Bölüm 17 (İhanet Etmemeliyiz)

717 90 37
                                    

Birdy - Rhodes / Let İt All Go

Schubert-Serenade

İkinci bardağımı daha yavaş ve sindirerek içerken Rüzgar'a baktım. Yüzüme bakmıyordu. Slow bir şarkı tekrar başa sararken Uğur Duruyu dansa kaldırdı. Duru düşünmeden teklifi kabul ederken ben umutsuzca üçüncü bardağımı doldurdum ve bir elimi başımın altına koyup yüzümün kaymasına izin verdim. Diğer elimle ise şarabımı yudumluyordum.Rüzgar ikisini izlediği için beni göremiyordu. Kör diye geçirdim içimden...Olduğum yerde müzikle beraber sallanmaya başladım ve bilmediğim müziği mırıldanmaya...Rüzgar kıskanç bakışlarını bırakıp bana döndü hafifçe. Elini bana uzattı,

''Dans edelim.''

''Bana kızgınsın ama sen.'' dedim elimdeki bardağı gösterirken. Ve inatla kafama diktim.İyiden iyiye bulanıyordu aklım. Hoşuma gitmişti. Rüzgar sinirle nefesini dışarı verirken elimden tutup beni çekti. Neredeyse düşecekken tuttuğu eli ile beni engelledi. Piste bizde çıktığımız anda beni kendine çevirdi. Karşımda duran güzel yüzüne baktım. Hayranlıkla...

Ellerini sırtıma dokundurdu. Ürperdim. Okşamıştı sanki...Kafası ile işaret verdiğinde kollarımı boynuna doladım tutku ile. Gözlerini saniyelik gözlerinden ayırmadım. Tek bir hamle ile beni kaldırıp kendi ayakkabılarının üzerine basmamı sağladı,

''N'apıyorsun?'' diye fısıldadım. Sallanmaya başladık olduğumuz yerde.

''Seni ben taşıyacağım bu gece. Yorulma diye.'' Mümkünmüş gibi kollarımı daha çok sardım boynuna. Öldüm...

Gözleri hemen arkamızda duran Duruya kenetlenince kafamı omzuna gömdüm. Bu görüntüyü görmek istememiştim, ''Bakma ona...''diye söylendim sessizce. Beni duymadı. Ben bile duyamamıştım ki kendimi...

Elleri sırtımı okşarken ruhumu avuçlarına teslim ettiğim adam...Bakışların başkasına kitlenmesin ne olur...Kafamdaki balıkların can çekişmesine neden oluyorsun. Yapma bunu... İkisi daha dün öldü zaten...Daha fazla öldürme onları...Onlar ölürse ben de ölürüm...Bilmez misin?

Ayakları hiç yorulmamış ya da uyuşmamıştı ki bütün bedenimi taşımaya devam ediyordu kucağında. Yüzüne bakmaya korkuyordum. Gözlerine... Ya başkasındaysa o güzel gölgeli kirpikleri. Kafamı hafifçe kaldırdığımda Rüzgar'ın gömleğindeki lekeyi farkettim. Ağlamıştım. Haberim bile yoktu oysaki. Gözlerim ne haldeydi kim bilir...

''Sana kızgınım.'' dedi Rüzgar. Yüzümü görmüyordu. Ama sanki kafamı kaldırmamı bekliyormuş gibi aniden söylemişti bunu.

''Neden?'' diye sordum titreyen sesimle.

''Ağlıyor musun sen?'' dediği an da beni indirdi kucağından.

''Hayır.'' dedim suratına bakarken.

''Neyin var?'' parmakları ile gözlerimin altını temizlemeye çalıştı,

''Parfüm kokun çok yoğundu. O yakmıştır gözlerimi.''

''Söz vermiştin.'' dedi yalan attığımı anlayarak.

''Farkında değildim, yemin ederim...''

''Lavaboya gidelim hadi.'' Tam bu sırada Duru geldi yanımıza,

''Eşleri değiştirelim mi?'' diye sordu bana gülümseyerek. Fakat sonra yüzümün o halini gördü ve ağzını araladı.  Eli omzuma dokundu, ''İyi misin?'' Uğur beni tuttu,

''Siz dans edin. Ben de partnerimle ilgileneyim.'' dedi ve beni sürüklemeye başladı. Arkama baktığımda Rüzgar bana bakıyordu. Duru ise kollarını çoktan onun boynuna dolamıştı...

MANASSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin