15.BÖLÜM

20.6K 1.1K 290
                                    

15.BÖLÜM

Can zorla nefes almaya çalışırken göz yaşları şakaklarına oradan da başını tuttuğum elime doğru akıyordu. Acımıyor diyordu ama krem rengi hırkam kanla kaplanmıştı. Çok fazla kan vardı ve benim artık başım dönmeye başlamıştı.

"Korkma Can," dedim az önce onun bana söylediği gibi. Bir elimle karnındaki kurşun yarasına ceketimle baskı yaparken diğer elimle de başını dizlerimin üzerinde tutuyordum. "Sakın korkma tamam mı?"

Etrafımıza insanlar toplanmıştı ama gözlerimi Can'ın yüzünden ayırmak istemediğim için hiç kimseyi göremiyordum. Sadece korkuyla mırıldanan insanlar ve telaşlanmış mırıltılar ilişiyordu kulaklarıma. Birinin bulunduğumuz yeri telefonda konuştuğu bir kişiye tarif ettiğini duydum. Ambulans çağırmış olmalarını umut ettim.

"Gamze..." Can'ın dudaklarında kan lekeleri olduğunu görünce paniğe kapıldım. Ağzını açıp bana bir şeyler söylemeye çalıştığında dişlerindeki kan lekelerini de gördüm. Neden ağzından kan geliyordu? "Eğer ölürsem..."

Ağlayarak başımı iki yana salladım ve onu hemen susturdum. "Saçmalamayı kes Can! Ölmeyeceksin!"

Zorla nefes alırken konuşmaya çalıştı bir kez daha. "Dinle..." Bu kez onu susturmadım. "Eğer ölürsem... anneme ona kızmadığımı söyle. "

Burnumu çekip, "Kendin söyleyeceksin," dedim. Sesim de Can'ın kanına bulanan ellerim kadar titriyordu. Uzaklardan ambulansın siren seslerini duyduğumda ilk kez başımı kaldırıp etrafıma bakındım. Bir kadın yanıma gelip elini omzuma koydu.

"Kızım sen iyi misin? "

Yeni uykudan uyanmış bir insanın sersemliği ile kadının yüzüne bakıp hiçbir şey söylemeden tekrar Can'a çevirdim bakışlarımı. Gözleri kapanmıştı, az önce hızlı hızlı inip kalkan göğsü şimdi hareketsizdi.

"Can," diye seslendim usulca. "Can beni duyuyor musun? "

Siren sesleri iyice yaklaştı, kalabalık ambulansın kaldırıma yanaşabilmesi için açıldı. Sağlık görevlileri ilk müdahaleyi yapabilmek için koşarak yanımıza geldiler. Bir el kollarımdan tutarak beni Can'dan uzaklaştırdı ve bir saniyeliğine tüm o uğultular yok oldu. Etrafımdaki karmaşa bir hızlanıp bir yavaşlıyordu ama ben donmuştum. Can'ın kalbine var gücüyle bastıran bir görevlinin saydığı ritmik sayılar dışında hiçbir sesi işitmiyordum. Bir, iki, üç, dört...

Omzuma dokunan bir el ile tekrar karmaşık uğultular doldurdu kulaklarımı, zaman akmaya devam etti. Tanımadığım bir adamın içmem için uzattığı suyu başımı sallayarak reddettim. Herkes yabancıydı. Şu yoğun kalabalık içinde tanıdığım tek insanın kalbi atmıyordu.

Omzumdaki eli silkinip elimi cebime attım ve cep telefonumu çıkardım. Bilinçsizce hareket ediyor da olsam arayacağım kişiyi biliyordum. Ayaz'ın telefonumu açmasını beklerken yavaş adımlarla Can'ın yanına doğru yürümeye başladım. Beni durdurmaya çalışan insanlardan aynı ağırlıkta sıyrıldım.

"Gamze? " diyerek açtı telefonumu. Tekrar nefes almaya başladığımı hissettim onun sesini duyunca. Tekrar ağlamaya başladım. Tekrar korkmaya ve tekrar hissetmeye başladım tüm duyguları. "Gamze iyi misin? " dedi bu kez. "Gamze! Bir şey söyle!"

"Ayaz," dedim içimi çekerek. Ciğerlerimi hızlı bir soluk alarak havayla doldurdum. Can'a ve üzerinde uğraşan doktorlara baktım. "Çok fazla kan var Ayaz. Korkuyorum! "

Küçük bir an sadece nefes alış veriş sesi geldi ahizeden. "Neredesin? " dedi telaşla. "Güzelim neredesin!? "

O an biri telefonu kulağımdan çekip aldı ve kendi kulağına götürdü. Genç bir kızdı. Tepki vermeden ablak bir yüz ifadesiyle kıza baktım sadece. Benim söyleyemediğim cümleleri Ayaz'a söylemesine izin verdim.

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin