucundaki annesi ve babası ona baktı. Babası takdir ettiğine dair bir gülümseme gönderince oğluna, Poyraz onların da gölgeleri hissettiğini fark etti. Sonuçta kan bağına sahip olanlar hissedebilirdi gölgelerimi.
Yosun salondaki kral ve kraliçelerin çoğunu tanıyordu. Sonuçta 13 kişiden geriye sadece 8 kişi kalmıştı. Bugün ise sadece bu 8 kişiden geriye 1 kişi hayatta kalacak, yüzyıl sonraki uyanış toplantısına liderlik edecekti. Yosun içinde bulunduğu kısır döngüden bir haberdi aslında. Şayet kazansa bile kendisini yüz yıl sonra yine bu uyanış belasının içinde bulacaktı. Cüppesinin altında saklanmış gri gözlerini salonda dolaştırdı.
İlk Gri Kraliçe Defne Buyrukbay gözüne ilişti. Annesi olan bu kadın babası gibi ilk krallar soyundan geliyordu. Kendisi gibi bütün soyu gri saça ve gri gözlere sahipti. Bir istisna dışında. İlk krallar soyundan gelen Altın Kral Balkır ile evlenip iki çocuğa sahip olunca en büyük çocuğu olan Poyraz sadece gri gözlere sahip olmuş olsa da vampir alemindeki en büyük güce erişmişti. Annesi babasının yanında olmaktan büyük bir mutluluk duyuyordu. Babasıyla şuan konuşmasından dolayı yüzünde her an daha da yayılan gülümsemesi kendisinin duyduğu mutluluğu ele veriyordu. Gri Kraliçe'nin nasıl bir güce sahip olduğu kimse tarafından bilinmediği halde herkes onun güçlü bir kraliçe olduğunu biliyordu. Sonuçta yüz yıl önceki uyanış toplantısında annesi Gümüş Şimşek Barika Gökberk kurtulmuştu. Tek sağ çıkan vampir olarak taktir ediliyordu tüm ailesi. Her ne kadar sevilse de vampir dünyasında onu sevmeyenlerde vardı. Barika Gökberk gülümseyerek kızı Defne'nin omzuna dokunduğunda Defne bunu beklemiyor olacaktı ki irkilmişti. Eşi Defne'nin bu hareketini gören Balkır büyük bir kahkaha attı. Bugün ki toplantı Barika Gökberk tarafından yönetilecekti. Diğer yüz yıllarda sağ çıkan vampirler de vardı elbet. Toplantıyı yakın yüz yıldan bir vampir yönetmeliydi, kural böyleydi. En son ki toplantıda Barika sağ çıktığı için bu saygın görev onun tarafından yönetilecekti.
Hayalci Neslişah Korkusuz, soyu Osmanlı'ya dayanan bir vampirdi. Aslında kimse onun hangi kralın soyundan geldiğini bilmese de vampir dünyasında takdire şayan bir yere sahipti. Onunla kimse konuşmaya cesaret bile edemezken Yosun onunla konuşmuştu kolayca. 200 yıldır hayatta olsa da geçmişte olan uyanış toplantısına neden katılmadığı pek bilinmiyordu. Sadece içindeki kraliçe benliği yeni uyanmış, güçlerini yeni fark etmişti. Her kral ve kraliçe gibi herkesin kendine ait bir uyanış hikayesi vardı elbet. Onunda uyanış hikayesi kendisinin bile hatırlamak istemediği kadar iğrençti. Yüzündeki berraklık bunun görünmesine engeldi aslında. Sonuçta o iğrenç anların kimse tarafından bilinmesini istemezdi. Kırmızı gözleriyle Yosun gibi salondakileri inceliyordu. Rahatsız olmuş bir tavırla cüppesini kafasına geçirdi.
Düşmüş Kral Kemal Aydınlar kendini bilmiş bir kraldı. Egosu yüksekti her zamanki gibi. İnsanlara yukarıdan bakan bakışlarıyla ve dimdik bedeniyle salondan içeriye iki koruyucusuyla girdi. Diğerleri gibi kendisini saklamaktan nefret ederdi. Buz mavisi gözleriylr herkesi küçümsercesine bakışlar atıyordu. Yosun oldu olası Kemal'i sevmezdi. Küçümseyen bakışlara ve ihanet edercesine yayılan düşüncelere sahip olan Kemal, tam olarak vampir dünyasında hain olarak bilinirdi. Bu kötü şöhrete sahip bu kral, bunu umursamıyordu. İstediği şeyi bulmuş olacak ki küçümseyen bakışlarını vampirlerin üzerinden çekerek Barika Gökberk'in yanına doğru yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampireSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...