Giriş*

91 6 9
                                    



Nefes alışverişlerim hızlandı. Koşmaktan ağrıyan bacaklarım, dün gece domates doğrarken kestiğim elimin acısı, rüzgârdan suratıma yapışan saçlarım, telefonumu çıkartacağım diye çantamın her yerini açmış ve geri kapatmamış bir şekilde, ne trafik ışıklarını nede çarptığım insanların arkamdan bana küfretmesini umursamadan koşarak ilerliyordum. Kesik kesik nefes alırken nefesimin havada oluşturduğu sıcaklık yüzüme çarpıyordu. Soğuktan donmuş yanaklarımı ise artık hissetmiyordum. Bu civardaki olan tek petshop'un sokağına girdiğimde, güç sarf ederek olduğumdan daha da hızlandım. Petshop'un yanındaki eski ama hala göze müthiş görünen apartmana doğru koştum. Her zaman ceketimin cebinde bulundurduğum apartmanın anahtarını hızlıca cebimden çıkartarak anahtarı kapının deliğine sokup çevirdim. Kapıyı açıp hızlıca içeri girdiğimde bir kez daha koca apartmanda asansör olmadığı için küfür ettim. Üçüncü kata doğru koştururken bacaklarımın hala beni taşıyabiliyor olması hayret vericiydi. Var olan gücümle merdivenlerdeki basamakları çıkarken her zaman duyduğum sesin koridorda yankılanmasını istedim. Ama koridorda duyabildiğim tek ses ayakkabılarımın çıkardığı tıkırtılardı. Üçüncü kata ulaştığımda elimde tuttuğum anahtarı sıkıca kavradım. Üçüncü katın sonunda sağ taraftaki çelikten yapılmış siyah kapıya doğru yöneldim. Kapıya ulaştığımda elimi duvara yaslayarak soluklandım. Dizlerim titriyordu. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapadım. Kulağım uğulduyordu.

"Alo, Mine? Benim Batu. Şey, Alvina'yı aradım ama ulaşamadım. O telefonunu asla kapatmaz, biliyorsun. Kendine bir şey yapacağından endişeliyim, lütfen onu ziyarete gider misin?"

Beynimde yankılanan, beni buraya kadar korkuyla sürükleyen cümleyi duyduğumda gözlerimi açtım. Kapıyı olabildiğince hızlı açtığımda içeri girdim. Evde tek bir ışık dahi yanmıyordu. Kapısı gibi evin içide simsiyahtı. Hızlıca oldukça garip bulduğum tablonun yanındaki odaya ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde toz bulutu etrafımı sardı. Piyanoya yansıyan loş ışık altında yerde etrafa saçılmış bembeyaz nota kâğıtları arasında kıvrılmış bir şekilde yerde yatan Alvina'yı gördüm. Maviye boyadığı saçları kâğıtların üzerine saçılmıştı. Ellerinin çalmaktan yara bere içinde kaldığını buradan görebiliyordum. Ağlamış olduğunu da gözaltlarındaki kızarıklıktan pekâlâ anlayabilirdim. Derin bir nefes alıp seslice verdim. Gülümseyerek yavaş adımlarla pencereye doğru yöneldim.

Perdeyi aralayarak, "Tanrım! Arada burayı havalandırmalısın." diyerek pencereyi bir çırpıda açıverdim.

Kâğıt seslerinin kıpraştığını duyduğumda ellerimi kollarıma bağlayarak yıldızlara baktım.

"İnsanları korkutmaktan artık vazgeçmelisin, Vina."

Cevap yoktu. Uyandığını ve boşboş etrafı izlediğini biliyordum. Ve tabii ki de beni hiç takmadığını da...

"Batu beni aradı," dedim derin bir nefes alarak. "...o şerefsiz beni korkutarak buraya kadar koşturdu." Başımı camın kenarına yasladım. "Gerçi o nereden bilebilirdi ki, senin yine bayılana kadar piyano çaldığını?"

"Endişelenecek bir şey yok." Yorgun çıkan sesinin altına gizlenmiş umursamamazlık çok belliydi. Omzumun üstünden arkama doğru baktığımda, yerde oturur vaziyette durduğunu gördüm. Etrafına bakınıyor, bir şey arıyor gibiydi. Arkama doğru dönerek cama yaslandım.

"Endişesi yersiz değil. Yaşam amacın olan Piyanoyu artık çalamıyorsun."

"Kes kesini!"

Sesini yükselttiğinde, bana kızmaktan çok kendine kızıyormuş gibiydi. Elini deftere doğru uzatarak içerisinde duran sigara paketini kavradı. İçerisinden bir dal sigara çıkartarak defterin yanında duran çakmakla yaktı.

"Sadece," dedim, o sigarasını dışarı üflerken. "...her şeyi kendi suçunmuş gibi görme." Durdu. Ellerini yere yaslayarak kafasını geriye doğru attı.

"Sonuçta ölmesi senin suçun değildi." dediğimde yumruğunu sıktığını görebiliyordum.

"Ondan ve onun ölümünden bahsederken," dedi boğuk bir sesle. "...nasıl bu kadar sakin davranabiliyorsun?" diye bağırdığında kalp atışlarım yükseldi. Yutkundum.

"O senin abindi!"

"Ve seninde," dedim seslice nefesimi dışarı verirken, "...piyano çalma nedenindi."

"Öyleydi."

"Artık bir nedenin olmadığına göre, neden durmuyorsun?"

Cevap vermedi. İçine çektiği dumanı havaya üflediğinde dumanın ardında, gözlerinden akmakta olan yaşların parıltısını gördüm. Yüzünde tek bir mimik bile oynamıyor, sakince sigarasını dudaklarına götürüp dumanı ciğerlerine çekiyordu. Dakikalarca yerinden kıpırdamadan gözlerini boşluğa dikmiş bir şekilde durdu. Bana bakıyor gibiydi ama sanki beni görmüyordu. Gözlerini hafifçe kapayıp, mırıldandı. O'nun öldüğü gece yine bu piyanonun başında, yine mırıldandığı notaları çalıyordu. Ağlayarak, bağırarak, vurarak... Sonraysa, bir daha hiç bağırmadı, kırmadı, dökmedi. Ve.. çalamadı.

Elindeki sigarayı bitirmeden köşede duran demirden biblonun üzerinde söndürerek bir köşeye attı. Dağınık saçlarını eliyle geriye doğru atarak hızlıca yerinden kalktı. Piyanonun başına oturup kırgınlıkla gülümsedi ilk önce. Sonraysa parmaklarını nazikçe tuşların üzerinde gezdirdi. Duymaya alışık olduğum melodiyi duymayı bekledim. Önce her bir nota neşeyle yükselirken, çok uzun sürmeden o neşe, acı ve nefretle harmanlandı. Her bir nota daha da sertleşti ve artık dinlenmek istenmeyecek bir rahatsızlığa kavuştu.

Ses kesildiğinde, ellerini hızlıca tuşlara vurarak oturduğu yerden hışımla kalkıp odayı terk etti...


~ ~ ~ 

Herkese merhaba! Adım Dilara... Birçok kez wattpad'de başka kullanıcı adlarıyla bulundum, birçok hikâye yazdım. Bazılarını finale uğurladım bazılarını ise bir türlü uğramayan ilhamım yüzünden yarıda bıraktım. Birkaç gün önce yıllardır yazmakta olduğum kitabımı tamamladığımda çok garip hissettim. Ve son bir kez yeni bir hikâye yazmak istedim sizlere... Bu benim son kitabım. Sanırım bundan sonra bir daha yazmayacağım. Alvina'nın piyanoya olan aşkı nasıl yaşama sebebiyse, benimde yazıya olan aşkım öyleydi. Ama tükendiğimi hissediyorum, artık hiçbir şey rahatlatmıyor, gülümsetmiyor beni. Belki de bu hikâyede kendimce bir arayış içindeyimdir, kim bilir? Neyse sizi saçma şeylerle sıkmak istemiyorum. Her zaman kapaklarımı yapmakta olduğum CS5 programımı bilgisayardan sildiğim için elimdeki imkânlarla ve olabildiğince hızlıca görebildiğiniz saçma kapağı yapıp sizlere sundum. Ama sizden isteğim, kapağına göre değil de içeriğine göre yargılamanız. Zira bu benim için fazlasıyla önemli. Umarım keyif alarak, Alvina'yı anlayıp, duygularını hissederek okursunuz. Yeni bölüm için kesin bir tarih vermeyeceğim çünkü ilham perilerimin ne zaman uğrayacağının belirli bir tarihi yok maalesef. Bir sonraki bölüme kadar, hoşçakalın!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A L V İ N AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin