3.Bölüm

26 3 0
                                    


23.09.2016

Yavaş adımlarla etrafı seyrederek ilerlemeye devam ettim. Bugün hava çok güzeldi. Güneş vardı ama aynı zamanda da hafif bir rüzgar esiyordu. Bugün kendimi çok mutlu hissediyordum.

Bursa'ya geleli bir hafta oluyordu fakat ben hala hiçbir yeri gezememiştim. Hatta Bursa ile ilgili bildiğim tek şey okulumun burada olduğunu öğrenince yaptığım küçük çaplı bir araştırmaydı.

Bu bir haftayı ailemin benim için daha önceden ayarladıkları yurtta ve okulda geçirdim. Yaklaşık altı kez annem ve babam ile konuşmuştum. Bu hafta fazla ders yapılmasa da yavaş yavaş derslere başlanmıştı. Heyecanlı ve yorucu bir hafta yaşamıştım.

Ve şu an sonunda kendime vakit ayırabilmiştim ama nereye gideceğimi bilmediğim için sahil'e inmeye karar vermiştim.

Yoruluncaya kadar denizi seyrederek yürüdüm. Oturmak için etrafa bakınırken biraz yukarı da bir yokuşun tepesinde bulunan bank gözüme takıldı. Dinlenmek için mükemmel bir yer gibi gözüküyordu. Bank'a doğru ilerlemeye başladım.

Yürümeye devam ederken 'Acaba hata mı yaptım?' Diye düşünüyordum. Çünkü gerçekten fazla yorulmuştum ve tek tesellim yaklaşık on adımlık bir mesafenin kalmış olmasıydı. Uzun süre çöl de kaldıktan sonra su bulmuş bir insan gibiydim şu an. Yüzümde ki geniş gülümseme ile bank'a yayıldıktan sonra hatalı olduğum tek konunun öğlen saatlerinde bu yürüyüşü yapmış olmam olduğuna karar verdim.

Sonuçta kim öğlen saatlerinde, o güneş'in altında bu kadar yol'u yürür ki? Tabi ki ben.

Bir süre oturduğum bankta soluklandıktan sonra yanımda taşıdığım çantadan su şişemi çıkardım. Neyse ki sahil de yürürken yol kenarında gördüğüm marketten su almıştım. Suyu pet şişe'nin yarısı bitecek şekilde içtikten sonra şişeyi tekrar çantama koydum ve yorgunluğumu bir kenara bırakıp etrafıma baktım.

Ve o andan sonra kendimi tekrar hatasız bulmuştum. Çünkü bu manzara , şu an yaşadığım yorgunluğa değerdi.

Etrafa çiçek kokuları hakimdi. Farklı farklı çiçeklerin kokuları birleşmiş ve bu muhteşem kokuyu ortaya çıkarmıştı.

Bank'ın hemen ön kısmında insanların aşağıya düşmesini önlemek için yapılmış olan bariyerler vardı. Bariyerlerden sonrası ise boşluktu.

Karşıya bakıldığın da ise o ihtişamlı deniz ile karşı karşıya kalınıyordu. Burası gerçekten çok güzel bir yerdi.

Etrafıma bakınca burada yalnız olduğumu fark ettim. Zaten burada bulunan tek bank'ın üzerinde oturuyordum.

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes ile o muhteşem kokuyu tekrar içime çektim. Yüzümde bir gülümseme oluştu.

Rüzgar hala hafifçe esiyordu. Gözlerim kapalı öylece bekledim ve sessizliği dinledim. Bir süre sonra gözlerimi açmıştım. Gözlerimi açmama neden olan şey ise sessizliğin bozulmasıydı. Flaş patlaması sesine benziyordu.

Sesin geldiği yere doğru baktım. Yirmi'li yaşlarda bir genç fotoğraf çekiyordu.

Bu adam da manzarayı çok beğenmiş olacak ki durmadan fotoğraf çekiyordu.

Ben öylece adama bakarken sanki ona baktığımı hissetmiş gibi o da birden arkasını dönüp bana baktı. Bir an göz göze gelince hemen kafamı çevirip tekrar deniz'e doğru baktım. O da fazla önemsememiş olacak ki çok geçmeden flaş sesleri tekrar duyulmaya başladı.

Kafamı hareket ettirmeden , yandan ona doğru baktığım da tam olarak manzaraya dönmemiş olsa da gözleri denizdeydi.

Gözlerimi çevirip önüme doğru bakmaya devam ettim. Tam tepemde bulunan güneş hiç etkisi azaltmamış hatta arttırmıştı ve ben bunalmaya başlamıştım. Çantamın içinden yanımda getirdiğim tokayı çıkardım. Kafamı yere doğru eğdim ve omuzlarımdan aşağıya doğru uzanan saçlarımı iki elimle toplayıp topuz haline getirdim.

Toka ile topuzu sıkıca toplayınca kafamı kaldırdım. Kafamı kaldırmamla birlikte fotoğrafçı çocukla göz göze gelmiştik ama bu bakışma yine çok kısa sürdü. Tek fark ise bu sefer kafasını çeviren o olmuştu.

Fazla önemsemeden bende kafamı başka tarafa çevirdim. Çantamdan telefonumu çıkartıp saat'e baktığım da saatin beş'e geldiğini gördüm. Gezerek gitmek istediğim için artık kalkmam gerekiyordu.

Banktan kalktıktan sonra son kez fotoğrafçı çocuğa baktım. Fotoğraf çekmeyi bırakmış çektiği fotoğraflara içten bir gülümseme ile bakıyordu. Garip biriydi.

Önüme döndüm ve yokuştan aşağıya inmeye başladım. Bursa'yı şu an'a kadar gördüklerimle dahi çok sevmiştim. Kim bilir gerçekten gezdiğimde neler görecek, neler yaşayacak, ne kadar sevecektim?

Bursa çok güzeldi ama Muğla'yı da özlüyordum. Orada geçirdiğim güzel zamanları. Ailemi. Fakat özlemimi giderebilmek için sömestr tatilini beklemeliydim. 

Sahil yolundan yurda doğru ilerlemeye devam ettim ve Bursa da bulunduğum sürece burada neler yapabileceğimi düşündüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Belki Bir GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin