Ne calabiliyor nede konusabiliyordu anlatsak kim anlardi ki? Dinlese birileri onu anlik.uzulecek bir kac kadehten sonra sabahin ilk isiklarinda coktan unutucakti herkesin hayat romani kendine agir,acili ve mutlu acilar katacakti o dinledikce yazabiliyor duydukca kendi anilarini.bastirabiliyor susa biliyor hic tanimadigi insanlari acilariyla birlesip o ani tada biliyordu coktan vazgecmisti anlatma hevesinden bir duvar ustasi gibi insanlarin hayatlarini bir bir orebiliyirdu kendini kapattigi duvarlara her tuglada bir renk bir hayal bir tozpembe bulut gorebiliyordu dolastigi bir kac sehirden bir kisiyle mektuplasiyor mektuplarindan hayata dair ovguler yagdiriyordu hayati bu kafar zevmez iken, bu kadar is acici baglayici bir hayat dersi verebilmek tezat bir piskoloji eseriydi duygularin kaybi mumkun mu idi ? Hissetmeden konusabilmek unutmadigi ve uzak oldugu bir hayatin unutulmayani olabilmek asik okunacak bir adam belkide ? Vazgecme durtusu onu kendine asik eden en gozde yaniydi siradan tek dize gorebilmesi hayati dis kabugundan degil ta sekirdeginden tatmak hayati...bir arkadasi yaklasir masaya siradan bir ingiliz aksani selamiyla karsindaki sandalyeyi gosterip oturur gozlerine dimdik bakar ve nasilsin dostumm frank ayaga kalar ve hosgeldin dost der ve oturur.Bir sarhoslik havasinda uc bes kisa muhabbetten sonra ciddi bir tavir alir masayi sanki soguk bir ruzgar girmistir meyhanenin acik penceresinden meyhane bir dagina yamacina kurulmus etrafi koruluklar cevriliri kucuk bir hayal patika yoldan koye baglanan kendine has bir hqvasi olan yerdedir.
FRANK ve TOM aslinda yasamis oldugu aci hayatlari konusup elestirip mutlu olduklari yanlarini bulup,kendi yasamlarina yeni bir cizgi aramaktadilar
TOM
Yol esnasinda basina gelen bir olayi anlatir