Sevmek.
Hayatınızı değiştirecek bir kelimeydi bu. Yıllarınızı vermenize,tüm ömrünüzü o kişiye adamanıza sebep olacak bir kelime.
Peki,seni seviyorum?
Ne kadar basitleşmişti şu son dönemlerde bu cümle. Basit bir hoşlantıya bile seviyorum diyebiliyorlardı. Ya da kirlenmişti,seni seviyorum dediği çocukla üç gün sonra ayrılıp hayatına kaldığı yerden devam edebiliyordu. Benim yapamadığım gibi.
Aramızda birşey olmamasına rağmen bu denli yıkıldıysam eğer,onunda beni sevdiğini öğrenip bu olayları yaşasak kim bilir halim ne olurdu. Hayatıma kaldığım yerden devam etmek ölüm gibiydi,hiç birşey olmamış gibi yaşamak da.
Sahi kaç sene geçmişti aradan?
2? 3?
Günler anlam taşımadığı için onları bile sayamamıştım. Şirketteki hiç de mütevazi olmayan odada takıldı gözlerim. Bilerek her şeyi siyah yaptırmıştım. Masamı,duvarları,dolapları.
Evet,belki görerek kurtulmuştum karanlıktan ama asıl karanlık kalbimdeydi. Tüm duyguları kilitlemiştim oraya,aşkı,mutluluğu,üzüntüyü. Üzülemiyordum bile,o denli uyuşmuştu hislerim.
Odada gezinen boş gözlerim önümdeki dosyalarla iliştiğinde kocaman ofladım. Görmeye başladığımda aslında kafa dağıtmak için gelmiştim şirkete ama şimdi sıkıcı bir hale ulaşmıştı. Gerçi çok çalışmak bir süreden sonra insanı dünyadan soyutluyordu ama yinede dertler unutulmuyordu işte.
Dosyanın kapağını açtım ve imzalanması gereken yerleri imzaladım. Yeni bir anlaşmayla ilgili bir şeyler yazıyordu,sanırım AVM inşaatıyla ilgiliydi. Kapağını kapatıp kahve almak üzere odamdan çıktım. Uzun koridorlar bana ölüm gibi gelirken sağ omzuma gelen acıyla inledim. Bana çarpan kişiye tam bağıracakken göz göze geldiğim mavi gözler susmama yetti. Önce donup kaldım,sonra ise kollarımı boynuna sardım.
-tabiiki Rüzgar değil sxjsj-
"Ya kızım insan bir haber verir." dedim kollarımı çekerken.
Üç senede edindiğim tek tük arkadaşlarımdan biriydi Ece. Aslında tanışmamız tam bir ironiydi. Kuzeni Poyraz sayesinde tanışmıştık,sonra ise babamın yeni ortağının kızı olduğunu öğrenmiştim. Toparlanmamda büyük bir yardımı vardı,o olmasaydı birdaha ayağa kalkamayabilirdim.
"Canım benim sürpriz yapmak istedim." dediğinde hemen koluna girdim.
"Babamdan kaçabilirsem dışarı çıkarız." dedim gözlerimi devirme isteğimi geri gönderirken. Artık kafama esince çıkamadığım için özgürlüğüm kısıtlansa da,buna bir müddet dayanabilirdim sanırım.
Kahvelerimizi alıp odama geçtiğimizde masamın üstüne oturmuştu. Bu haline gülmeden edemedim.
"Ee kanka?" dediğinde yüzümü buruşturdum.
"Kankamı? Çok itici." dedim ve kahvemden bir yudum aldım.
"Ne demeliyim o zaman,pisicikmi?"
Kahve boğazıma dizilirken öksürmeye başladım. Bu ismi yıllar sonra duymak tuhaf hissettirmişti. Öksürüklerimi sonunda dizginleyebildiğimde derin bir nefes aldım.
"Elif,iyimisin?"
Kafamı olumlu anlamda sallarken ayağa kalktım.
"Aslına bakarsan,dışarı çıkabiliriz."
Ece'yi beklemeden dışarı çıkarken arkamdan geldiğini belirtircesine ayaklarını yere sürttü. Bu onun dilinde 'beni beklemezden ayakkabımın topuğuyla gözünü oyarım,' demekti. Bunu göze alamadığımdan topuklarımdan döndüm. Yanıma yetiştiğinde bu sefer o koluma girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Novela JuvenilBir insana hiç görmeden aşık olmak... Onun kalbine aşık olmak... Elif 18 yaşında, hayatın ona gösterdiği karanlıkta kendi aydınlığını bulmak için kanat çırpan bir genç kız. Peki ya hayatına aniden giren bir adama kalbini emanet ederse? Dünyası kapka...