Kimine göre bir suçluyum. Kimine göre acımasız bir Katil. Kimine göre ise Kanunsuz bir kahraman.
Sizce ben bunları istemiş miyimdir?
Hayır.• 29 Ağustos 1998 •
''Haydi Danny, yağmur hızlanıyor.''
''Peki Anne, geliyorum!''
Koşarak Annem'in yanına yetiştim. Bir ara sokakta ilerlerken yağmur taneleri oldukça iri ve hızlı bir biçimde bizi ıslatmaya devam ediyor. Her adım atmamda yerde birikmiş olan yağmur sularından en sevdiğim pantolonum'un paçaları sırılsıklam oluyor.
Annem aniden duruyor ve beni arkasına alıyor.
Eteğinin arkasından kafamı uzatıyor ve suratını kapatmış, sadece gözleri gözüken maskeli bir adam görüyorum. Elindeki 'S' şeklindeki hançeri döndürüyor. Birden bire yan taraftaki duvarlara yaslamış adamlar olduğunu fark ediyorum ve onlarda aynı diğer adam gibi açığa çıkıyor.
''Arkamda kal Danny.'' diyor Annem nefes nefese.
Aniden Annemin sırtına bir hançer saplanıyor ve ağzım kapatılarak uzaklaştırılmaya başlıyorum.
''Anne!''
Ellerimi uzatıyorum ona ulaşmaya çalışıyorum ama nafile. Birden üzerine çullanıyorlar ve hayı-r olamaz!
''Anne, Anne!''
Gözlerimin önünde Annemi kaybediyorum, onu biçiyorlar.
Boğazımı kavrayarak sırtımı duvara vuruyor ve aniden tarifsiz bir acı hissederek inliyorum. Ardından bütün görüşüm kayboluyor. Her şey karanlığa gömülüyor..
''Evlat. Uyan.''
Gözlerimi açtığımda karşımda kirli sakallı bir memur görüyorum. İtiyorum ve ağlayarak, haykırarak Adli tabiplerin üzerinde deney yaptığı Annem'e doğru koşuyorum.
''Anne!''
Polisler tutmaya çalışıyor, hepsinden kaçıyorum.
Üstünü örtmüşler. O, o ölmüş. Göz yaşlarıma hakim olamıyorum ve yağmur tanelerinin içinden gök yüzüne haykırıyorum!
Bir den bire dikkatimi Annem'in cesedinin hemen yanında duran iskambil kağıdı çekiyor. Bir Maça. Kimse görmeden cebime atıyorum, ardından omzumda bir el hissediyorum. Yine o kirli sakallı memur.
''Hadi Evlat, seni evine bırakalım.'' bir müddet duraksıyor ve ''Bir yakınına.''
''Annem'den başka kimsem yok.''
Hızla önüme geçiyor ve diz çökerek göz yaşlarımı siliyor.
''Artık ben varım'' gülümsüyor.
* * *
Köşk gibi evinin kapısını açıyor ve ''Lütfen, içeri gir.''
Gerçekten geniş ve hoş bir eve sahip. Bir Polis Memuruna göre oldukça hoş bir ev.
''Bir Polis Memuruna göre pek normal bir ev değil sanki?''
Gülümsüyor ve üvez ağacından yapılmış bastonunu kapının yan tarafına yaslayarak
''Evet evlat, değil.''
''Hadi sana odanı göstereyim'' diyerek elimden tutuyor ve tırabzanları gümüş olan bir merdivenden yukarı çıkıyoruz.
Çoktan düzenlenmiş ve dizayn edilmiş bir odaya giriyoruz. Memura dönüyorum ve ''İsminiz neydi bayım?''
Yine gülümsüyor ve '' William'' cevabını veriyor. ''Biraz dinlen'' diyerek odadan çıkıyor.
T-Shirt olmaktan çıkmış T-Shirt'ümü çıkarıyorum ve yere bırakıyorum. Hemen yan tarafımda duran boy aynasını fark ediyorum ve sırtımı çevirdiğim vakit karşılaştığım manzaraya şok oluyorum.
Sırtımda üzerinden gölge gibi tuhaf dumanlar çıkan büyük bir Maça sembolü duruyor.
Evet arkadaşlar yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım. Aklımda epey farklı şeyler var umarım beğenirsiniz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Laneti
Ciencia FicciónCCPD, FBI ve CIA' de kırmızı alarm ile aranan, insanlar arasında kulaktan kulağa Kanunsuz olarak yayılan bir adam. Kimine göre Kahraman, kimine göre Katil. Lanet. Öldürmeye zorlayan bir lanet. Öldürüp, parçalamadıkça daha fazla ölüyor. Yok oluyo...