Günlerdir başımın deli gibi ağrımasına sebep olan yoksunluk hissi ile yatakta doğrulurken içten bir inleme koyverdim odamın boş duvarlarında yankı yapmasını göze alarak ...
Neden ağrıdığını biliyordum ve her hangi bir ağrı kesicinin işe yaramayacak olması ise daha da çok can sıkıcı kılıyordu öflemelerimi .
Tek çarem unutmak için gitmekti ve ben onsuz kalacağım bir hayatı göze alamıyordum.
Evet evimizi terk etmiştim ve haliyle işten de ayrıldım gibi olmuştu yani bana yüzünü göstermesi için hiç bir nedenim kalmamıştı ama yine de başka bir yere gitmek göz korkutuyordu ...
Şehrin ara sokaklarından birindeki bu evden ötesine de gidememiştim zaten.
Saate bakıp öğlene yaklaştığını görünce yüzümde hüzünlü ve hüsran dolu bir gülüş belirdi .
O olsa bu saate kadar uyumama asla izin vermezdi ...
Dolabın karşısına geçtim ve boş bakışlarla aynada ağlamaya hazır bakışlarla gözlerini bana diken adama baktım.
Kendime...
Biraz deliydi sanırım çünkü bir yandan da gülüyordu...
Tanımıyordum ki ben onu .
Onun bedeninin her bir köşesi ilmek ilmek mühürlüydü o salağa !
Gözümden firar eden bir iki damla yaş canımı yakarken hışımla aynaya bir yumruk attım ve kahkahalar ile gülerek kanayan elimi kucağıma çektim.
Bir iki adım gerileyerek yatağa oturdum ve hırçın kahkahalarım geçene kadar gözlerimi yere damla damla akan kanıma diktim .
Başımı eğdiğim yerden kaldırarak çatlak aynada kendimi aradım ve köprücük kemiğimin hemen üzerindeki dövmeyi usulca kanlı elimle sevdim .
Evet ...
Artık gerçekten kimsesiz bir adamdım .
Daha fazla kan görmeye tahammül edemeyerek yataktan kalktım ve kan damlaları ile süslenmiş çarşafı boş vererek içeri geçip elime üstün körü pansuman yaptım.
Birazdan uğrardım nasılsa bir sağlık ocağına...
Dolaptan bir kot kapıp altıma giyerken üstüme sıradan beyaz bir gömlek geçirip ince bir mont aldım .
Dört mevsimden hangisinde olursak olalım havanın buz gibi olması genelde bir ayrıcalık gibi gelse de zaten üşüyeceğimi biliyordum .
Eksikken üşümem normaldi zaten değil mi ?
Anahtarları yanıma alırken bu anahtarlığı aldırmak için ne kadar inat ettiğim aklıma geldi ve sahte bir tebessüm yeşerttim dudaklarımda .
Günlerdir onlarca çağrı ile kafamı beceren ve inatla açmadığım telefonu da yanıma alarak ayakkabılarımı giymek için eğildiğimde başımın dönüyor olması kan akan elim yüzünden mi yoksa günlerdir boş midem yüzünden mi diye düşünürken ayakkabılarımı giymeyi bitirmiştim çoktan.
Kapıyı açtığımda merdivenden gelen sesler yine komşularımın beni izlediğini kanıtlar nitelikteydi.
Onlara inat bağıra bağıra çıktım o sikik apartmandan ve yalpalayan adımlarla ilerlerken hala komşum olacak insanların söylenmelerini duyuyordum.
"Şuna bak bu sefer hangi cehenneme gidiyor acaba ?!"
"Elini gördün mü..."
"Bu salak bugün kesin deldirecek postu..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Köpeği..*
FanfictionGünlerdir duyduğu muazzam baş ağrısının sebebini biliyorum... Ama ne olursa olsun ona dönmeyeceğim !