" o iki sey bir rituelin onemli parcalaridir...Evimizdeki girgiri açıp Fuat ve benim sac ve tirnak parcalarimizi bir kagit havluya sarip birakti. Diger taraftan da oyuncak bir bez bebegin gozlerini oyup küçük mavi boncuklar dikti ve üstüne Arami dilinde Füsun yazdi."
Fuat Erdağ anlatmaya devam ediyor
Nihayetinde sabah olmustu...Artik her sey bu aksam yapilacak rituelde belli olacaktı. Fusun sabah hepimizden once kalkmisti. Evin bahcesindeki salincakta sallanjyordu.
Ben de ustumu basimi giyip asagiya indim...Hoca kutuphanenin onunde kitaplarimi inceliyordu...Beni merdivenden inerken gördü..."Gunaydin evlat"dedi..."Gunaydin hocam"dedim..."Allahinda izniyle bu aksam sikintilariniz maziye karışıyor"dedi...insallah,sizin de cabalarinizla oyle olacak"dedim..."O halde ise koyulma zamanidir...ormana cikiyoruz. Bu kagitta adi yazan otları alip eve gelicez...Aksam rituel baslayincaya kadar namaz kil,kimden ne kadar helallik alirsan kardir"dedi.
Büyük gündü...Hayatimizin geri kalani o gün sekillenecekti...Ucumuz evin her yerini kilitledik,hoca mühürlü dualari okudu ve ormana dogru bahsedilen otlari toplamaya yola ciktik...
Aradan zaman gectikten sonra eve geri donmustuk...Defne yapraklari ve incir ağacı kökü ile girdik...
Hoca kilerde uğraşıyordu...Ben namaz kiliyordum...Fusun kutsal kitabi okuyordu. Iceriden hoca seslendi. "Vakit gelmistir..." Kilere doğru yurumeye basladik...Fusun bana,ben ona bakiyorduk. Birbirimize sarildik...Allahtan baska kimsemiz yoktu...
Kapiyi acip odaya girmistik...Üç tane minder vardı iki tanesi yan yana,bir tanesi tam karsidaydi. Hoca karsimiza oturdu,Fusun ve ben yan yanaydik...Pirinc vazoyu,tavandaki gözü gosterdi..."Sadece su gordukleriniz bile onlari buraya çağırıyor" dedi. Fusuna odanin penceresini acmasini soyledi...icerisi buz gibi olmustu sadece 2 dakikada...Daha sonra kapiyi kapatmasini ve mindere oturmasini istedi. Elimize bir kagit verdi...Bir dua listesi vardı.
-Kulvuallah,Nas,Felak,tekrar Nas,5 kez kelime-i sehadet okuyacaktik. Biz de bu dualari okurken hoca once sac ve tirnak parcalarimizi kibrit ile yakti...Bunlardan cikan duman direk tavandaki goze dogru yukseliyordu. Daha sonra oyuncak bebeği,onceki gün bakir tepsiye koyduğumuz suya batiriyor saclarini islatiyordu...Bir yandan da dualar ediyordu. ..Bir ara gözünü kaldirdi...Fusun'a bakiyordu. Ben dua etmeye devam ediyordum,ne olursa olsun duami kesmemem gerektigini söylüyordu. Suya batirdigi elini Fusun'un alnindan kavrayıp "Adin ne?" diye bagirdi...
Fusun o an Füsun degildi...Yüzü mor rengi almisti,hocayla aramice konusuyordu. "Dü em velhan de hak" (taptigindan korkmam) diyordu. Hoca iyiden iyiye Fusun'u sıkıyordu...Yer yerinden sallaniyor,gaz lambalari patliyordu. Yaptigim tek sey dua etmeye devam etmekti...Hocanin da dualara devam etmesiyle Fusun'un suretindeki cinni ayaga kalkti...Odanin icinde kendini duvardan duvara vuruyordu...Bogazimi sikiyordu,dua etmekten vazgecmedim. Hoca ona dua ede ede tokatlar atiyor,ustune siyah bir bez gecirmeye calisiyordu ve nihayetinde bezi gecirmisti. "Sıkı tut onu" dedi...Fusun'u ben tutmaya baslamistim...Hoca topladigimiz defne yapraklarindan ve incir agacinin kökünden hazirladigi sicak siviyi basindan asagi dokmeye basladi...Fusun'un ustundeki bezle birlikte,bez bebegin de saclari yanmaya baslamisti...
Ilk kez turkce bir sey soylemisti..."ben olmem" diye bagiriyordu ama nafileydi...Gecenin sessizligini Yaran,tuyler urperten bir ciglik sesi ile odadaki her sey tuz buz olmustu...Ve nihayetinde ortalik sakinlesmisti. Bezi kaldirip Fusuna baktik...Bu Fusun du,saglikli kanli canli duruyordu...
Hoca güldü. .."Hepimize geçmiş olsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiye de yasanmis cin ve hayalet olaylari
HorreurBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar