Bölüm 6

7 0 0
                                    


Medya: BURAK

Yataktan korkuyla uyanmıştım. Nası yani bunlar bir rüyamıydı. Çok gerçekçiydi. Anlaşılan çok korkmuştum çünkü nefes alışverişim bile oldukça hızlanmıştı ve terlemiştim.  Ama gerçek olmamasına sevindim. O kurt sandığım hayvana az kalsın yem oluyordum. Her neyse bunlar çok saçma o kurtun kırmızı gözleri olması filan. Tabii ki gerçek değildi. Bunu unutmaya çalışırken banyoya duş almaya gittim. Suyu açtım o sırada da kıyafetlerimi çıkardım. Suyun altına girdiğimde karnımda büyük bir acı hissettim. Su değdiği için acıyan bir yara gibi. Ve hemen karnıma baktığımda da kocaman bir ısırık izi vardı. Ama nasıl olur ne zaman böyle bir şey ola.... Bir dakika. Rüyamda bana kocama ve kırmızı gözlü bir kurt saldırıyordu. Belki de o sadece bir rüya değildir. Bunları düşünürken yaramın acısını su değdikçe arttığını anlayınca banyodan havluma sarılıp odama gittim. Hemen yaraya pansuman yapıp iyice sardım. Bunun kimsenin fark etmemesi gerekiyordu. Sonra ise üzerimi giyinip yemeğe inmem gerekiyordu. Dolabımın karşısına geçip koyu renkte yırtık bir kot sortumu ve üzerine beyaz bir t-shirt giydikten sonra saçlarımı yapıp hafif bir makyajla hazır olduğumu anlayınca aşağı inmek için Sedanın kapısını çaldım ve anlaşılan o da hazırdı. Kahvaltıya inme vakti gelmişti. Herkes masadaki yerini almıştı tabii Seda ve ben hariç herkes. Biz de yerimize oturup amcam şahsının afiyet olsun demesini beklemiştim. Bu çok iğrenç bir şeydi. Herkes istediği zaman yemeğe başlayabilirdi. Ama şu an bunu düşünebileceğimi bile sanmıyordum. O olay gerçek ise nasıl ve neden olduğunu öğrenmeliydim. Buna hala inanamıyordum. Bunu düşünürken tabağımdaki kahvaltımı çatalımla oynadığımı fark ettim. Aslında bunu Doruk bana seslenince fark etmiştim. " selin bir problem mi var" dedi. O da sorumu bee. Buna problem bile demem. Ne problemi canım. Diye içimden isyan etsem de " hayır sadece dalmışım " diyebilmiştim. O da kafasını sallayıp daha fazla soru sormamıştı. Amcam denen kişi " selin ve seda sizin okul kayıtlarınızı yaptım. Melisa ve Dorukla aynı okuldasınız. "Dedi. O bunu güzel birşeymiş gibi  söylese de Melisayla aynı masada bile olmaya dayanamazken aynı okulda ne yapacaktım. Ama bu bölümde sanırım teşekkür etmem gerekiyordu. " sağol amca. " dedim ve sedada teşekkür ettim. Ben pek birşey yemeden masadan kalktım ve odama gittim. Bunu araştırmalıydım. Hemen amcamın yeni aldığı bilgisayarımı açıp kırmızı gözlü kurtlar hakkında araştırma yapmaya başladım. Ama pek bir şey bulamadım. Birinden yardım almalıydım ama kimden???

"Selin iyimisin canım " diyen seda'nın sesiyle bilgisayarı hemen kapatıp kitabımı elime aldım. Aslında ona anlatmalıyım belki bana yardım edebilirdi. "Seda sana garip gelicek ama bişey anlatmam lazım ve konuşmadan beni dinle" dediğimde sadece kafasını sallayarak onayladı. "Ben dün rüyamda bir kurt gördüm ve kırmızı gözleri vardı. Ondan kaçmaya başladım ama o kadar hızlıydı ki üç metre uzağımda olan kurt saniyeler içinde önüme geçmişti. " " bu bir rüya selin. Rüyada her şey mümkün. " " konuşmadan beni dinle demiştim. Bekle de devam edeyim.       Bende bunun bir rüya olduğunu düşündüm. Yataktan kalktım ve duş almaya gittim o sırada karnımda bir ısırık izi vardı ve acıyordu. Hala bunun rüya olduğunu mu düşünüyorsun. " dediğimde ağzı açık kalmıştı. "Tamam bunu öğreneceğiz önce karnını aç. " dedi be hemen t-shirt ü sıyırdım ve altındaki pansuman yaptığım yarayı gösterdim. Hala şaşkınlık geçiriyordu ve o da araştırmamız  gerektiğini söylemişti.
Tam konuşacağımız sırada Aysel teyze içeri girdi ve "Selinciğim kahvaltıda pek bir şey yemedin ben de sana atıştırmalık birşeyler getirdim " dedi. Bu kadın gerçekten de çok tatlıydı. Ben de teşekkür ettim ve tepsiyi masaya bırakıp ardından da dışarı çıktı. Biz de konuşmaya devam ettik.
"Sence araştırmaya nerden başlayalım? " dedim. Seda da " internete bakabiliriz hadi aç bilgisayarını" dedi ama bunun işe yaramayacağını ve baktığımı söyleyince vazgeçti. "Biz de kurtlarla ilgili filmleri  izleyelim belki bir şeyler buluruz" diye bir öneri sundu. Galiba başka bir yolu da yoktu. Ben de umutsuzca ve kocaman aldığım nefesimi birden dışarı vererek " öyle olsun bakalım" dedim.
İnternetten filmlere bakarak aklıma birden alacakaranlık geldi. "Belki de bir kurt adamdır. " dedim ama Seda böyle bir şey olmadığını söyledi. Ben de gözlerimi devirerek " belki de sadece bir rüyaydı. Gerçek değildi bu yaşadıklarım" dedim.
"O zaman yara da kendi kendine olmuştur" diye dalga geçti. Bunu demesiyle aklıma harika bir fikir gelmişti. " bence bunu kanıtlamanın tek bir yolu var. Şimdi kalk ve üzerini giyin hemen ormana gidiyoruz" dedim. Bence iyi bir fikirdi. Olay yerini incelemeliydik. Onun ne diyeceğini dinlemeden hemen dolabın karşısına geçtim. Ormana gidicektik ve orda bir hayvan vardı. Belki başımız belaya girebilirdi ve rahat bit şeyler giymem lazımdı. Ben de üstüme yarım sporcu atleti ve altıma da tayt giydim. Saçımı özensiz bir topuz yaptım ve hazırdım. Hemen Seda'nın yanına gittim ve o da hazırdı. Bu kızın fiziği gayet güzeldi. Ne giyse yakışan tiplerden di. İkimiz de telefonumuzu aldıktan sonra odadan çıktık. Merdivenlerin o nefret ettiğim sesiyle indik ve kapıya geldiğimizde Hülya cadalozunun bakmak istemediğim yüzüyle karşılaştık. Bu kadın bu kadar iğrenç olmayı nasıl başarabiliyordu merak ediyorum doğrusu. 
"Kızlar nereye " diye iğneleyici bir ses tonuyla konuşup daha da nefret etmemi sağlıyordu. " hava almaya çıkıyoruz" dedim. O da "yemeğe gecikmeyin bir de sizi aramayalım " dedi. Galiba benim sabır seviyemi ölçüyordu. Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp "tamam"diyip çıktık. Sedaya dönüp "bekleyin bizi gizemli sırlar, biz geliyoru  " demeyi de ihmal etmeyip macera filmlerindeki gibi hissetmemizi sağladım. Bu sayede kendime güvenim tavan yapıyor ve biraz da olsa rahatlayabiliyordum. Yapacağımızın sonuçta tehlikeli bir şey olduğunuda düşünürsek fazlasıyla dikkatli olmalıydık. Hemen ormana doğru ilerlemeye başladık. Hava ise neredeyse kararmak üzereydi. Buda git gide ormanı dahada tehlikeli bir hale getiriyordu. Bu yüzden tamamen kararmadan araştırmamızı yapıp lanet yemeğe  yetişmeliydik. 
Ormana vardığımızda ise hızlı ama temkinli adımlarla ilerlemeye başladık. O sırada biri karşımızda belirdi. Seda da ben de oldukça korkmuştuk. Birkaç adım geri atarken karşımızdaki çocuk konuşmaya başladı. " bu saatte iki genç kızın ormanda ne işi olabilir" dedi ama sesi fazla umursamaz ve soğuktu. O konuşana kadar da çocuğu hiç incelememiştim. Uzun boylu hafif sarışın ve koyu kahve gözleri olan dikkat çekici bir çocuktu ama güvenebileceğimiz birine benzemiyordu. Söylediği sözler bizi umursuyormuş gibi dursada ses tonu ve mimiksiz yüz hatları bunu yalanlıyordu.    
Bize doğru birkaç adım attı ve yine o umursamaz ses tonuyla "bu saatte orman çok tehlikeli hemen gidin burdan" dedi. İçimden 'sana mı sorucağız' demek geçsede bir şey demedim. Seda da benim gibi düşünüyordu anlaşılan. Yüz hatlarından anlamak çok da zor değildi. Her neyse gerçekten yemeğe geç kalıyorduk be ne yazık ki onun dediği gibi orman bu saatte tehlikeliydi. Gitmemiz lazımdı ve öyle yapacaktık. Tabii bir kaç soru sorduktan hemen sonra. " sen kimsin ve madem orman bu kadar tehlikeli neden burdasın?" Diye merak uyandıran iki soru yöneltmiştim. " adım Burak ve ben kendimi koruyabilirim" dedi. ' ukala pislik. Kendini koruyabilirmiş miş ' Diye düşünerek Seda'ya döndüm "geç kalıcaz  gidelim " dedim ve Burak' a döndüm ama gitmişti. Çok hızlıydı yada ben çok yavaştım. Zaten beni ilgilendirmez o kendini koruyabilir dimi o zaten bay süper. Ona bişey olmaz ego yığını.
Biz eve doğru yürürken Seda'nın bu gün boyunca fazla konuşmadığını ve aklında sürekli birşeyler olduğunu fark ettim ama şimdi sorsam cevabını alamazdım. Eve gidince bi ara soracağımı yapılacaklar listeme ekledikten sonra eve vardığımızı anladım. Herkes yemek masasında ve bizi bekliyordu. Saate baktığımda 20 dakika geciktiğimi anladım ve özür dilemem gerektiğini anladım . " gerçekten özür dilerim Sedayla zamanımın nasıl geçtiğini anlamadık" dedim amcam şahsı da beni affedip bir daha olmaması için uyardı. Onlar için yemek çok önemliymiş. Tüm ailenin bir arada olduğu zaman sadece yemekteyken olduğu için değer verilir kurallara uyulurmuş.
Ben de yemeğimi yedikten sonra odama çıkıp ormanda olanları düşünürken camdan bir ses duydum aşağı kafamı eğdiğimde ise yine o ego yığınıydı. 'Burak tı '

SıradışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin