Evan...
Evan ile onca seneden ve bana yaşattıklarından sonra beni öylece bırakıp gitmesi üzerine hayatım depresif bir hal almıştı. İnsanlardan uzakta, seslerden ve beni yorabilecek hertürlü hareketten kaçarak yaşamaya başlamıştım. Oyunlara bu kadar sarmamın nedeni buydu. Artık gerçek hayatta, gerçek insanlarla iletişimde olmak istemiyordum. Her insanın eşleşebileceği bir mükemmel insan vardı gözümde. O Evan'dı. Ama gitmişti. Daha fazla insanla temasda bulunamazdım.Onca sene, geçirdiğim onca acı ve yalnızlık duygusu sonunda böyle bir günde karşıma çıkmıştı. Sevdiğim insanla beraber geldiğim bu Yaz okulunda öğretmen olarak. Şaka mı bu? Tüm bunların olma ihtimali var mı?
Uzaklaşmak istiyordum. Yanında kaldığım süre boyunca sadece acı çekeceğimi biliyordum. Tüm o geçmişimle yeni bir hayata başlayamazdım. Şu an bir hayatım vardı ve mutluydum. Eski Raven olmak istemiyordum. Asla!
"Hey nereye gidiyorsun? Raven? Beni böyle bırakıp gidecek misin? Onca yaşadıklarımızdan sonra"
"Sen bunu bir kez yapmıştın. Hiç bir şey yokmuş gibi kaldığımız yerden devam etmeyi bekleyemezsin. Evan. Benim de bir hayatım var."Koşarak uzaklaştım. Gözlerim dolmuştu. Onu her gördüğümde koşarak uzaklaşmak istemiyordum. Haklıydı. Bir geçmişimiz vardı ve tüm bu yaşananları silemezdim. Ama silmek zorundaydım. Öyle olmalıydı.
Bir köşeye çekilip ağlamaya başladım. Kolyelerimi sıkı sıkı kavrıyor ve bir yandan alnımdaki terlere ve gözyaşlarıma hakim olmaya çalışıyordum. Böyle olmamalıydı. Birden telefonum titredi.
Natethekiller55:İşin bitti mi? Konuşmak ister misin?
Evet arkadaşça birileriyle konuşmam gerekiyordu. Gerçek hayattan olmayan. Evan'ı unutmak için yine bunu deneyebilirdim. Eski hayatıma dönmeden bunu yapabilirdim.
Tam mesaj atıyordum ki karşımda 1.85 boyunda altı şort üstü gömlek, oldukça ciddi ama sevimli bakışlara sahip, kahverengi uzun saçlı bir adam belirdi.
"Dün sizi göremedik küçük hanım. Umarım bugün kendini tanıtmak istersin. Görmen gereken bir çok kişi var. Hadi gecikmeyelim."Tam da ihtiyacım olan şeydi zaten. İnsanlar. Göz göze gelmek zorunda olacağım insanlar. Yaşlarımı silip adamın benim karşımdaki bu duygusuzluğunu farketmeden doğruldum ve takip etmeye başladım. Bir hole vardığımızda tüm öğrencilerin bana bakıp fısıldadıklarını görebiliyordum. Beni sıraya koydu ve arkalarda bir yere geçti.
"Evet sevgili Yaz Okulu öğrencilerimiz. Dün kısa bir konuşma yapıp sizlerle tanışmıştık. Ama bugün de kahvaltıdan önce aramıza yeni katılan arkadaşlarımıza bir merhaba diyelim dedik. Bu yüzden konuşmayı tekrarlayacağım."
Herkes birden hayal kırıklığına uğlamaya başlamış ve tepki gösterir olmuştu. Orada öylece suratsız bir şekilde olanları izliyordum. Müdürü dinleyecek moralim yoktu.
Birden kalabalıktan gizlice ayrılıp dışarıya kendini atan birini görür gibi oldum. Merak edip peşinden gidecektim. Tüm bu atmosfere ve kalabalığa daha fazla dayanamıyordum. Ama tam o sırada karşıdan Luke'un bana el salladığını görüp durmak zorunda kaldım.
"Hayatım özür dilerim biraz geciktim. Kolay değil işler biliyorsun. Birşeyi kaçırmadım sanırım. Sen iyisin değil mi? Herşey yolunda?"
"Evet evet iyiyim. Sorun yok canım."
"Tamam o zaman konuşma bitmeden yavaştan bizde sıyrılalım diyorum. Burası çok sıcak olmaya başladı. Yan tarafta yemekhane var. En önde olursak yemekler daha sıcak olur."Elimden kavrayıp koşturmaya başladı. Yemekhaneye adım attığımızda içerisi çok büyük ve boştu. Burada olmamamız gerekiyordu. En azından herkesden önce.
Aklım çok karışık.
Yemeklerimizi alıp en kuytu yere doğru yöneldik. İnsan sesleri duyulmaya başlamıştı. Herkes aç bir şekilde yemekhaneye yaklaşıyordu.
Birden Evan gözüktü. Bizden sonra giren ilk kişi oydu. Bize doğru baktığını gördüm. Ben o sırada Evan'a bakıyordum. Luke ise bana.
Sonra aniden öğrenci akımı içeriye girmeye başladı. Herkes çoktan gruplaşmayı başarmış ve yemeklerini alıp 5-6 kişilik gruplar halinde yerlerine yerleşmişlerdi.
İçeri en son giren biri vardı. Bu kişi konuşmadan sıyrılan o çocuğa çok benziyordu. En son o gelmiş, yemeğini almış fakat boş masa bulamayınca yemekhanenin ortasında öylece kalmıştı. Kimse masasına çağırmaya yeltenmiyordu. Birden durdum.
"Hey, burda boş yer var kaptan!"
Birden afallayıp sesin nerden geldiğini duymaya çalıştığını gözlerinden anladım. Korkuyordu. Bana güvenmeli miydi? Birden durdu. Gözlerime baktı.
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Başına
Teen FictionHiç kimseyle anlaşamayan. Kendinden başka kimsesi olmayan Raven hayata küsmüştü. Kimse ona adıyla seslenmezdi, sadece asosyal derlerdi. Hep alay konusu olur, hakaret edilirdi. Tek kaçışı oyunlarıydı, interneyti. Orda çokta tanımadığı birsürü arkadaş...