''Kirpiklerin gökyüzüne ulaştığında haber ver Rapunzel...''
Gökyüzünde artan her bir bulut yağmuru müjdeliyor, huzuru getiriyordu. Önümden esip geçen hafif rüzgar alnıma bir tutam kızıl saç düşürmüştü. Ellerim sadece iki adım ötemde yanımda uzanan sevgilimin ellerine hapsolmuştu. Yavaşça sol elini kaldırdı ve alnıma düşen saçı kulağımın arkasına itti. ''Gökyüzü bize meydan okuyor.''
Söylediği şeyle birlikte gözlerim ilerde toplanan yağmur bulutlarına kaydı. ''Bu kumsalda ıslanmaya alıştık. Öyle değil mi?'' diyerek gülümsedim.
Dudakları yukarı kıvrılırken okyanus derini gözleri kısıldı ve yanında ince uzun çizgiler belirdi. ''Yine o kayanın altına kaçırırım seni.''
Utanarak gözlerimi kapattım ve başımı sağ tarafa çevirdim. Elimi tutan uzun kemikli parmakları hafif kasılırken uyarıyı alarak gözlerimi açtım. Bakışlarım bakışlarıyla buluşurken ''Gökyüzü ruhlu adam... Ne de güzel seviyorsun beni!'' diye fısıldadım.
''Kirpiklerin gökyüzüne değiyorsa mutlusun demektir prenses...''
Anlamadığımı belli edercesine kaşlarım çatılırken dudaklarımın üzerinde hissettiğim kuş tüyü dokunuşla gözlerim kocaman oldu.
''Bak demiştim. Kirpiklerin gökyüzüne değiyor.'' deyip göz kırptı ve geri çekilerek yerine uzandı.
Henüz az önce olanları hazım edememişken gözlük camıma düşen iri yağmur tanesiyle irkildim. ''Yağmur geliyor.'' demem ile yerden kalkmam bir oldu. Bir kaç adım ilerde duran çantamı yerden alıp hızla büyük kayanın oraya koşmaya başladım. Aklıma Arda gelince geri bakmayı akıl ettiğimde aynı yerde uzandığını fark ettim. ''Islanacaksın!''
Aynı pozisyonda dururken sadece omuz silkti ve başını geri yasladı. ''Off! Arda ne yapıyorsun?''
''Islanmak istiyorum prenses...''
Bakışlarım Arda ve kayalık arasında gidip gelirken pes ederek geri döndüm. Arda'nın yanına oturduğum an kolumdan yere çekilmemle saçlarım kumsalla buluştu. Kolları bedenimi sararken vücudunu yan çevirdi. Gözlerim bir an için gözlerine kaydı. Boşluğa bakıyor gibiydi. Saçları esen rüzgarda bozulmuş, üzerindeki gri gömleği altın kumlara esir olmuştu. Yutkunurken yukarı-aşağı hareket eden Adem elmasının üzerindeki minik beninde can buldu bakışlarım. Bu adam benim için yaratılmıştı!
''Denize girelim mi?''
Arda'nın sorusuyla bakışlarım incelemekten çok sorgulamayı tercih etti. ''Bu havada mı?''
Hafifçe gülümsedi. Yanağında uzun derin gamzeler oluşurken ''Sadece yürüyeceğiz.'' diye fısıldadı.
Başımı onaylar biçimde sallarken elimden tutmasıyla yerden kalktım. Önümde kocaman bilinmezliğe yüzen bir mavilik vardı. Ruhu mavi kokan adam! Huzuru gökyüzünde arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal-et Sevgilim
أدب المراهقين♠ Tırtıl sonu olacağını bilse, aşık olur muydu kelebeğe? ♠