/ 153. Bölüm /

4.5K 224 65
                                    

Selam Canımlar.

Nasılsınız? Bayağıdır gelmiyormuşum ben buralara. Ama zaman şıp diye geçiyor ben ne yapayım? Bölümü umarım beğenirsiniz. Tatile öteki bölüm nihayet gidiyorlar. Hikaye uzadıkça yazacak konu kalmıyor gibi be cidden :D

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°    

Berralar bize oldukça uzun gelen balayından en nihayetinde dönmüşlerdi. Geldiklerinin ertesi günü hemen kızlar olarak, çok şirin bir kafede buluşmuştuk. Çok gezmek bizim pamuk kızımız Berra'ya pek yaramamıştı. Kıskandığımdan demiyordum gerçekten. Beyaz teni çok çabuk kızarmıştı. Bronza dönecekti kızarıklıklar belliydi ama dönesiye kadar kırmızı gezecekti. Halini görünce Yağmur'la bir süre gülmüştük. Berra da hafif alınmışa benziyordu. Aynadaki aksine bakınca çirkin biri olduğunu düşünüyordu çünkü.

Hatta Yağmur'a sataşmıştı. Onun ettiği beddualar tuttu diye ama abartmasına gerek yoktu. Eskiden beri gelen çare olarak birkaç gün yoğurt falan sürer, kremlerle de kısa sürede hallederdi.

"Oh olsun, bak çok gezmenin cezası, çek şimdi."

Yağmur soğuk limonatasından bir yudum aldı. 

Ben de kucağımda giydiği şortuyla tepinip duran kızımın bacaklarını ısırmak istememe rağmen kendimi tutup onun aç gözle baktığı, özellikle ılık istediğim kendi limonatamdan bir yudum içirdim. Mecburen, biberona koymak zor gelmişti, çantamdaki mama kaşığıyla içiriyordum ama bu suya bayılan kızıma az geliyordu tabii. Üzerindeki önlüğü ıslatmasın diye dikkat etsem de kulaklarımla kızlara dikkat kesildim.

"Sus kızım ya, insan dostuna da nazar değirirse düşmanlarını düşünemiyorum."

"Yaaa ama ben o kadar da kötü gözle bakmam ki?"

"Hee, kesin bakmamışsın."

Susmayacaklarını anlayınca ben karıştım araya.

"Ya bir şey olmaz be, geçer üç beş güne."

"Üç beş gün dediğin nedir ki gülüm, millet ömür boyu elma yanaklı geziyor."

"Yağmur, adi kız kes artık sesini. Şirret!"

"Sus pişmiş Berra!"

"Yaaaa!"

"Nee?"

"Kızım o kadar para verip aldığımız kremler bir boka yaramıyor ya. Nasıl bir kandırmadır bu? Rüzgâr sırf bu halimden beni terk ederse şaşırmam. Yolunmuş tavuk gibiyim."

Bir kahkaha attım.

"Dediğin komik canım ama adam seni zor buldu, hemen nereye bırakacak?"

"Hata da biraz onda lan, siz böyle dediğime bakmayın."

"Neden?"

"Bikiniyle dolaşmayayım diye demediğini bırakmadı. Beni sinir etti. Kesin sür dediğim kremi de sırtıma falan güzel süremedi."

"Sırtın da mı yandı?"

"Orası bunlardan fena."

Yağmur'la yeniden gülme krizine girdik. Bize de gülünecek şey çıkmıştı doğrusu ama ne yapsaydık?

"Kızım biz de Kerem'le tatile çıkacağız diye sizin gelmenizi bekliyoruz."

"Ne alaka?"

"Hep beraber gidelim dedik."

"Dediniz?"

"Evet."

Aslında bu azıcık ucundan da olsa yalandı. Kerem'in işler bitmeye iyice yakınken bu konuyu açmıştım ama tabii yine kudurmuştu. Neden baş başa gitmiyoruz diye. Ne alıp veremediği vardı bunlarla anlamıyordum. Zaten ben de aynı odada kalacağız demiyordum ya. Ama Yağmur da çok sıkılmıştı ve Can'dan bu konularda atak gelmediğinden canım arkadaşıma ben biraz kıyak geçebilirdim. Hadi Berralar tatilden dönmüştü ama biz uzun süredir evdeydik, hem birlikte bir şeyler yapmak da eğlenceli olabilirdi. Neyse ki itirazı bir gece fantazisine bakmıştı. Kadın olmanın avantajlarını mükemmel bir atışla taçlandırmıştım. Artık itiraz edemezdi.

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin