İnsan bazen birilerine güvenmek istiyor ve güveniyor da. Karşındaki ne derse onu sorgusuz sualsiz kabul ediyor. Aklında ufacık bir soru işareti bile oluşmuyor. Yıllar önce annemle Sevginin Bitişi adlı bir film izliyorduk. Filmde bir kızı anne ve babası ona karşı sevgilerinin bittiğini öne sürerek yetiştirme yurduna veriyorlardı. Film bittiğinde ben çok etkilenip bir an kızın yerine kendimi koymuştum. Düşüncesi bile canımı çok acıtmışken şimdi bu gerçekle yaşamak zorundayım. Anneme film çıkışı 'sen beni bırakmazsın demi anne' demiştim. Annemde ' başımın üzerini öpüp 'tabı ki bırakmam sen benim bir tanecik kızımsın' demişti. İnanmıştım... Sonuna kadar sorgusuz sualsiz inanmıştım. Ama hayat kimseye annene bile güvenmemen gerektiğini öğretti...
Afra dışarı çıktıktan 10 dakika sonra Bulut ve Didar odaya girdi.
-canım benim. Nasılsın?
-İyiyim sağ ol.
-selis Didar kaza geçirdiğini söyleyince aceleyle geldik. Bir şeye falan ihtiyacın var mı?
Bunu bulut mu dedi. Ben mi yanlış duydum. Bu çocuk bu kadar düşünceli değildi sanki?
-hani canın yemek falan çekmişse hemen getirebilirim.
-bende Bulut nasıl bu kadar dayandı diyordum. Selisçim sen ona bakma biz yemek yiyecektik sevgilim kıskanılacak derece de yemek düşkünüdür de.
-bilirsin senden sonra en sevdiğim şey yemek.
-benden önce olmasın aşkım o?
Ah şimdi anlaşıldı. Düşünceli lafımı geri alıyorum. Eh tabi Bulut bir ara Didar ben mi yemek mi dediğinde 2 dakika 30 saniye düşünmüş adam.
Ben onların bu tatlı atışmalarına gülerek bakarken kaburgalarıma bir ağrı saplandı. Acıdan inleyince ne ara odaya girdiğini anlamadığım Afra endişeli bir yüzle yanıma geldi.
-Selis ne oldu? Bir yerin mi acıdı?
Bunu söylerken aynı zamanda da yatağın başındaki kırmızı düğmeye basmıştı. Anında bir doktor iki hemşire içeriye girdi. Ah tamam odaya bakınca da devlet hastanesinde olmadığımızı tahmin etmiştim ama şimdi kesinlikle özel bir hastanede olduğumuza emin oldum. Doktor gelince Afra ve Didarlar geri çekildiler.
-Selis Hanım sorun ne?
-gülünce kaburgalarıma bir ağrı saplandı.
-hala ağrıyor mu peki?
Yüzüm acıdan nasıl bir hal almışsa doktor anlayıp hemşireye döndü?
-İntravenöz bir ağrı kesici yapalım.
-hemen yapıyorum.
Doktor tekrar bana dönüp
-Selis Hanım iki saat sonra tekrar kontrole geleceğim sizi. Ağrınız devam ederse ilacın dozunu arttıracağız. Fazla hareket etmemeye çalışın
Deyip odadan çıktı. İğnelerden korkmam ama küçüklükten gelen bir alışkanlık birisinin elinden tutmadan rahat edemiyorum. Didar tek arkadaşım olmasına rağmen bu huyumu bilmiyor çünkü insanlara muhtaç olmaktan hoşlanmıyorum. Hemşire iğneyi yaparken kendimi telkin etmeye çalışıyordum ki elimin içinde bir el hissettim. Bunun rahatlığıyla kapadığım gözlerimi açınca elin sahibine baktım. Afra? Bu kız nerden biliyor? Sanırım suratımdaki ifadeden anlayıp elimi tuttu. Yoksa bilmesi imkânsız.
Hemşire çıktıktan sonra didar'ın telefonundan babamı aradım .Olur, da merak ederse diye. Ama telefonu kapalıydı. Telefondan saate baktığımda gece yarısı olduğunu fark ettim. Merak etseydi şimdiye kadar arardı. Belki işi uzamıştır diye umut ederek mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEZLİK
Novela Juvenil'Hayatım hakkında zerre şey bilmiyorsun?' 'Biliyorum!' 'Bu bilinmezliğin beni tükettiğini bilmiyorsun?' ' Yanılıyorsun! senin bilinmezliğin BENİM güzelim. Ve ben seni tüketmiyor aksine kendime saklıyorum.' 'Hemen, şu an şu dakika ölmek, değe...