24. Bölüm: Ceviz

159 15 14
                                    


Yazar aldı kalemi;

Memlük kışlası çok büyük bir alandı. Kışlanın çift taraflı neredeyse beş metre yüksekliğinde ki giriş kapısı talim merkezine çıkıyordu.

Kare alanın kenarlarından tahta balkonlar yükseliyordu. Üç katlıydı tahta balkonlar ve her balkondan düzinelerce oda vardı. İlk kat küçük rütbeli askerlerin ve orduya yeni girenlerin odasının olduğu kattı. En çok talime onlar katıldığı için ilk katta kalıyorlardı.

İkinci kat ise onbaşı gibi biraz daha küçük rütbeli komutanların bulunduğu kattı. Kalavun burada kalıyordu ve herkesin gözdesi yeni komutan Baybars'ta burada kalmaya başlamıştı.

Üçüncü ve en yüksek katta ise Başkomutan Aktay olmak üzere Kutuz ve Aybek gibi komutanlar kalıyordu.

Talimlerin yapıldığı ilk katta ise yemeklerin yapıldığı ve dağıtıldığı yemekhane, çamaşırların yıkandığı çamaşırhane ve ordunun cephaneliği bulunmaktaydı.

Odasının önündeki balkondan karşısında ki üçüncü kata bakan Baybars'ın yanına gelen Kalavun güler yüzüyle Baybars'a;

"Başkomutan Aktay'ın odası orası." Dedi.

Kalavun'a dostça bir gülümseme atan Baybars;

"O odada mı kalıyor?"

"Kışlada bulunduğu zamanlar evet. Ama bizim gibi burada yatıp kalkmıyor."

Baybars kaçlarını kaldırarak baktı Kalavun'a

"Evli komutanların kendi konakları vardır. Orada kalırlar. Aktay'da evli olduğu için burada kalmıyor. Kışlada ki yatakhanesini odası ve toplantı salonu gibi kullanır. Zaten üçüncü katta kalan komutanların çoğu evlidir. Komutan Kutuz ve Aybek gibi. Onlarda çalışma odası gibi kullanırlar burayı."

"Evlendikleri eşleri yerli halk mı?"

"Çok nadir yerli halktan biriyle evlenirler. Genelde eşlerini Sultan'ın sarayından alırlar. Melikemiz komutanlara uygun bir kız seçer ve sultanımız o cariyeyi azat eder. Küçük bir çeyizle komutanıyla evlendirir. Tabii her cariyeyi seçmezler. Önce cariyeye eğitim verilir birkaç yıl. Zekâsına ve güzelliğine bakılır. Ne de olsa Memlük komutanın eşi olacaktır. O cariyenin özel olması istenir."

Kalavun Baybars'ın kulağına eğildi ve alaycı bir ses tonuyla devam etti.

"Melike Şecered-dür'ün kıskançlığı sağ olsun haremdeki en güzel kadınları seçer her zaman. Bak diyorum, yarın bir gün hareme güzel birkaç cariye gelsin ilk iş bizi evlendirmeye çalışmak olacaktır."

Kalavun doğruldu ama hala fısıltıyla konuşmaya devam ediyordu.

"Sen daha yeni sayılırsın ama benim evlenmem yakın gözüküyor. Sultan Salih'te her defasında bunu yüzüme vuruyor."

"Sen evliliğe sıcak bakmıyorsun anlaşılan."

"Aslında bütün hayatımı askerliğime adamak istiyorum. Evlilik benim için ikinci planda kalıyor. Hem ben evlenirsem eğer bir gün, âşık olduğum kadınla evlenmek isterim. Melikenin haremden benim için seçtiği dünya güzeli bir cariye ile değil, âşık olduğum kız ile."

Baybars yarım bir gülümseme ile baktı Kalavun'a. Ne diyeceğini bilememişti. Kalavun gibi düşünüyordu oda. Haremin en güzelini değil. Âşık olduğu kızı istiyordu oda tıpkı Kalavun gibi. Hazal'ı getirdi gözlerinin önüne. Küçük ve kalkık burnu, inatçı ve dağınık kahverengi saçları ve o iri gözleri. Zaten haremin en güzeli o olmalıydı bu durumda.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin