Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım, demek iseterdim ama yalan söylemeye gerek yok. Uyumayı severim, çünkü şu hayatta doğru dürüst yaptığım tek şey bu. Saat 12 gibi uyandım ama yataktan kalkmak gibi bi niyetim yoktu. Bende dünkü olayları düşündüm biraz sahi ne çok şey yaşadım ben bi günde. Gitmek. Tek istediğim sey buydu ve buna cesaret etmem ne kadar zamanımı almıştı, sonunda cesaretimi toplayıp bi işe kalkışmıştım ama gelin görün ki dengesiz bir mavis işimin içine etti. Bi daha böyle bişey yapabilir miyim? Bilmiyorum. Sonra Mustafa Özdemir in teklifi geldi aklima yani babamin! Ne kadar da tatlı bir baba öyle değil mi? öz kızını kibar bir şekilde kovdu. Aslında değerlendirmesi gereken bir teklif bu. Gitmem gerekti zaten belki de bu teklifi kabul edersem uzaklaşmış olucaktim. Ah aslında oldukça iyi bir teklif o halde 4 ay sonra gitmem gerekicek. Sanırım ben bu teklifi kabul etmek durumundayım. Ağabeyim.. Özgür Özdemir.
Beni annem öldükten 3 sene sonra bırakıp giden adam. Onu hiç bir zaman affetmiyicem. 11 yaşındaydım o gittiğinde. Hatirliyorum da gitmemesi için nasılda ağlayıp yalvarmistim ama o bir kere bile dönüp bakmamisti arkasina. O gün annem gözlerimin önünde öldüğü gün bana bir söz vermişti oysaki " hiç bırakmayacak ağabeyin seni, inan bana Dünyam ağabeyin hep yanında kalıcak" öyle bir söylemişti ki bunu inanmamak elde değildi. Yada çocukluk du herşeye inanmak. Tami tamina 12 yıldır her doğum günümde arar aslinda acmiyicagimi bilmesine rağmen yinede dener şansını sonra ben acmayinca da sesli mesaj bırakır. Bu sayede sesini taniyabiliyorum. Ve şimdi babam benden Özgür un yanina gitmemi istiyor 12 yıldır tek kelime etmediğim ağabeyimin yanina gitmemi. En son ki doğum günümde " Git gide annemize benziyorsun benim minik Dünyam" demişti Özgür. Ciddi anlamda çok benziyordum anneme ama hiçbir zaman onun kadar mutlu olamayacağımın da farkindaydim yinede ona benzemek onur verici bir durum. Düşünmekden sıkılınca hantal bir şekilde kalktım yerimden ve çıplak ayaklarımı suruyerek banyoma gittim. Aynaya hic bakmadan yüzümü yikayip giyisi odasina gectim Mart ayında olmamiza rağmen hava soğuktu bu yüzden kot pantolonumu ve ince bir kazagimi giyip odamdan çıktım. Ve Ekim in odasina doğru yürüdüm kapiyi açıp kafami uzattım.
" Küçük bir melek varmış, firardaymis ve ablası onu bulursa isiracakmis"
Bu bizim oyunumuzdu Ekim genelde erken kalkar beni gozetlerdi sonra odasina geleceğimi anladığında da saklanirdi. Aslinda su an onun çizgi film karakterli perdenin arkasinda olduğunu biliyordum. Ama Ekim oyunumuzu seviyordu.
" Yaaa " diye sizlandim çünkü biliyordum ki melegim bana kiyamazdi. " Ama küçük melek kaybolunca ablası üzülüyor" tamda tahmin ettiğim gibi oldu ve alt dudağı önde bi şekilde yanima gelip bacaklarima sarıldı. Eğilip kucagima aldim onu ve yanaklarini öptüm.
Yüzü asikti hala " Ne oldu melegim, neden üzgünsun sen bakalim?"
" Abla sen gidiceksin dimi?" dedi o tatlı konuşmasıyla. Yalan söylemek zorundaydım " Hayır bitanem gitmiyorum. Hadi gel seninle oyun oynayalım" bi süre dalginca baksada sonradan gulumsedi ve oyun malzemelerinin yanina koştu.________Yazardan_________
"Ne yani, ciddi olmazsin abi"
Diyerek şaşkınlığını ortaya koydu Ozan. Yok canım dalga geciyor olmalıydı arkadaşı, şimdiye kadar kimse arkadaşına daha doğrusu kızlar arkadaşına karşı koymazdi. Hayir kesinlikle dalga geçiyor olmalıydı.
Elinde fotoğraf makinesi olan arkadaşına iyice yaklaştı. " Yeme beni bilader ya. Kızlar sana bayılır oğlum, sarışın ,mavi gözlü, zengin bir herifsin sen lan. Yok, hayır ihtimal bile vermiyorum ben böyle bi duruma." Kafasını iki yanina salladi " mümkün değil lan bi kere" dedi. Arkadasi kafasını elindeki makineden kaldırıp baktı ona " Oz delirtme beni lan. Bak zaten canım sıkkın ağzına geciricem birazdan." ciddi miydi bu adam? Oz yavaşça yanina yaklaştı. " Oğlum baştan bi anlatsana lan. Bak şimdi anlamadığım yerler var benim. Hadi anlat. Bi kere daha lütfen." Bıkkın bir şekilde nefesini ufledi ve son kez olmasını yani bu seferde anlamasını umarak başladı sözüne. " Bak şimdi oz son kez anlatiyorum abi adam gibi dinle. Kız ıntihar edicekti bende engel olmak istedim ama ondan önce kız beni öptü ve ilk öpücüğü olduğunu da söyledi. Sonra denizde ben onu öpmeye kalkışınca tokat atti. Yani suratima otturtu bi tane anladin mi?." Oz kafasını salladı anlamisti da çok sacmaydi bu durum. " Oğlum madem o ilk öptü sonra neden senin opmene izin vermedi ki lan?" Arkadaşı dişlerini sıktı. Ve sakin olmaya özen göstererek " Oz" dedi. "Ha?" dedi Oz eli cenesinde düşünceli bi sesle. " Git abicim. Hemen. Hadi. Çabuk. Mümkünse gotunden kanat felan çıkar ne bok yiyosan ye ve uç " Durum vahimdi anlaşılan Oz geri geri gitti sonra deri ceketini alip içinden bi davetiye çıkardı. " Kac dakikam var ?" Arkadaşı saatine bakti. " 1 ve öt" Oz hemen lafa girdi " Bunu Ahmet amca yolladı önemli bisey mis gelmezse unutsun bebeği filan dedi. Gidiyorum kardeşim uçtum ben." Işte bu büyük bir sıkıntı ' unutsun bebeği filan' dişlerini sıktı genç adam Oz un gittiği kapıdan bakarken " ahh baba ya o motorsiklet her seyimm. Bebeğimi bende alamazsin vicdansizlik bu ama." kendi kendine söylenerek gitti ve Oz un masaya bıraktığı davetiyeyi aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitme.Bitmesin?
Ficção AdolescenteRüzgarın tenini okşayışını seviyordu genç kız. Annesinin boşluğunu dolduruyordu rüzgar. Sahi en son ne zaman okşamıştı annesi saçlarını. Bunu bile trajik bir şekilde hatırlıyordu. Usulca bir göz yaşı süzüldü gür kipriklerinin arasından. Sonra gulums...