11.Bölüm

54.5K 1.6K 67
                                    

 ŞARKILAR İÇİNDE BEN HEP ESKİLERDEN GİDİYORUM. AMA HEPSİNİ ÇOK SEVİYORUM. DİNLEMENİZİ ÖNERİRİM :)

Uğursuzluğundan mıdır nedir bilmem ama 10.Bölüm okuma ve vote oranında pek beğenilmedi. Ne kadar moralim düşse de size verdiğim sözü unutmayarak ikinci günde tekrardan yeni bölüm atıyorum.  Umarım bu engebeli yolda yardımcım ve destekçim olursunuz :)

Söylenen odaya çıktığımda asi ruhum bir türlü alevini söndürememişti. Öyle bir sinir kaplamıştı ki içimi önceden geldiğim oda ile şimdi geldiğim oda arasında yaşanan değişiklikleri fark edememiştim. Balkon kapısının ve camların kulpları teker teker sökülmüştü. Odanın içerisindeki eşyalar en azana indirgenmişti. Başka tehlikeli ne gördü emin değildim ama beni hayatta tutmak için elinden geleni yapmış kendi kafasına göre.

Burada tutsak kalmak ve bu yaşama alışmak gibi bir amacım olmadığı için odanın içerisinde başka çıkış yolları veyahut işime yarayacak ekipmanlar aramaya başladım. Kafayı sıyırmış bir psikopat gibi kesici ve delici aletler aradığımda kendimden defalarca kez şüphe ettim. Beni bu hale getirenlerden hesabını tek tek soracağım günlere diyerek arama işlemlerime devam ettim. Arama işlemlerimi sürdürürken bileğimden aşağıya inip duran cam parçasını çıkarıp yastığımın altına bıraktım. Elbet bir gün lazım olacaktı.

Banyonun içerisinde girdiğimde karşıma çıkan yazı dikkatimi çekmişti. Banyo aynasında kırmızı bir kalemle "Dikkatli ol!" yazılmıştı. Sesli bir şekilde gülmeye başladım Öyle sesli gülmüştüm ki kendimden korkmadan edemedim.

Bozuk olan psikolojimi aynadaki yansımamdan çok iyi ve net bir şekilde gördükten sonra yazının yanına ilerledim. Parmaklarımı harflerin üzerinde gezdirmiş olsam bile yazı silinmedi. Demek ki öyle kalıcı olsun istiyordu. Beni ikaz etme kaidesinin hiçbir işe yaramayacağını ona bilhassa kendim gösterecektim. Bunu nasıl yaparım diye düşünürken odanın içerisinde gördüğüm birkaç makyaj aleti dikkatimi çekmişti.

Zaten böyle bir ortamda onların duruşu oldukça yersizdi. Bulduğum siyah ojeyi alarak harflerin üzerini tek tek kapadım. Hem de büyük bir özenle. Harflerin ne anlama geldiğini anlayamayana kadar boyadım durdum. Ojem bittiğinde odayı saran kokuya rağmen karşımdaki görüntü değdiğinin habercisiydi.

Senin ikazlarına da sana da ihtiyacım yok! Sonunun ayna gibi olmasını o kadar çok istiyordum ki...

Odanın kapısının çalınma sesini duyduğumda yerimden kıpırdamadım. Biri odanın içerisine gelip bana seslendiğinde "Gelin," dedim. Seslenen teyze içeriye girmek istemediğini huzursuz yorumuyla şöyle belli etti:

"Rahatsız etmek istemem," çok da ısrar etmeden banyodan çıktım. Şaheserimi başka zaman gösterirdim.

"Yemek yememişsin de aç mısın diye soracaktım?"

Beni görmezden geldikten sonra bu kadından gelen iyi niyeti nasıl olur da kabul ederim? Böyle bir şeyi midem nasıl kaldırsın Allah aşkına? Kafamı iki yana sallayarak ona cevabımı vermiş oldum. Umarsız tavırlarımı görünce morali bozulan kadın "Canın bir şey isterse bana söyle olur mu?" diyerek odadan çıkmaya yeltendi.

"İstediğim tek bir şey var aslında! Ama onu siz bana sağlayabilir misiniz emin değilim," kendimden oldukça emin yorumum kadını anlık duraklatsa da elinden bir şey gelmeyeceğini arkasına bakmadan çıkıp gittiğinde göstermiş oldu. Yine kaldın kendi acılarınla Beril!

Sürekli nerelerden çıkıp geldiğini bilmediğim azılı düşmanım Murat, odadan çıkan teyzenin hemen ardından içeriye girmişti. Peşimi bırakmamaya yemin etmiş gibiydi.

Yüzündeki anlamsız bakışlarla odanın kapısını kapattığında bir süre sessiz kaldı.

"Sana ne diyeceğimi inan bilemiyorum. Kimseye bir şey söyleme dedikçe," bana doğru yaklaşmaya başladı. Zihnimde tehlike çanları çalıyordu.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin