Orada Mısın, Tanrım?

591 76 27
                                    

''Hayat gerçekten sert, ama sen de öylesin tatlım.''

Jiyong bunun olacağını biliyordu.

O yüzden Sam geldikten dakikalar sonra Seungri'nin çığlıklarını duyunca şaşırmadı.

Ama farklı olarak canının yandığını hissetti.

Diğerlerinin sesini duyduğunda üzülürdü, yardım etmek isterdi.Elinden bir şey gelmedikçe kendini paralardı.Ama Seungri'nin sesini duyduğunda bundan fazlasını hissetmişti.

Çocuğun ölümüne şahit olursa..Burdan kurtulsa bile Heidi izleyebilecek miydi? Ona söz verdiği gibi annesini bulduğunda ona ne diyecekti? Oğlunun çığlıklarını duyduğunu ama hiçbir şey yapmadığını mı anlatacaktı? Daha ne kadar böyle zavallı gibi yaşayacaktı?

Jiyong ahıra doğru koşmaya başladığında bunu değiştirmek için bir şeyler yapması gerektiğine karar verdi.En azından denemeliydi.Belki de çocuğun söylediği gibi her şeyin bir nedeni vardı.

''Sam!!!'' 

Ahırın kapısını açtığında anlayamadığı bir şekilde, canını öncekilerden bin kat daha acıtan, ama aslında alışkın olduğu bir manzarayla karşılaştı.Seungri'nin yüzünde yaralar vardı ve Sam onu soymaya çalışıyordu.

''Onun-- onun yanına birini getirmemiz gerekmiyor mu-- Saat geç oluyor---''

Jiyong çocuğa bakmamak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.Kahretsin, o Heidi seyredip okula giden bir çocuktu.Bunu haketmek için ne yapmıştı? Ya Jiyong..? Onunla aynı yatakta yatmıştı.Çocuğu ağlarken dinlemişti.Onunla aynı ekmeği paylaşmıştı.Ve şimdi hasta bir adam tarafından tecavüze uğrayıp ölmesine göz mü yumacaktı?

''Dışarıda bekle.''

Sam sert bir şekilde söylediğinde Jiyong kapıyı tutan elinin titrediğini farketti.

''Ama--''

''Sana dışarıda bekle dedim.'' Sam elindeki bıçağı gösterip tekrar söylediğinde Jiyong çıkmadan önce Seungri'ye bakmak gibi bir hata yaptı.Ve o bakışları hayatı boyunca unutamayacağını o an anladı.

Önce odasına gidip sesleri duymamak için bir şeyler yapmayı düşündü.Ama sonra bunu haketmediğine karar verdi.Yavaşça ahırın kapısının önüne oturduğunda biri kalbini avucuna almış, olabildiğince güçlü sıkıyor gibi hissetti.Bir korkaktan başka hiçbir şey değildi.Sam'den korkusuna düşünemiyordu bile.Burada durup buna tanık olmalıydı.O çocuk ona güvenmişti.Onunla konuşmuştu.O ise bir şey yapamayacak kadar korkaktı.Seungri'nin acı dolu çığlıkları gelmeye başladığında gözyaşlarını durduramadı.Bunu hakediyordu.Buna şahit olmayı hakediyordu.Seungri'nin söylediği gibi her şeyin bir nedeni varsa, onun varlığının nedeni ne olabilirdi? Çocuk bağırmaya devam ettikçe Jiyong ağlamaya devam etti.Yumruklarını sıkıp gözlerini kapattığında, o kadar fazla ağlıyordu ki nefesinin kesildiğini hissetti.

O çok sevimli bir çocuktu.

Jiyong dudağının kanadığını farkettiğinde ısırmaktan vazgeçmedi.Kahretsin-- Niye bu kadar canı acımıştı? Daha önce buna onlarca kez şahit olmuştu..Bu defa, neden canı böylesine yanıyordu? Hayat böyle olmak zorunda mıydı? Jiyong onunla başka bir yerde tanışsa çocuğu yanından asla ayırmayacağına emindi.Arkadaş olamazlar mıydı? Annesi onlara kurabiye yaparken televizyon izleyemezler miydi?

Jiyong daha fazla dayanamadığını farkettiğinde avuçlarının kulaklarına gitmesine engel olamadı.Çocuğun çığlıkları, Sam'in onun tenine sertçe vurduğu ellerinin sesi...Jiyong başını dizlerine yaslayıp ağlamaya devam etti.Belki parka bile giderlerdi.Olmaz mıydı? Belki annesi ve babası canını çok sıktığında onun yanına giderdi ve kendini tekrar iyi hissederdi.Jiyong başını dizlerine vurmaya başladığında sesler hala kesilmemişti.Ama Seungri'nin sesi şimdi pes etmiş geliyordu.Canı yanıyormuş gibi geliyordu.Jiyong başını daha sert vurmaya başladı.O gece uyuyamayacağını biliyordu.Bunu düşündüğünü farkedince kendine daha da kızdı.Hala kendini düşünüyordu.O çocuk bir adam tarafından kaçırılmış, tecavüze uğramış ve öldürülecekti.O ise hala aklının bir köşesinde dolaşan onu bekleyen uykusuz geceleri görmezden gelemiyordu.

KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin