H vs K - 1

383 64 25
                                    

Issız bir sokakta yürüyordum. Çiseleyen yağmurdan ziyade esen ılık rüzgar benligimi sarmış kara buluttan çok sıcak battaniye gibi sarmalamıştı vücudumu. Etrafıma bakmadan, yağan yağmuru umursamadan adımlıyordum.

Duyduğum ses ve hissettiğim hareketlilikten anladığım kadarıyla insanlar sokaktaki sağlı sollu dükkanların içlerine girip yağmurun dinmesini bekliyordu.

Ben bekleyemezdim. Beklemek en nefret ettiğim şeyler arasında 2. sırada yer alırken bekletilmek se listede başı çekiyordu.

Izmir'deydik. Sıradan bir yaz yağmuru en fazla 20 - 25 dakikaya dinerdi. Benim de acelem yoktu fakat sırılsıklam olmaya da niyetim yoktu. Bu yüzden adımlarımı hızlandırdım. Bir süre sonra yağmur şiddetini azaltmıştı.

Sol tarafımdan geçmekte olan palyaço kostümlü çocuk dikkatimi çekti. Kocaman oval burunlu ayakkabılar, bol puantiye desenli bir tulum, makarna saçlar, yüzündeki makyajla tezatlık oluşturacak derecede asık bir yüz ve ruhsuz bakan gözler... Gözlerim gözlerini bulduğunda bir an gülümser gibi oldu. Sonra gamzelerini belli etmekten cekinmeden bana bir tebessüm bahşetti. Bense ona hâlâ ifadesizce bakıyordum. Arkamı dönüp ilerlemeye devam ettim. Onun arkamdan bakakaldığını ve bozulduğunu tahmin edebiliyordum.

Evimin sokağına doğru ilerlerken kendimi bir kez daha tebrik ettim. İnin cinin top oynadığı yerde ev tutmuştum. Bir de hakemlik yapmaya çalışan alkollü gençler yoluma çıkmasa olmazdı. Karşımdakilerin yüzlerine göz gezdirdim. Tanıdık bir yüz aradım ama bulamadım. Ben olup biteni algılamaya çalışırken arkamda bir nefes hissettim. Hissetmemle arkamı dönmem bir oldu. Sonunda tanıdık bir yüz bulabilmemle içimin rahatlamasi gerekirken gördüğüm yüzle daha da gerilmiştim.

Bu geçen gece kavga ettiğim çocuktu. Belli ki intikam almaya gelmişti. Sesimi korkusuz tutmaya çalışarak; Suanki ortamın analizini yaptığımda çıkardığım sonuç gururu incindiği ıçin öc almak sebebiyle arkasını toplayip gelmiş bir çocuk, ki bu sen oluyorsun. Ve bir de asla yılmayacak şu karşısındaki insan müsfettelerine boyun eğmeyecek bir kız. Ha o da ben oluyorum. Yani sana acıyorum. Buraya kadar boşuna zahmet etmişsin. Dedim. Oysa gözlerinden NEFRET fışkırırcasına tükürür gibi " Ne bekliyordun ? " diye sordu. Tam gözlerinin içine bakarak; Ne mi bekliyordum ? Bu kadar düşmemeni ve şu tipinin gideri olup da karakterinin ederi olmayan, insan demeye bin şahit gerektiren canlılardan birinin çıkıp da bu iş böyle olmaz demesini. Diye söylendim.

Söylediğim sözcüklerin karşısında biraz incinmesini ve gözlerinde insanlık kırıntılarını görmeyi bekledim ama nafile. Artık ondan medet ummanın vakti geçmişti. Ondan gelecek hayır Allahtan gelsin psikolojisiyle savunma yapmaktan vazgecip atağa gectim. " Buraya beni incitmeye geldigin bariz ortada. Demek ki hayallerini süslüyorum. Bak eğer su arkandakilerin müdahale etmeyeceklerinin garantisini verirsen hayalini gerceklestirmen için sana bir fırsat sunarım. " Beni dikkatlice dinledikten sonra arkadakilere başıyla sorgular gibi işaret yaptı. Daha sonra onaylayan nidalar yükseldi. Bununla birlikte bana yumruk atması bir oldu. Ikinci bir yumruk bekledim ama sanki benim atağa geçmemi ve çabalayıp sonuç alamamamı izlemek ister gibi hareketsiz kaldı.

Onun acemiliğinden ve öfkesinden güç alarak göğüs boşluğuna yumruk atarak kısa süreliğine nefesini kestim. Öfke bazı insanları kör eder bazılarının da gözünü açar. Onunkini kör etmişti. O bana olan öfkesine ve erkekligine güvenerek sıradan hamleler yaparken ben kısa yoldan sonuca gitmek için kız olduğumun farkındalığıyla bitirici hamleler yapmayı tercih ediyordum.

Toparlanma şansı vermeden arkasına geçip sırtına diz kapağını geçirdim ve düşmesini keyifle izledim. Üzerine yönelip yumruk atmaya yeltenmişken birinin beni geriye savurmasıyla eylemimi gerçekleştiremedim. Bunu yapmalarına çok da şaşırmadım aslında. Sonuç zaten belliyken biraz şansımı denemek istemiştim sadece. Sağımdan ve solumdan tutan adamlar onun önünde diz çökmemi sağlarken elimden hicbirsey gelmemişti.

Karşı KarşıyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin