Sasuke ile sabah uyanır uyanmaz hemen hazırlanıp çıkmıştık ve bu küçük kasabadan çıkmak üzereydik"Sasuke?"
"Efendim?"
"Acıkmadın mı?"
"Hayır, sen?"
Araya giren mide guruldamam Sasuke'nin bana dönüp bakmasına, benim de kıkırdamama neden oldu. "Evet acıktım." mahcup olmuşçasına kafamı kaşıdım ve kafamı kaldırıp ona baktım. "Bir şeyler yiyebiliriz sanırım." geriye döndü ve etrafta yemek yiyebileceğimiz bir yer aradı.
Mütevazı bir restorana girdiğimizde sıcak atmosfer beni rahatlatmıştı. Kendimi kasmak zorunda kalmayacaktım.
Direk olarak köşedeki masaya yöneldik masanın önüne geldiğimde yan tarafımızda kız arkadaşının oturması için sandalyeyi çeken delikanlı dikkatimi çekmişti. Muhtemelen bizden bir kaç yaş büyüktü.
Sasuke'ye baktığımda çoktan oturmuş elini çenesine koymuş oturmamı bekliyordu. Ben de son kez o çifte bakıp sandalyemi çekip oturdum. Sandalyemi birinin çekmesine ihtiyacım yoktu ama bir çift gibi olmamızı isterdim ya da bunun bir randevu olmasını. Sasuke'nin beni defalarca umutlandırıp, böyle normal bir ilişki yaşayamamam zoruma gidiyordu. İster istemez içimde sonsuza dek böyle kalacağımıza dair endişeler vardı.
Ben de Sasuke'nin yaptığı gibi elimi çeneme koyup yapmacık bir neşeyle "Randevudaymışız gibi bir havamız yok mu sence de?" gözlerim kısılacak şekilde güldüm, o ise gözlerini etrafta gezdirmekle yetindi. Beni takmıyor muydu?
"Hey, Sasuke." gözlerini bu sefer gözlerime sabitledi, ne diyeceğimi beklercesine kaşlarını kaldırdı. Ne diyeceğimi bilmiyordum, sadece beni takmasını sağlamak için ona seslenmiştim. "Ben lavaboya gidiyorum, sen bir şeyler söyle." sandalyemi geriye ittirdim ve kalktım. Ayağa kalkana kadar gözlerini üzerimden ayırmadı.
Lavaboda biraz oyalanıp içerideki kadınları incelemiştim. Masaya doğru yürürken Sasuke'nin çoktan yemeğe başlamış olduğunu hatta çubuğuyla pirinçleri dürttüğünü görmüştüm. Geldiğimi belli etmek istercesine sandalyemi sertçe çektim ve oturdum. "Bir sorun mu var? Huysuzca davranıyorsun." çubuklarını masaya koyup bana bakarken ben de çubuklarımı elime yerleştirmiş yemeğe başlamak üzereydim. "Hayır nerden çıkardın?" yine yapmacık gülümsememden yapıp pirinçlerle uğraşmaya başladım. Nedensizce ortamın gerildiğini hissediyordum ve bu iştahımı kaçırıyordu.
"Şu yapmacık gülümsemeyi yapmayı kes." sesi kısık çıksa da sert ve ciddi olduğu açıkça belli oluyordu. "Sana bir şey olmadığını söyledim, Sasuke." çubuklarımı masaya bıraktım ve onu inandırmak için gözlerinin içine baktım. Kalbim gerginlikten ve heyecandan fazla hızlı atsa da yüzümde ciddiyet vardı. "Canımı sıkıyorsun." gözlerini devirdi ve tekrar çubuklarına uzandı. Eskisi gibi davranması bana canını sıktığımı söylemesi kalbimi kırmıştı. "Eskiden olduğu gibi." gözümü ondan ayırmadım, o da ima ettiğim şeyi anlamışçasına tekrar baktı. "Çünkü eskiden olduğu gibi şımarıksın, ebeveynlerinin şımarttığı kız."
Söylediği şey ile ağzım açık kalmıştı. O zamanlar her normal çocuk gibi şımarıktım çünkü ben çocuktum. Ağzımı açtım ama dolan gözlerim ve içimdeki ağlama isteği çenemin titremesine sebep olduğu için hemen geri kapatıp kafamı iki yana salladım. Çantama uzandım ve yemeğimizi ödeyecek kadar parayı masaya bıraktım. İstemsizce yan tarafımdaki çifte gözlerim takıldığında onların da bana şaşkın gözlerle baktığını gördüm, utanarak tekrar Sasuke'ye baktım. Sasuke de o çifte bakmış 'ne var?' dercesine kaşlarını kaldırmıştı.
"Afiyet olsun, ben dışarda bekleyeceğim." incinmediğimi belli etmek için tebessüm ettim ve tepkisine bakmadan hızlıca çıkışa ilerledim. Gözlerimi kapatmış ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Dışarı çıktığımı yüzüme çarpan sert, soğuk rüzgar haber vermişti (YN: Arigatou Rüzgar-san)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Absolute Hate// SasuSaku
FanficMAYIS 2016 "Sana vaat ettiğim şey cennetti doğru. Ama sana cehennemi vermiş olabildiğimden korktum. Bir melek cehenneme ait değildir."