Uzun süre olduğunun farkındayım ama ne yazık ki biraz yoğundum=( Ayrıca son üç bölüme girdik artık ve son 3 bölüm biraz aksiyonu yüksek bölümler olabilir umarım kalbiniz dayanır=) Zira ben yazarken ağladım azıcık=) Hadi bakalım iyi okumalar size=)
&&&&&
Elif Cevahir
"Elif, siz eve girin beni bekleyin ve ne olursa olsun evden çıkmayın."
"Hayır, hayır Yiğit. Gitmeni istemiyorum ya da ben de seninle birlikte geleyim ama olmaz seni bırakamam."
Ellerimi Yiğit'in yüzüne sabitlemiş bana bakması için gözlerimi gözlerine dikmiş vaziyette boşuna ikna çabalarındayım.
"Elifim sizi götüremem, ne olacağını bilmiyorum ve lütfen yorma beni geri geleceğim, hem bak Dilara'da hiç iyi görünmüyor."
"Ben seninle geliyorum Yiğit."diyen Dilara'yı ret ediyor.
"Dilara, hayır. Sakın eve gideyim deme, bu iş bitene kadar bizdesin ve hastaneye gider gitmez sizi arayacağım. Ayşe Hanım siz de evden dışarı çıkmayın."
"Tamam Yiğit Bey, siz merak etmeyin."
Yiğit'in boynuna sarılmam ile gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Onu kaybetme düşüncesini bile aklıma düşündürmeyi yasaklamışken ben, şimdi onu kaybetme ihtimalinin bu kadar yakınımda olması, ruhuma yapılan bir eziyetten başka bir şey değil.
"Yiğit, lütfen dikkat et kendine, korkuyorum Yiğit, sana bir şey olursa yaşayamam duydun mu? Lütfen dikkat et."
"Tamam meleğim, iyiyim ben, geç gelirim. Uyu sen, sakın uykusuz kalma." Diyerek gözyaşı ile yaşlanan yanaklarımın üzerinde dudaklarını gezdirerek kokumu içine çekip hızla arkasını döndü ve bir daha arkasına bakmadan arabasına binip gitti.
"Elif Hanım, içeri girer misin? Havuza ve bahçeye de çıkmamaya çalışın."
"Tamam Hasan, kolay gelsin dikkat edin kendinize." Islanan yanaklarımı silerek içeriye yöneldim.
Sesi soluğu çıkmayan Dilara, salonda ki uzun koltuğa oturmuş avuçları ile gözlerini kapatarak ağlarken yanına giderek sarıldım. Sarılmaya çalıştım demek daha doğru olur zira yarım dünya gibi ortalıkta geziyordum.
"Ona bir şey olmayacak Dilara, Cem güçlü bir adam, ona hiçbir şey olmayacak. Lütfen sen de güçlü ol."
"Bilmiyorum Elif, ben korkuyorum. Tamam, hiç benim olmadı ama onu kaybedemem şimdi olmaz."
"Şişşt, ne kaybetmesi Cem bu şeytana pabucu ters giydirir. Kötü düşünme artık hadi."
"Tamam, tamam iyiyim ben. Hamile kadına dert yanıyorum ya ben de, bir şeyim yok."
Sessizlik evde hüküm sürerken açık televizyona gözlerimiz kilitlenmiş olsa da ne ben televizyonda ki programı takip ediyordum ne de tırnaklarını yiyerek televizyon ekranına gözlerini kilitlemiş Dilara... İkimiz de sadece gelecek iyi bir habere odaklanmış vaziyette dakikaları saymaya devam ederken Yiğit'in gitmesinden iki saat sonra telefonumun çalması ile hızlıca sehpanın üzerinde duran telefona uzandım. Ekranda Yiğit'in adını görmem ile hemen açtım.
"Alo Yiğit, nasıl Cem, sen nasılsın?"
"..."
"Çok şükür, Cem ile konuşabilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
General FictionBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...