25. Bölüm: Acı

157 13 18
                                    


Hazal aldı kalemi;

Memlük kışlasının ikinci katına çıktım. Askerlerden birinin gösterdiği kapıya doğru ilerledim. Şuanda önünde durduğum kapı Baybars'ın odasıydı. Kapıyı çalmadan önce geçen gün yaşadığımız o utanç verici karşılaşmayı hatırladım. Ne kadar aptaldım. Heyecanlanıp ağaçtan yere düşmüştüm. O kadar utanmıştım ki samanın içinden kalkıp hiçbir şey demeden, koşarak oradan uzaklaşmıştım. Yanaklarımın tekrar al al olduğunu hissedebiliyordum.

Titreyen ellerimle kapıya zar zor iki kez vurdum. Kapı hemen açıldı. Baybars şaşırmıştı.

"Hazal." Dedi.

"İçeri girebilir miyim? Konuşmamız gerek."

Kapının önünden çekilirken.

"Tabi tabi. Gir içeri." Demişti.

Kaldığı odasına göz gezdirdim biraz.

Karşıda bir yatak vardı. Yatağın yanında da bir tane masa. Masa pencerenin önünde bulunuyordu. Masanın karşısında yani kapının çaprazında ise iki kapaklı bir dolap vardı. En azından benim haremdeki odamdan büyüktü ve daha ferah diye düşündüm.

Baybars kapıyı kapatmıştı ve kapının önünde duruyordu. Arkamı döndüm.

"Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

"Dört yıl." Diye sözümü kesti.

Başımı öne eğdim ve

"Evet dört yıl. Dört yıl önce bana bir söz vermiştin. Ben onun içi geldim. Kardeşim Osman'la ilgili."

Yüzünden hemen bir gölge geçti. Başını öne eğdi. Ben devam ettim.

"Onu koruyacağını ve asla bırakmayacağını söylemiştin bana. Kardeşim nerede Baybars?"

"Halep'e gidene kadar sözümü tuttum ben Hazal. Kardeşini korudum ama..."

"Aması nedir? Kötü bir şey mi oldu yoksa ona?"

"O da dâhil neredeyse bütün esirler satıldı. Ben hariç. Hiç kimse satın almadı beni. Benden daha küçükler ve zayıflar satın alındı ama ben satılmadım."

"Neden?"

"Gözümde ki lekeden dolayı. Uğursuz olduğumu düşündüler."

"Kardeşimi kim satın aldı peki?"

"Eyyubi hanedanına satıldı."

"Peki kime?"

"Nasır Yusuf'a."

"Halep Emirine öyle mi?"

"Evet. Nasır Yusuf iyi birine benziyordu. O iyi bir emir. Tıpkı hünkârımız gibi. Zaten onlar kuzen sayılır ve aynı kanı taşıyorlar sonuçta. Bu yüzden kardeşin adına hiç korkum olmadı. Onun yanında çok iyi yetiştirilecek."

"Şuanda onun yanında mı?"

"öyle umuruyorum."

Bir emirin özelliklede bir Eyyubi Emir'inin yanında olması kardeşimin, beni mutlu etmişti. En azından o rahat bir hayat sürecekti. Tabi hala emirin yanındaysa. Zamanı geldiğinde kardeşimi nerede arayacağımı artık biliyordum. Öğreneceğimi öğrenmiştim ve burada artık işim bitmişti.

"Bana yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim."

Dedim ve kapıya doğru yöneldim. Baybars Kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.

"Bunun için mi geldin sadece?"

"Başka ne için olabilir ki?" soğuk bakışlarla ona bakıyordum.

BAYBARS Düşüş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin