Bu şarkı benden size gelsin.
Osman Öztunç- Şehitler Ölmez...
* *Hikayenin çıkış noktası:
2014 yılında, burada yazdığım ilk kitap serimle büyük bir çıkış yakaladım. Oldlar bilir :) O zamanlar bana, Hakkari'de gören yapan bir askerimiz ulaştı. Tabi ben kim olduğunu bilmiyordum. Sadece Hakkari'de kitaplarımı bulamadığını, iznine çok olduğunu ve son kitabı ücreti karşılığında gönderip gönderemeyeceğimi sordu. Hiç düşünmeden kitabı gönderdim. Eline ulaştığında bana fotoğraf attı. Biraz da parasını kabul etmediğim için kızdı.
Sonra kalemimi çok beğendiğini söyledi ve onların hayatını bir gün kaleme almam gerektiğini. Vatan Millet aşkıyla yanan ben için bu inanılmaz bir teklifti. Anlatın yazayım dedim.
Ve anlattı Olcay Komutan :)
İşte o zaman öğrendim rütbesini, ailesini, yaşadıklarını... Tabi ki meslekten ötürü her detaya girmedi ama şu anda okuyacağınız satırların tüm temelini o attı. Gerisini oluşturmak bana kaldı. Yıl 2014-2015 anlayacağınız.
Ben burada hikayeye büyük bir istekle başladım. Fakat o yıllar televizyonda bir anda asker dizileri dönmeye başladı. Özenti muamelesi görmemek adına ve hikayemin ölüp gitmemesi için beklemeye karar verdim. Doğru zaman gelecekti ve ben bu hikayeye can verecektim.
Hayat işte...
Evlendim. Hem de bir üsteğmenle. Suriye yolu da gözledim. Hakkari'yi de arşınladım. Operasyonlardan dönüşünü yüreğim ağzımda da bekledim. Üstünden havanlar geçerken Allah'a da sığındım, daha nicesi...
Zordu. Aranızda asker eşi ya da evladı olan varsa bilir. Hele de yakınları sahada aktif olanlarsa en iyi onlar anlar...
Kısacası öyle şeyler yaşadım ki açıkçası tam anlamıyla buralara bile zaman ayıramadım. Fakat bizim komutanın rütbesinin 'Yarbay' olduğunu öğrenince ve "Nerede bizim kitap? Unutuldu galiba." sitemi gelince aldım sazı elime :)
Seneler geçtiği için tüm notlarımın üstünden eşimle geçtim. Ben yazdım o kontrol etti ve size gerçek bir hayat hikayesi bıraktık. Hemde içinde Altay kışlasının alay komutanı canım M.... Albayımın sırf kitabımı daha güzel yazabileyim diye tüm kışlayı özel aracı ve askerleri ile turlatıp notlar aldırdığı bir hikaye...
Çok emek ve çok yaşanmışlık anlayacağınız...
Umarım hak ettiği değeri görür ve umarım diğer askeri kurgularla karıştırılmaz. Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmezseniz, daha geniş kitlelere bu zorlu serüvenin ulaşmasına yardımcı olursunuz. Umarım da olursunuz...
Buradan tüm rütbeli, rütbesiz askerlerimize selam olsun. Allah'a emanet olun.
*
Tanıtım:
Burası ne han ne de saray...
Burası öfkeyle kederin, neşeyle hasretin yaşandığı zalim Hakkâri Dağları. Yaşamak için öldürmeye mahkûm olan yer. Bana anlat diyorlar, neresini anlatayım? Çeltik Dibini mi, Kerem Deresini mi, Şem dillisini mi? Yoksa mermi ile selamlaşıp silahla kucaklaştığım yerleri mi anlatayım?
Dedim ya, burası zalim Hakkâri Dağları.
Burada hata bir kez yapılır.
Kanla yazılır, canla ödenir.Ben Yüzbaşı Olcay Karahanlı. Türk Milletine göre kahraman, aileme göre şehit olacağım bir bölgede vatani görevimi yapmaktayım. Hakkari... Kanla sulanmış yeryüzünü gizlemek için sisle kaplanmış gökyüzüne sahip olan şehir. Doğup, büyüdüğüm Trakya'nın aksine, üç buçuk senedir dört tarafım dağlarla çevrilmiş bir yer yaşıyorum. Ölümle yaşam arasındaki pamuk ipliğinin üzerinde ustaca ilerliyorum. Kopup kopmayacağı Allah'tan, ne zaman kopacağıysa düşmanın namlusunun ucundan...
* *
Sosyal Medya Hesapları
İnstagram; tubux2
Pinterest: tuptubu
Twitter yani nam-ı diğer X ; tuptubu
Snap; tubux2
Tiktok: tubux2
Facebook; Tuğçe Aksal
Facebook sayfa; Tuğçe Aksal - Tubutubu
Takip edip destek olursanız da çok mutlu olurum. Teşekkürler....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHADET
Ficción GeneralBu hikaye gerçek kişiler, olaylar ve mekanlar içermektedir. Mesleki gizlilikten ötürü isimlerde ufak kelime oyunları yapılmıştır. Lütfen okurken sadece kurgu gözüyle değil, yaşanmış olay örgüsüne bakın. Hikayenin çıkış noktası ilk bölümdedir. Keyifl...