"Yorucuydu, ha?"
Nefes nefese kalmıştık. Sonuçta kazanan falan olmamıştı. En son vuran dalgaya ikimizde odaklanamayıp suya gömülmüştük ve karaya çıkana kadar canımız çıkmıştı. Ama çok eğlenmiştik. Eski günlerdeki gibi."Gidip birşeyler yemem lazım. Gözlerim kararmaya başladı."
"Sana eşlik etmemi ister misin? Sonuçta kampı daha tanımıyorsun"
Her ne kadar aramızdaki ilişkiyi güçlendirmek içime sinmesede kabul etmek zorunda kaldım. Kısa bir duş alıp kurulandık ve şortlarımızı geçirdik. Sonra sahilin yanındaki kafe tarzında hasır şemsiyeler altında puf koltuklar bulunan mekana doğru ilerledik.Hava yavaştan kararıyordu. İnsanlar sahile dökülmeye başlamışlardı.
"Bu akşam eğlence var. Haberin var mı?"
"Tüm bu kalabalık o yüzden mi doluşuyor. Hah"
"Evet insanlar bugün içip denize girmenin tadını çıkaracaklar. Geliyorsun değil mi?"
Düşündüm. Luke'un işi olmazsa bunu reddedemezdi. Fakat Evan ile onu pek yakın tutmak istemiyordum. Ama eğlenceyi kaçırmak istediğimide söyleyemem."Bilmiyorum. Gelirim herhalde."
" O zaman çabuk karar versen iyi olur. 1 saat içinde herkes buraya toplanmaya başlayacak. Daha sonra buradan kaçamazsın. Ünlü bir DJ gelecek"Elektronik müzikten hoşlanmazdım. Fakat sonuçta hergün yapabildiğim birşey değildi. Reddedemedim. Gülüp kendime çeki düzen vereceğimi söyleyerek odaya çıktım.
"Ah şu işler. Kafayı yiyorum. Yaz kampına kız arkadaşımla eğlenmeye geliyorum ve bir rahat yok. Üstüne üstlük bir de adım çıktı. Burada bana rahat yok."
Karşısında ben vardım ama Luke kendi kendine konuşuyor gibiydi. Bir an durdu ve yüzüme baktı.
"Özür dilerim canım. Biraz gergin ve yorgunum. Bugün eğlence varmış. Seninle gelebilmeyi çok isterdim ama o kadar yorgun ve kızgınım ki. Belki başka sefere. Olur mu?"Ne yapacağımı bilmiyordum. Kabul edip onu böylece bırakır ve eğlenmeye gidersem kalbi çok kırılırdı. Zaten yeterince üzgün. Ama aynı zamanda bu bir yaz kampıydı ve o bana böyle işlerin çok yoğun olacağını söylememişti. Ben böyle bir sebebi kabul ederek buraya onunla gelmemiştim.
Yanına oturdum ve kolumu omzuna attım. Bana bakamıyordu. Gözünden birkaç damla yaş aktığını gördüm. Anlaşıldı. Bugün bize eğlence yok.
"Raven. Bak buraya eğlenmeye geldin. Bu kampa ben olmasam da gelecektin. O yüzden benim yüzümden senin engellenmeni istemiyorum. Hem belki arkadaşlar edinirsin. Hadi git. Bir şeyim yok benim sadece yorgunum."
"Ama.."
"Aması maması yok. Çok güzel görünüyorsun. Yarın acil bir durum olmazsa işim yok. Rahat rahat vakit geçirebiliriz. Hadi koş eğlenmene bak prenses."Gülümseyip sıkıca sarıldım ve yanağına bir öpücük kondurdum. Sonra kalkıp ojelerimi tazeledim. Hazırım!
Sahile adım attığımda sadece yarım saat geçmesine rağmen adım atılacak yer kalmamıştı neredeyse. DJ daha gelmemesine rağmen insanlar içmeye ve kahkaha atmaya başlamışlardı. Herkes çok eğleniyordu. Arkadan hafif plaj müziği tadında şarkılar çalıyordu. Kalabalığın içinde gözüm Evan'ı aradı. Ortalıklarda görünmüyordu.
Mini bara doğru yöneldim. Bende kendime birşeyler alabilirdim. Barın önü kalabalıktı ama insanlar genelde içkisini alıp arkadaş grubunun yanına gidiyordu. Ben barda bir sandalyeye oturdum ve bir viski ısmarladım.
"Viski mi? Erken değil mi? Belki bir bira istersin."
Ses 2 yanımdaki sandalyede oturan bir kızdan geliyordu. Kafamı kaldırıp kıza doğru bakmaya başladım. Kızıl saçlı, yeşil gözlü, bembeyaz tenli ve oldukça soğukkanlı görünen bir kızdı. Saçlarını topuz yapmış ve gözlüğünü kafasına takmıştı. Üstünde Pantera grubunun t shirtü vardı ve giydiği herşey siyah renkteydi. Bu kız bana beni anımsatıyor.Ona doğru döndüğümde sırıttı ve dudağındaki halka birden bar ışığıyla parladı.
"Çok kalabileceğimi zannetmiyorum. Erkek arkadaşım biraz kırgın da."
Adam viskiyi bana uzatacakken el hareketiyle durdurdu ve önündeki birayı bana doğru kaydırdı. Daha sonra kendisine de bir bira istedi.
"Eğlence daha yeni başlıyor. Yavaş olmalısın."Kızdan etkilenmediğimi söyleyemem. O üstündeki grup t shirtüyle pek bu tür partilerde eğlenebilecek bir tipe benzemiyordu. Belki de sadece içmek için gelmişti.
"Piper. Ya sen?"
"Raven"
"Raven demek. Vahşi bir isim ha?"
Gülümsedim. O da gülümsedi. Birden o tüm soğukkanlı ifade kaybolmuş ve 10 yıllık arkadaşım halini almıştı. O kadar sıcak bakıyordu ki.
"Kampa neden geldin, aile baskısı mı?"
"Denilebilir. Yani başta öyleydi. Sonra kabul ettim."
"Şu erkek arkadaşın diyorsun. O ısrar etti sanırım?"
"Israr değil ama...Gelmemi zorunlu kıldı diyebiliriz."
"Onu seviyor musun?"
Niye bana böyle bir soru sormuştu anlamadım. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Evet onu seviyordum ama aklım o kadar karışık ki birden ne diyeceğimi bilemedim."Sanırım."
"Sanırım? Vaay. Peki daha sonra anlatırsın belki. İşte günün artisti geliyor bak."
Birden sahil girişine doğru döndüm. Siyah gözlüklü, kel kafalı, gangster kıyafetli bir adam DJ standına doğru yaklaşıyordu. Herkes çığlığı basmıştı.Piper bardan bir şişe viskiyi kapıp kolumdan tuttu ve bir yere doğru hızlıca koşturmaya başladı.
"Burası çok dolacağa benziyor"
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Başına
Teen FictionHiç kimseyle anlaşamayan. Kendinden başka kimsesi olmayan Raven hayata küsmüştü. Kimse ona adıyla seslenmezdi, sadece asosyal derlerdi. Hep alay konusu olur, hakaret edilirdi. Tek kaçışı oyunlarıydı, interneyti. Orda çokta tanımadığı birsürü arkadaş...