Bir insanın hayatı neden hep yanılmayla doludur ki ? Neden mutlu olmaz, ya da mutlu olmaya çalışmaz?.. Hayat işte bir insana mutluluğun tanımını bile unutturuyor. Ama unutmayın ki her gri bulut kütlesinin ardı mavi bir gökyüzüdür...
Bu sabah diğer günlere göre daha farklı başladı. Ya da ben öyle düşünüyorum... Solumdan kalktım sanırım.. Pencereden gözüme vuran güneş bile değişik, sanki gözlerime savaş açmış gibi! Hissettiğim duygulara ve buna eşlik eden güneşe aldırmadan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Benim herkes gibi ya da bu tabir doğru olmaz , şöyle söyleyeyim çoğu insan gibi sabah beni uyandıracak bir annem ya da bir ailem yok...Ben tek başıma yaşıyorum. Buna alıştım mı ? Sanırım hayır...İnsanlar her anında bir aileye ihtiyaç duyarlar. ben de insanım sonuçta!..Ailemi, çok değil üç yıl önce kaybettim. Belki bu yüzden hala anlamsız, derin bir boşluktayım. Tek bir kaza sonucunda olmadı. Sanki biri daha önce planlamıştı ve zamanını bekliyordu...ilk annem öldü. Feci bir trafik kazası ,annemin kullandığı araba şarampollerden yuvarlandı. Hastaneye getirildiğinde çoktan ölmüştü...Annem öldükten sonra babam sanki kaza yaşanmamış gibi hayatına kaldığı yerden devam etti ,sanki annem onun hayatına hiç girmemişti! Ama ben annemin ölümünden sonra hiçbir zaman eski halime dönemedim. Çok uzun bir süre ne doğru düzgün yemek yiyebildim ne de kimseyle konuşabildim. Babam bu durumumdan ötürü beni psikoloğa götürmek istedi. Kabul etmedim. Anneme karşı içimde bir yerlerde dolduramadığım boşluklar vardı. Annemi kaybetmiş olma gerçeği ve bu boşluğu bir türlü dolduramadığım için daha da içine kapanık biri olmuştum. Her zaman annemin benden bir şeyler sakladığını düşünürdüm ve hala daha düşüncemi sürdürüyorum... Önceleri yaşım küçük olduğu için bu durumun farkına varamamıştım ama şimdi düşündükçe daha çok merak ve birazda korkuya kapıldığımı hücrelerimin her yerinde hissedebiliyordum. Ben küçükken annem sürekli zamanı geldiğinde çok güzel bir şeyin parçası olacağımı söylerdi hep. O zamanlar tabi bu sözler benim için pek de bir şey ifade etmiyordu. Annem arada sırada ilgi gösterirdi, çok nadir olurdu bana karşı güzel sözler söylemesi. Zıt bir yapımız olmasına rağmen aramızda farklı bir bağ vardı. Ama her anneme bakışımda o kadar çok gizemli görünürdü ki gözüme anlatamam.
Keşke annemi son bir kez daha görebilseydim. Göremedim...Daha sonraları fotoğraflarında yaşadı hep. Annemin kazasından beş ay sonra babamın ölüm haberini aldım!... Denizde boğularak ölmüştü. Vahşet..! Ben hiçbir zaman babamın intihar ettiğine inanmadım. Bundan eminim ki babam öldürüldü, bunun bir cinayet olduğunu düşündüm. Ama herkes bana annemin ölümüne dayanamayıp intihar ettiğini söyledi ve buna inanmamı istediler.
Denileni yaptım ama içimde hala aksini düşünüyorum.. Ailemin bu trajedik ölümünü hep bir sebebe bağladım . Benden bir şey saklayabileceklerini düşündüm...
Geleceği kimse bilemez. Ama ben geçmişimi de bilmiyorum. Ne anneannemi tanıdım ne de dedemi . Merak ettim mi ? Hayır. Ailemin ölümünden sonra , ben de değiştim. Umursamaz ben, her şeyi düşünür oldum . Çünkü artık her şeyin değiştiğini biliyor ve hissediyordum!...
********