"Daralay lay daralay lay daralay lay lay!"
Yatağıma yüz metre yukarıdan baktıktan sonra yüzüstü tekrar yatağa yapıştım. Alarmı değiştiren kesinlikle kankam Esila'dı. Neden mi? Çünkü dün bizde kaldığında uyanması için kafasından aşağıya kola dökmüştüm.
Ben içten içe gülmeye devam ederken annemin sesini duydum. "Miray bu gün pazartesi. Yani okulun var çabuk in aşağıya!"
Anhepi bakışlarımla makyaj aynama baktıktan sonra homurdandım. "Hatırlatmasan olmuyo di mi?"
Üstüme asker yeşili sıfır kol kalın askılı ve bol olan bluzumu giydim. Altıma da yüksek bel soyah şortumu ve ayağımada yüksek bilek siyah konverslerimi giydim. Uzun kolyelerimi takıp düz ve uzun saçlarımı tarayıp öyle bırkatıktan sonra siyah deri okul çantamı omzuma taktım ve telefonumdan Esila'yı aradım."Alo Esi? Hazır mısın? Hazır değilsen bile geliyorum. Hadi baybay." Dedim ve yüzüne kapattım. Bunu yapmayı seviyordum. Ayrıca hemen gitmeyecektim. Kahvaltı edeceğim daha!
Annemin hazırladığı tostları mideye indirip şeftalili meyve suyumuda içtim. Sonra koluma asılı olan çantayı farkettiğinde yere fıydırdım ve dişlerimi fırçalamaya tuvalete gittim. İşimi bitirince çıktım ve anneme,
"Anne! Ben gidiyom! Hem Semih nerde?"
"O gitti bile! Tamam kızım! Akşam beni evde bulamazsan Esila'yı çağır."
Annemi onayladıktan sonra dışarı attım kendimi. Saate bakınca gözlerimi belerttim.
"Sekize yirmi var. Oha!" Diyerek homurdandım. Koşarak Esila'ların sokağına girdim. Her ne kadar İzmirli olsam da istanbul da oturuyordum. Ve istanbulun bildiğim tarafı buralarıydı. Yani Beşiktaş. Kendimi zar zor Esila'ların bahçesine attım ve kapıarına çarpmadan durmayı başardım. Kapıyı deli gibi çalmaya başlayınca, kapıyı zeynep teyze, yani Esila'nın annesi açtı. "Hayırdır kızım?" Dediğinde nefes nefese cevap verdim. "Geç kalıyoz Zeynep teyze. Koşsun Esila!" Dediğimde çantası elinde koşa koşa gelen Esila'yı gördüm. "Hadi görüşürüz." Dedik Esila'yla aynı anda. Ama ben ekleme yaptım. "Annem evde Zeynep teyze. Gezersiniz." Gülümseyince el sallayıp yürümeye başladık. Esila pembe bir şort, benimkinin pembesi olan bir bluz giymişti ve ayağında beyaz konversleri vardı.*******
"Ulan ayaklarıma kara sular indi." Dedim yaşlı teyzeler gibi ellerim dizlerimde bahçeden koleje doğru yürürken.
İlk defa şu sınıfa girdiğime seviniyordum. "Saat kaç?" Diye sorduğumda sınıfa direk cevap aldım. 08.00.
Esila kafama vurdu. "Koşturttun lan bide beni. Dedi ağlamaklı yüzüyle. Sınıfa Semih'in girmesiyle koşarak sarıldım. "Lan sen nerdesin!" Dediğimde saçlarımı karıştırdı.
Semih kim mi? Benim salak gibi iki kere sınıfta kalan abim. Şu an aynı sınıftaydık. Gerçi okuldaki herkes ona bayılıyordu ya. Koluna girdim.
"Abiş?" "He canım?"
Güldüm.
"Kantine gidelim mi?"
Kıkırdadı ve kafasını salladı.
"Abi her zamankinden." Dedim ve gülümsedim. Tam kantincinin uzattığı torbayı alıcaktım ki bi el benden önce uzandı. Ağzım açık elin sahibine dönerken bakışlarım, yavaş yavaş yumuşadı ve ağzımı kapattım. Tatlı olabilirdi ama, cezasını çekmeliydi. Abime döndürdüm bakışlarımı. Göz kırptı ve başını salladı. Bende, masadan ketçabı alıp, kapağını açtığım gibi kafasına döktüm ve kantinciyr parayı ödeyip torbayı elinden aldım.
Her zamanki yaptığım gibi "Asın emojileri! Uģraşılmaz valla benimle." Diye bağırdım ve kantindeki "Yaşa İzmirli!" Sesini dinledim. "Bunun bedelini ödeyeceksin kızım!" Dediğinde güldüm. "Hey, yeni. Sonra hesaplaşırız. Orta yerde viyaklamanı istemeyiz!" Dedim ve ağlayan çocuğun yaptığı gibi ellerimle gözlerimi ovdum. "Abi, ben alıcağımı aldım. Hadi gidelim. Dedim ve abimin koluna girip çocuğa göz kırptım.Ben Miray Soner. Son emoji bükücü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİRLİ
Teen Fiction"ASIN Emojileri!" Okulda tek bir söz ile tanınan bir kız düşleyin. Lakabı 'İzmirli' olan. Evet, adı Miray. Her ne kadar utangaç bir siması olsa da, okulu birbirine katan, sonunda da müdürün odasında bulunan bir kız. Eğer sorarsanız, "Nerde bu Miray...