ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU

63 6 2
                                    

Multimedya : TOPRAK ve Toprağın kanlı bir fotoğrafı var. Okuyunca anlarsınız...Arıca Masal ın dinlediğini müziğide koydum. Ben size dinlemeniz gereken yeri söyleyeceğim. İyi dinlemeler ve okumalar...

Omzumdaki ele baktığımda bunun bir erkek eli olduğunu fark ettim. Daha sonra ise elin sahibine baktığımda bu kişinin müdür yardımcısı Serhat hoca olduğunu gördüm ." Nereye bakalım kızlar bu çantalarla "dedi. Açıkçası o an verecek iyi bir cevabım yoktu. Dolunay'a dudak büzdüğümde anlamış olması için dua ettim. Anlamış olacakki oda bişey diyemeyeceğini ifade eden kaşlarını yana kaydırdı. Ne bok yiyecektik şimdi biz! Tamam Serhat hoca bi nevi iyi, şakacı ve sempatik bir hocaydı ama tersine gelirseniz adamı fena ederdi. Biz de anlaşılan adamın düzüne değil tersine gelmiştik. Tam ağzımı açaçaktımki biri araya girdi ve " Masal ve Dolunay bedenci sizi çağırıyor. Neden geç kaldığınızı merak ediyormuş açıkcası " dedi. Arkamı döndüğümde bunları söyleyenin Toprak olduğuna çok şaşırmıştım. Hatta ağzım resmen açık kalmıştı. " Demek bedeniniz vardı kızlar neden söylemediniz? Bende okuldan kaçıyorsunuz zannettim." Dedi serhat hoca. Bende " Hocam siz öyle bizi durdurunca bizde şaşırdık " Dedim yalandan. Serhat hoca kendini tutamayarak bir kahkaha patlattı. Ve daha sonra " Iyi hadi bakalım dersinize " deyip bizi okuldan postaladı.

Allah'tan Dolunay ile bizim aynı sınıfta olduğumuzu bilmiyordu. Toprağa gelince onun neden bizi kurtardığını bilmiyordum. Özelliklede onu sınıfta şahmat edişimden sonra ama yaptığı gerçekten hoştu. Anlaşılan ona bir teşekkür borçluydum. Dolunay ın yanından ayrılarak hemen önümüzdeki bu günkü kurtarıcımızın yanına adımladım. "Teşekkür ederim "Dedim "Ne için?" dedi aniden. "Bizi serhat hocanın gazabından kurtardığın için." dedim çarpık bi sırıtmayla." Ben birşey yapmadım Ayrıca amacım sizi kurtarmak falan deildi "dedi. " Nasıl yani?" Dedim. Dediklerinden birşey anlamamıştım. "Bende okuldan kaçacaktım ve bunun için sizi kullandım. Dedi. " Ne kadar da açık sözlüsün..! " Dedim kaşlarımı kaldırarak. Sinirimi bozmuştu. Ben burda ne kadar hoş davrandı diye düşüniyim o bizi kullanmış olsun. Yok öyle yama... " Teşekkür ederim " dedi. Bu defa ben" Ne için?"dedim.
"Az önce bana iltifat ettiğin için." Dedi. Ya ya ne iltifat... " Sana iltifat etmedim..! Ayrıca benimle uğraşmaktan vaz geç!"dedim." Seninle uğraşmak güzel oluyor çirkin ördek yavrusu ama benim gitmem lazım."dedi. Manyak bide bana lakap takmış. Çirkin ördek yavrusu nedir ya? "Sen kendine bak bakalım palyaço kılıklı!! " diyip yanından arılcaktım. Taki kolumdan tutulana kadar." Bana bak kızım en azından palyaçolar seviliyolar. Senin gibi çirkin bi ördek olmadığıma cidden seviniyorum. "Dedi. Tek gözünü kırparak. Anlaşılan aklı sıra benim onu sınıfta bozduğum gibi oda beni bozmaya çalışacaktı. Ama yemezler canım. " Kuğu olduğum zaman görüşürüz. "dedim bir yandanda kolumu çekerek. Arkamdan " bencede çünkü bu halinle hiç çekilmiyorsun." Dedi bağırarak. Bu çocuğun benle zoru neydi. Acaba çok konuşuyo diye terslediğim için mi böyle yapıyordu? Boşver Masal ne hali varsa görsün. Ondan uzak dur bulaşmasını önle yeter dedi iç ses. İç sesime hak verip Dolunay' ın yanına adımladım. Dolunay onu bıraktığım için sinirlenmiş olacak ki " Gül gibi arkadaşını bıraktın o çukurlunun yanına gittin öylemi ? " Dedi imayla. Ya ya ne gül. Sinirlenince diken oluyor mübarek." Olum gittim teşekkür ettim çocuğa. .."dedim "Bana bak Masal eğer aranızda bişey varda söylemiyorsan!!!dedi . Tehdit savururken. Ama artık yeter sinirlendirmişti." Kızım 1.si olmaz yok öyle bi dünya..! 2.si olamaz zaten. 3.sü sen kuzenini başka biriyle karıştırdın heralde öyle bir ihtimal olsa ben sana söylerim. Hem aramızda bişey yok bana bulaşıp duruyor o kadar anladın mı ?" Dedim bi sinirle. "Anladık." Dedi. Evimiz çokta uzak sayılmazdı. Okulun köşesini döndükten sonra kafeye gözüm takıldı. Hafifçe gülümsedim. Biraz daha yürüdükten sonra eve artık varmıştık. Yoldaki tüm zamanımı Dolunay' a laf anlatmakla geçirmiştim. Hızlı hızlı gidip kapıları açtım. Ahh... Artık evdeyimmmm.😍. Evime aşık olduğumu söylemişmiydim. Sebebi pembe panjurlu olması değil tabikide ama bu ev Dolunay' la benim ve her tarafında bizim emeğimiz var. Emekle kazanılan şeyi her zaman çok sevmişimdir. Parayla değilde kendi emeğimizle başarımızla kazanılan şeyler daha doğru ve daha anlamlı geliyordu. Ev resmen emek kokuyordu. Bu arada karnım ın guruldadığını fark ettim . Birazda yemek koksun diye kolları sıvadım.

************************

Akşam olmuştu. Biz çoktan yemekleri yemiş yataklar geçiş yapmıştık ve günün sonunda aklıma gelen laf sokmaları düzenliyordum. Keşke toprak arkamdan bağırdığında bende bişey deseydim diye düşündüm. Sonra iç sesim boş ver iyikide yapmamıssın yoksa konu uzardı. dediğinde ona hak verip iyice anneme benzemeye başladın diye dalga geçtim. Deliriyorum galiba az önce kendi kendime konuşup kendimle dalga geçtim. uyu Masal uyu... yoksa kafayı yicen. Iç ses Toprağın ne yapmaya çalıştığı hakkında konuşmaya devam ederken Bense çoktan uykunun o tatlı kollarına kendimi atmıştım.

###############

Telefon zilimin o kasvetli sesiyle uyandım. Saate baktığımda 08: 30 du. Aman Allahım okula çok geç kalmıştım. Hemen kalkıp banyoya gittim elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Tam dolabıma gidecektim ki kahretsin bu günün cumartesi olduğunu fark ettim. Kendimi geri yatağa atıp uyumaya çalışsamda uykum açıldığı için uyuyamıyordum. Oflyarak kalktığımda yürüyüş yapabileceğim aklıma geldi. Nede olsa fiziğimi korumalıydım. Yoksa hem kilo alır hemde annemin 90 dakikalık öğüdünü dinlemek zorunda kalırdım. Araya bide yedek oyuncular girdimi belki uzatmalara bile giderdik. Dolaşmış olan kulaklığımı çözüp kulağıma taktım. Allah'tan fazla dolaşamıyordu. Çünkü fermuarlıydı. Üzerime tişortümü altımada yazılı taytımı giydim. Ve son olarak spor ayakkabılarımı giyip hazır oldum.
(Müziği açabilirsiniz...)

Dışarı çıktığımda havanın cidden güzel olduğunu düşündüm ve yürümeye başladım. İlerdeki parkın oraya geldiğimde sabahın köründe kalkmış oyun oynayan çocuklara gülümsedim. Yoluma devam ederken Toprağı gördüm. Yerde uzanmış öylece yatıyordu. Kanlar içindeydi. Üzerinde deri bir ceket vardı ve kan olmuştu. Gözünün altı morarmış dudağı patlamıştı. Çok kötü gözüküyordu. Hemen yanına gittim. Yere oturdum ve kafasını kucağıma aldım. Baygındı. Anlaşılan dayak yemişti. Ama neden hangi insafsız birine bu kadar çok vurabilirdi. Sanki amacı vurmak deildi öldürmek gibiydi. Onu o halde görünce hem çok korkuyor hemde ona bunu yapanları öldürmek istiyordum. "Toprak " diye seslendim. Cevap yoktu. Sanki gece dövmüşlerdi çünkü kanlar kurumuştu. Hafifçe irkildim. Ya Öldüyse... Hemen nabzına baktım normaldi. Öldü diye ödüm patlamıştı. Peki şimdi ne yapacaktım. Onu hastaneye götüremezdim. Çünkü cüzdanımı evde unutmuştum. Hastanelik durumu yoktu pansumanı bende yapar uyanmasını bekliyebilirdim .Toprağı kaldırıp kolunu omzumdan geçirdim ve yürümeye başladım. Kim bilir ne zamandır yerde yatıyordu. Kimse yanına bile yaklaşmamıştı. Insanlar ne kadar insafsızlaşmıştı. Sağ köşeyi döndükten sonra evim gözükmüştü. Toprak git gide ağırlaşıyordu. Her ne kadar onu taşımakta güçlük çeksemde sonunda gelmiştik. Asansöre binip 4. Katı tuşladım. Toprağı artık tutamıyordum. Diğer kolunu diğer omzuma atıp karşısına geçtim ve mecburen beline sarılmak zorunda kaldım. Bizi biri böyle görse ya yanlış anlar yada dikkatli bakarsa kurbanımı eve götürdüğümü düşünürdü. Asansörün kapısı açıldığında ona sarılı biçimde dışarı çıkardım. Kapının önüne geldiğimizde birden kafasının omzuma düşmesiyle irkildim. İlk defa bir erkeğe bu kadar yakındım ama bunu yapmak zorundaydım. Defalarca zile bastım. Hadi be Dolunay uyanmak bu kadar zor mu? Dediğimde kapı açıldı ve Dolunayın şaşkın gözlerine maruz kaldım.
Eveeeet... Bir bölümün daha sonuna geldik. Dediğim gibi bölümü uzun tuttum. Fakat okuyucu sayım ve votelerim eksik canlar... Kitabımı arkadaşlarınıza önerirseniz ve voteleri eksik etmesseniz gerçekten çok sevinicem. Bu bölüm hakkında ne düşündüğünüzü yorumlara yazabilirsiniz....

ZIT KUTUPLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin