" Ne?! Bu kabul edilemez !" Ne mi olmuştu ?! 8 yaşından beri yaptığım işler , görevler boşa gitmişti. En azından 3. Seviye de olamaz mıydı ? "Bakın efendim verdiğiniz her emre uydum , her dediğinizi yaptım ama bu kabul edilemez. " Elini omzuma koyup gayet sakin bir tavırla konuşmaya başladı ."Bu sana getirdiğim üçüncü öğrenci. Bunu da kabul etmezsen yapacağım hiçbirşey kalmaz. Zaten 2. Sıraya düştün daha fazla düşersen armanı almak zorunda kalırım." Omzumda olan eli kolumdan aşağıya doğru inerek ellerimle buluştu ve parmaklarımı avucuna aldı. "Ve bunu hiç istemem. Biliyorsun."gülümseyerek baktı. Ama adım gibi eminim ki arkamda duran aynadan yansımasına bakıyordu. " Biliyorum efendim." dedim orta yaşlarında olmasına rağmen oldukça bakımlı ve genç gözüken adama bakarak. Yaşlanmıştı. Hemde çok. Eski gücü de kalmamıştı zaten. Eskiden 110 kiloyu tek başına taşıyabilen adam karısının ölümüyle yıkılmıştı. 10 yıl yaşlanmıştı adeta. Ya ben ? Ben neden böyleydim? Onun karısı benim vaftis annem değil miydi ? Peki ne bu sakinlik ? Koskoca 8 yılın karşılığı bu muydu ? Tek damla gözyaşı mıydı ? Oysa o öyle olmamalıydı. En azından biraz anılmayı hak etmez miydi benim tarafımdan ? Saygıyı ? Peki ya sevgiyi ? Onu ne kadar sevdiğimi hiç belli edememiştim ki zaten. Teyzem değil.miydi o ? Annemin yarısı değil miydi ? Annemin bana bıraktığı son armağan değil miydi ? Sırdaşım değil miydi ? Ya ben ? Onun kızı sayılmaz mıydım ? Çocuk özlemini gidermemiş miydim ? " Sen annenin bana bıraktığı son armağansın " dememiş miydi bana ? Neden oda bırakıp gitti ki beni ?
Bay Colsen çoktan çıkmıştı odadan. Beni hala bana bakmakta olan çocukla odada tek bırakıp gitmişti. " Çık dışarı ! " diye bağırdığımda çıkmak yerine tek kaşını kaldırmakla yetinmişti. " Sana çık dışarı dedim!" diye bağırdım sesimin yükselmesini önemsemeden. " Neden ? "
Neden mi ? Neden mi ? " Çünkü ben çıkmanı istiyorum ! Çık dışarı!" Tek kaşını kaldırıp sırıtmaya başladı. "Sana emrediyorum. Çık dışarı ! " Kolundan tutup kapıya sürükledim. Hayır sinirimi ondan falan çıkarmıyorum. Hayır zaten ben sinirli felan da de– . Lanet olsun. "Sen benim amirim değilsin yada başım ,çavuşum veya–" Konuşmasının neden bölündüğünü bilmiyorum. Gerçekten. Ayrıca Bay Colsen'ı arayıp karşımda bıraktığı çocuğu eğitmeyi kabul ettiğimi bildirmemle de hiçbir alakası yok. Bundan eminim. " Evet , nerde kalmıştık ? " Kollarımı etrafıma sardıktan sonra o sinir bozucu gülüşümü de ekledikten sonra ona bakmaya başlamıştım. Ağzını birkaç kez araladıktan sonra nihayet konuşabilmişti " Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Hala eğitmenimi değiştirme şansım var." Kendinden o kadar emindi ki bir an ona inanacaktım . Evet doğru tahmin kandırdım. Onu eğitmeyi kabul etmemle ilgili birşeyler anlatıyordu. Konuşmaya henüz başlaması birşeyler anlatmadığı anlamına gelmez. "John istersen ben anlata–" Tanrı aşkına o benim babam sayılır. Gözlerini kocaman açtıktan sonra önce çocuğa sonra bana baktı. Boğazımı temizledikten sonra konuşmamı başa sardım " Efendim isterseniz ben anlatabilirim kuralları ve alacağı eğitimin ayrıntıları." Normale dönen gözleriyle çocuğa baktıktan sonra çekmecesinden dosyaları çıkardıktan sonra konuşmaya başladı " Olur. Bundan sonrası senin. Herhangi bir sorun olursa bana bildir." O lanet olası kağıtları elime tutuşturdu. " Başka birşey yoksa çıkabilirsiniz " Hala koltukta oturan çocuğa "Çık" işareti yaptım gözlerimle . Tanrıya şükür bunu anlıyordu. Kapının sesi sayesinde sessizlik bozulmuştu. " Efendim bugün için sizinden izin istiyorum. Önemli bir işim var. Yarın sabah tam 10'da döneceğime söz veriyorum." Gözlerini eğitim alanlarının gözüktüğü koyu kestane renge boyanmış klasik pencereden uzaklaştırıp benim üzerimde yoğunlaştırmıştı. " Nereye gideceksin ? " Endişeliydi. Ama neden ? " Bunu size söyleyemem efendim. Kişisel bir neden." Kusura bakmayın ama 'Benim yüzümden ölen teyzemin yani karınızın mezarına gideceğim ve özür dileyeceğim. Özür dilerim onu öldürmek istemezdim yanlışlıkla oldu . Ondan özür dilemeye gideceğim. Belki son kez yanında uyumama izin verir.' Buruk bir gülümsemeyle bana baktı ve dolabından büyük bir kavanoz çıkarıp uzattı " Biraz getirirmisin ? "