Korkuyordum, açıp açmamak arasında kalsamda, sonunda açacaktım, mecburdum. Açtığımda kendime lanetler savurdum. Olamazdı, o olamazdı, Anıl gelemezdi, gelmemeliydi!
"Doğa konuşmalıyız", dedi, "çok önemli."
"Konuşacak birşeyimiz yok, birazdan Doruk gelecek, seni görürse iyi olmaz, git burdan."
"Bir yerlere gidelim, burda konuşmamıza gerek yok, lütfen sadece 10 dakika."
Baştan konuşmamak için dirensem de, eskiden abi dediğim kardeşim gibi gördüğüm kişiydi o, yani benim açımdan öyleydi. Yer kararlaştırdık, saatini de, buluşacaktık, Doruğa dememem daha iyi olurdu, söylesem zaten istemeyecekti. Yarın gidip kimse bilmeden bu işi halletmeliydim.
20 dakika geçmeden İrem geldi, ona da anlatamazdım, Doruğa diyebilirdi.
İrem geldiğinde yakında doğum günü olan Poyraza nasıl birşey yapabiliriz diye düşünmeye başladık. (İremin sevgilisi, Doruğunda en yakın arkadaşlarından biri),2 gün sonra doğum günüydü. İlk beraber geçirecekleri Doğum günüydü, güzel olmalıydı, farklı.
"İrem hadi Poyrazı buraya çağır, Dorukta gelir zaten şimdi, beraber birşeyler yaparız."
"Güzel fikir, bekle mesaj atıyorum."
***Yarım saat sonra***
Kapıda anahtar sesi duyuldu, Doruk gelmişti, ona hiçbir şey belli etmemeliydim.
"Hoşgeldin", dedim gülümseyerek, sabah olanlarıda unutmamıştım yani, ne bekliyordu, herşeyin eskisi gibi olacağını mı?
"Hoşbulduk", dedi, sadece "Hoşbulduk" mu? Bunun bücürü nerde? Bundan onun da hala bana kızgın olduğunu çıkarabildim sadece, yada farklı bişey vardı, benim bilmediğim.
İçeri geçtik, İrem'le selamlaştıktan sonra mutfağa ilerledi, bende peşinden gittim.
"Poyraz buraya geliyor."
"Gelsin", diye cevap verdi umursamaz bi tavırla.
"Bu tavır ne böyle?"
"Birşey yok", diyerek elindeki kahvesiyle içeri geçti.
Üstelemedim daha da kötü olmak istemiyordum. Bende onu takip ederek arkasından içeri geçtim. İremle konuşurken çok geçmeden kapı çaldı, muhtemelen Poyraz olmalıydı. İrem koşarak kapıyı açtı, karşısında Poyrazı görünce kocaman sarıldı. Çok mutluydular, fazla mutlu. İlk defa İremin bi erkeğe bu kadar bağlandığını görüyorum, ilk defa bu kadar aşık olduğunu."Selam millet" diye selam verdi Poyraz.
"Hoşgeldin Poyraz" dedim.Doruk birşey dememişti, televizyon izleyip, kahvesini yudumluyordu. Bugün ne olmuştu?
"Doruk kardeşim, nasılsın?"
"İyiyim sen"
"İyi bende"Poyraz bana dönüp hayırdır diye kaş göz işareti yaptı, ellerimi açıp bilmiyorum anlamında işaret ettim.
İrem ortaya atladı,
"Ee napıyoruz, böyle suspus mu oturacağız?"
"Hadi dışarı çıkalım" dedi Poyraz.
"Ben gelmem, size iyi eğlenceler" diye cevap verdi Doruk.
"Ozaman evde birşeyler yapalım", dedim, çünkü onu evde yanlız bırakmak istemiyordum.
"Yok siz çıkın, ben uyuyacağım"Dorukta kesinlikle birşey vardı, adım gibi emindim, neydi onun canını bu kadar sıkan?
"Peki ozaman" diye cevap verdim, üstelemek, onu sıkmak istemiyordum.
"Bekleyin, hazırlanayım çıkarız yarım saate" dedim ve odaya yöneldim.
***Yarım saat sonra***
Hazırlanmıştım, gayet güzel hoş görünüyordum, taa ki Doruk odaya girene kadar.
"Ne bu hal böyle? Sevgilin varmış da buluşmaya gider gibisin? Kime bu hazırlık?" Blablabla, saydırmaya başladı, herzamanki Doruk işte, diyemeyeceğim çünkü içeri girdiğinde bana bakmadan yatağa yöneldi. Tek kelime etmeden, hiçbirşey söylemeden..
Açıkçası bu beni de sıkmaya başlamıştı, neydi ulan, canını sıkan neydi? Kötü birşey olmasından korkuyordum, Doruk ne sevgilimdi, ne de arkadaşım, yani öyle olduğumuzu düşünmüyorum, olabilir de, neyse bunu geçelim konu bu değil.Onu kaybetmek istemiyordum, hiçbir şekilde, hiçbir zaman. Eve döndüğümde ilk işim bu sırrı öğrenmekti, bi şekilde öğrenecektim.
"Ben çıkıyorum" dedim sessizce, cevap vermedi. Canım acıyordu, fazlasıyla.
Kapıyı sessizce kapatıp odadan çıktım.
*** 2 saat sonra***
Bara gelmiştik. Etrafta yiyişen sevgililer, sigara, içki kokuları, bana göre değildi, ben böyle ortamlara gelemiyordum.
Doruğu da merak etmiştim, acaba napıyordu? Yanında olmak istiyordum, sırrını benimle paylaşmasını, dertleşmek istiyordum. Uzaktı bana, çok uzaktık.
"Eve mi dönsek?" dedim İrem ve Poyraz'a, çünkü onu merak ediyordum.
"Öyle istiyorsan gidebiliriz canım" dedi İrem beni kırmayarak.Masadan kalkarak, arabaya bindik, yarım saat sonrada evin önüne, yani Doruğun evinin önünde durduk.
"Gelmemizi istiyorsan gelebiliriz?" Dedi Poyraz.
Onlarda merak etmişlerdi, yanımda olmak istiyorlardı, ama bunu kendim halledebilirdim."Hayır bunu kendimde halledebilirim, hadi gidin siz yarın konuşuruz" diye veda ettim ikisinede.
Anahtarı bi süre çantamda arasam da sonunda bulup kapıyı açtım. Ses gelmiyordu, sanırım uyuyordu.
Yukarı çıktım, odasına girdim, girmez olaydım. Girdiğim de içimden bi küfür savurdum. Donakalmıştım, canım yanıyordu, gözyaşlarımı durduramıyordum.
Gerçek değildi değil mi? Olamazdı, olmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ OKULU BELASI. #Wattys2018
Romance"Bu yaz bi farklı geçecek sanırım, ha sence de öyle değil mi?" Diyerek pis pis sırıttı. "Yo geçen yazda uyuyodum, bu yaz da uyuycam" dedim, çünkü Doğa olmak bunu gerektirir. İki farklı dünyadan, iki farklı insan, iki farklı kalp. ...