İnsanların hayalleri olmalıydı , peşini hiç bırakmayacakları ve ne olursa olsun pes etmeyerek hayallerine koşmaları gerekliydi..
İşte benim hayalimde diş hekimi olmak ve insanları sağlıklı dişlere kavuşturmaktı.2.senemde istedigim Haliç üniversitesi diş hekimliği fakültesini kazanmış ve hayaliyle yanıp tutuşduğum , İstabul Boğaz'ına , kız kulesine kavuşmamı sağlamıştı .
Aslen Mardinliydik , orada doğup büyümüştüm , İstanbul gibi bir şehirde üniversite kazandığım için annem ve babam ile birlikte İstanbul'a yerleşip burada ev tutmuştuk ve İstanbul'da bir hayat kurmuştuk..
Geçen sene diş hekimliği fakültesinin 1.senesini bitirmiş ve 2.senesine geçmiştim şuan yaz tatilindeydik , annem ve babamla İstanbul'un tadını çıkararak tatil yapıyorduk , aslında Mardin'e gitmemiz gerekti tatilde ama ben Mardin'i sevemiyordum çünkü İstanbul kadar güzel Boğaz'ları , kuleleri insani içine çeken kilitleyen güzelliği yoktu , tek görebildiğiniz alabildiğince taş evler , ve dağlardı..
Mardin'i sevemememin en önemli nedeni : TÖRE'ydi...
Eskiden beri çok saçma geliyordu bana artık bu gelenegi bırakmalılardı , bu cahillikten kurtulmalılardı,daha fazla genç kızın hayatı karartılmamalıydı,bilinçlenmelilerdi artık yürekleri katran olmuş ağalar , onlara boyun eğmek zorunda kalan aileler ve BERDEL'e kurban giden hayalleri yitirilen güzeller güzeli genç kızlar olmamalıydı...
Ama kimse karşı çıkmıyordu çıkamıyordu ,bütün Mardin kendini ağa zanneden , insanları kendine hürmet etmeye zorlayan , cahil bir aganın etrafında fır dönüyordu , istediklerini almaya alışmışlardı , insanları TÖRE'ye alışmaya zorlamışlardı işte bu yüzden Mardin'i sevemiyordum kim severdi ki böyle bir şehiri ...
Kendime bir söz vermiştim , hayallerimin peşinden gideceğime , kendimi kimseye ezdirmeyeceğime , ve zorba bir aganın eşi olmayacağıma, bu yüzden Mardin'den ayrılmış , hayatımı karartmalarına izin vermemiştim , çok şükür ailemde beni desteklemişti , onların da TÖRE'ye karşı olduğunu biliyordum onlar benim tek destekçimdi , ne Babannem ne Dedem istemişti İstanbul'da okumamı onlar evlenip çoluk çocuğa karışmamı , okuyup ne yapacağımı söyleyip durmuşlardı onlarda cahilliği destekliyorlardı, onlara kızamıyordum , ama onları dinleyemezdim her ne kadar büyüklerim olsalar bile yapamazdım...
Yatağımın üstünde oturmuş 2.senemin ders seçimlerini yapıyordum laptoptan,birden odamın kapısı açıldı annem soluk soluğa odaya girdi yüzü kireç gibi olmuştu..
"Tuvana kızım haberler çok kötü! Asım, yavrum bi kız sevmiş Mardin'de vermeyincede ailesi kaçmışlar beraber ama sevdiği kızın abisi Haznedarogullarından Aga Mirza Haznedaroglu olunca adamları hemen yakalamış , büyük amcaları kızın ikisinide vuralım demişler"
Ne diyordu bu annem bu Zaman'da birbirlerini seven iki insanı Nasıl vururlardı saçmalıktı bu , kanun diye bir şey vardı , ama 1 sn Mardin'di demi orası , Zamanın hiç uğramadığı şanlı kara yüzlü Mardin...
"Ne demek öldürmek anne geçmiş Zaman'da mı yaşıyorlar , Asım'ın kuzenim olmasını bırak kimse birbirini seven kimseyi sırf aşık oldu diye neden öldürsün,ahh! aklım almıyor anne , kalk anne Mardin'e gidiyoruz bu duruma göz yumamam kuzenim o benim , bu cahil ağaya da bir çift sözüm var insan kendi canından birini göz göre göre Nasıl öldürür..."
Annemde Asım'ın göz göre göre ölmesine göz yumamadı çünkü Asım annemin elinde büyümüştü teyzem genç yaşta vefat ettiği için , oğluydu Asım annemin benimde her ne kadar kuzenim olsada kardeşimdi o benim , kim kardeşinin ölmesine göz yumardı ki..,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELMİŞ ! Devam edecek
Подростковая литература"Sessizlik hüküm sürüyordu ama ardından bir tiz çıglık kopuyordu yüregimin en derinlerinden çocuklugumu bastıramadıgım o ince tiz çıglık kopup geliyordu içimden dur diyordum ama durmuyordu çıkmak için can atıyordu parçalıyordu bütün organlarımı yırt...