Genç kız kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışarak arkadaşlarına bakındı ve barda ilerlemeye devam etti. Çantasını yorgunlukla ayaklarının dibine bırakıp cep telefonunu masanın üzerine koydu. Arkadaşlarına baktığında çoktan sarhoş olduklarını fark etti. Tiz çığlıkları, kontrolsüz hareketleri, yüksek sesli kahkahaları ve ellerinde tuttukları boş şişeler bunu kanıtlıyordu.
"Geç kaldın." Teressa saatini gösterip parmağını ona salladı. "Sakın -işlerim vardı- deme, Açelya."
Genç kız gözlerini devirip elini -defol- dercesine havada salladı. ''Az ötede oyna, Teressa. Uğraşamayacağım seninle.''
Boş bir yere oturup şişenin dibinde kalan şarabı bardağına doldurdu ve parmakları arasına aldı. Ardından telefonunu ileriye itip konuşmaya devam etti. "Evet, bu gece irdeleyeceğimiz can sıkıcı kelime: Görüşürüz."
Gruptakilerin kaşları anında çatıldı. ''Görüşürüz mü?''
''Evet,'' dedi kız omuz silkerken. ''Bir veda sözcüğü.''
''Yarın mı yoksa günün ilerleyen bir saatinde mi görüşürüz demek istiyor?''
''Belki de hiçbir anlam ifade etmeyen korkunç bir ergen taktiğidir...''
Teressa önünde parlayan ekrana baktı. ''Görüşürüz kelimesinin yanında öpücük var. İyi geceler, diyormuş gibi. Yarın görüşürüz demek istiyor sanki.''
~
Aynı günün gecesi, başka bir ülkede genç adamın göz kapakları artık onu taşıyamaz hale gelmişti. Çok içmişti. ''Aras?'' dedi suratını buruşturarak. ''Lan saat kaç? Benimkinin şarjı bitmiş.''
Arkadaşı onu çekiştirerek konuştu. ''İkiyi kırk geçiyor Ulaş... Hadi artık eve gidelim.''
Ulaş kafasını olumsuz anlamda sallayarak onaylamadığını belirten sesler çıkardı. ''Dursana bir, ne gitmesi? Gece daha yeni başlıyor...''
Aras bıkkınlıkla ofladı. ''Yürü Ulaş!''
Önlerine bir taksi durduğunda Ulaş gözlerini devirdi. ''Ben kullanırdım arabayı, taksiye ne gerek vardı?''
''Siktir lan! Daha ayakta duramıyorsun ne arabası? Bin taksiye!''
Aras ücreti ödeyip arkadaşını yatağına kadar getirdi. İlk olmuyordu, neredeyse her gece tekrarlanırdı bu olay. Ulaş yatağa düşer düşmez Aras'ı da yanına çekmeye çalıştı. ''Neden beraber yatmıyoruz, bebeğim?''
Aras ani bir hareketle Ulaş'ın ellerinden kurtulup ensesine bir tokat indirdi. ''Sabah olduğunda göstereceğim ben sana bebeğimi! Yat zıbar lan!''
~
Sabah olduğunda genç kız arkadaşına sımsıkı sarılıp kulağına doğru mırıldandı. ''Her şey için teşekkür ederim, Teressa.''
Teressa kirpiklerinden damlayıp çenesine doğru düz bir yol çizen göz yaşını silip kızın yüzünü avuçları arasına aldı. ''Türkiye'de kendine iyi bak, Açelya. Ve sakın ama sakın beni ihmal etme.''
Açelya gülüp kafasını tamam dercesine salladı. ''Tamam, canımın içi. Gel bir kere daha sarılayım.''
Vedalaşmaları son bulur bulmaz genç kız uçağa bindi. Elindeki kağıda baktı. 16 numaralı koltuğa oturması gerekiyordu.
Hostes ona yerini gösterdikten sonra genç kız minik bir tebessümle teşekkür etti. Kulaklığını taktı ve düşünceli bir tavırla uçağın kalkmasını bekledi. Yan mahalleye taşınarak hayatında ufak bir değişiklik yaratmıyordu. Her ne kadar üvey ablasının yanına dönse de, artık kendisine iyice yabancılaşan, farklı bir ülkeye yerleşiyordu. Bunun kendisine getireceği şeyler ne olabilirdi?