Donuklaşınca, hayattaki en önemli şeyleri kaçırıyorsunuz.
Eğer bir şeyleri kısa sürede farkedebilirsem, diğerlerinin yıllar sonra farkedecekleri şeyler olurlardı...
****
Ailemin ziyaretleri azaldı. Gelince de genellikle Teddy'yi bırakıyorlardı. Onun dışında yalnız yapılan ziyaretler azalmıştı.
Evet, Teddy yanıma çok sık geliyordu. Benim yanımda olmadığı zamanlar ise Herm, annem ve ya başkasının yanına gidiyordu.
Yani Andromeda ile çok az zaman geçiriyordu.
Yani Andromeda daha da kötüleşmişti...
Bir süre önce St. Mungo'ya götürüldü. Muggle hastalığı olduğu için Şifacılar, çocukları büyücü ve ya cadı olan Muggle doktorları -ne oldukları hakkında en ufak bir fikrim yok- ile bile görüştüler.
Görünüşe göre biraz fazla geç kalmışız. Hastalık ilerleyince zaten düşük olan tedavi ihtimali yok oluyormuş.
Şimdiye kadar onu sadece birkaç kez ziyaret edebildim. Bu yüzden kendimi kötü hissediyorum.
Ama söylediklerine göre, Teddy ben yanında olmayınca huzursuz oluyormuş. Anne buna karşı çıkıyor ama...
Kapıdan gelen bir 'BANG!' sesi uyuşuk sabahımı bitiren şey olmuştu.
Homurdanarak kirli peçeteler ile kaplanmış olan örtüyü üstümden attım. Ve tabii yine benlik yaparak, ayağımı koltuğun yanındaki sehpaya çarptım.
"Ginevra Weasley!" Kızgın ses tam adımı söyleyince gözlerimi devirmeden duramadım. "Hemen şu lanet kapıyı açmazsan zorla girip seni lanetlerim! HEMEN!" Hala kapıya vuruyordu.
'Knock Knock Knock' sesleri beynimi patlatmaya başladığında pes ettim.
"GINNY! AÇ ŞU LANET OLASI KAPIYI!"
Sabah kafasında olduğum için kimin konuştuğunu yeni anlamıştım. Tabii ki sabah saat sekizde böyle bir şey yapacak tek kişi oydu. Ama 'lanet' kelimesini kötü bir niyetle kullanacak en son kişi de oydu.
Hızlıca kapıyı açtım. Hermione görünüşüme bakarak inledi.
"Ne istiyorsun?" diye sordum yılgınca.
İçeri girip bana dik dik bakınca da ben inledim. Kollarını göğsünde birleştirdi.
"Ne istiyorsun?" İğneleyici bir tavırla tekrar ettim.
"Ne istediğimi söyleyeyim! Uyanmanı istiyorum!" Bana bir yastık fırlattı. "Bu boktan kurtulmanı istiyorum!" Boş bira şişesini odanın karşısına fırlattı.
Gözlerimi şaşkınlıkla kocaman açtım. Hermione asla küfür etmezdi. Asla böyle konuşmazdı. Asla birşeyler fırlatmaz yada kontrolünü kaybetmezdi.
Kendimi koltuğa fırlattım.
"Ah! Hayır yapmadın!" diye tersledi, beni ayağa kaldırmaya çalışarak. "Banyo yapmanı, giyinmeni ve birazcık da olsa düzgün görünmeni istiyorum!"
Yine sızlandım. "Neden?"
Bana gözlerini devirdi. "Çünkü St. Mungo'ya gitmemiz gerekiyor!"
Ona soru sorarmışcasına baktım. Derin bir iç çekti. Nihayet sakinleşmişti.
"Andromeda seninle konuşmak istiyor..."
- - -
"O nasıl?" diye sordum. 17 numaralı odaya doğru gidiyorduk.
Solgun, yaşlı yüzüyle bana baktı. "Daha iyi olmuştu."
Sadece başımı salladım. Onu zorlamak istemiyordum. Odaya girer girmez tüm başlar bize döndü. Tüm ailem- geri kalan tüm ailem ve ayırt edemediğim birkaç kişi vardı. Birden orada olmayan tek kişi olduğum için kendimi kötü hissettim.
Andromeda hepsine yavaşça baktı. Herkes odayı terk etmeye başladı. En sonunda yalnız kalmıştık.
Yavaşça onun yatağına oturdum. Zayıf elini kavradım.
"Annenle ko-konuştum... Önce itiraz etti..." Durdu, derin bir nefes aldı. Konuşabilmek için çok çaba harcıyordu. "...Ama sa-na güvven-niyorrum... Be - benim için Teddy'ye s - senn ba-kar mısın Onun so-rumlu-luğu-nu alabilir misin? Senin ya-nındayken da-ha huzurlu..."
Yavaşça başımı salladım. Kalbim erimişti sanki. Bu gerçekten yaşanıyordu. Tek vasiyeti buydu...
Ama büyük resim bir vasiyeti olmasıydı...
Birini daha kaybedeceğimin işareti...
"Gerçekten sorma gereği duyuyor musun? Tabii ki ona bakarım! Ama bunları düşünme, çünkü gerek kalmayacak. İ-iyileşeceksin..."
Kıkırdadı.
"Biliyor musun, h-ep bir ai-le kurduğunu gö-görmek istemiş-imdir. . . Sen ve o yani.. birlikte..."
Yüzümün aldığı ifadeyi görünce gülümsedi. Elimi daha sıkı tuttu ve okşadı.
Fakat çok güçsüzdü.
"İyi kız..."
- - -
Andromeda Tonks, üç saat sonra öldü...
****
Ne yazık ki başkalarının farketmesi için sadece birkaç saat yeterli olan şeyleri farketmek benim yıllarımı alıyor...
Herkesin bir uyanış çağrısına ihtiyacı vardır.
Benimkini buldum gibi görünüyor...
P.S: Sona yaklaşıyoruz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|| In The End || Ginny Weasley (Türkçe)
FanfictionHe won't come back. But why would it mean he's not here? "Nobody's gonna hold my hand, Hold me close, Whisper comforting words, Stay beside me, Support me with everything they have, Hug me tightly, Caress my hair softly, Look at me with those warm...