Bölüm Parçası: Gnash- I hate you, I love you
Bölüm parçasının sözlerine bakmanızı istiyorum. Böylece neden bu şarkıyı seçtiğimi anlarsınız :) Keyifli okumalar :*
Olanları düşünürken bir yandan silgisini kemirdiğim kalem ile kendimi oyalıyordum. Önümdeki makaleye odaklanmam imkansızdı. Şaşkındım ve oksijen akışımı sağlamak zordu. Uras ile neredeyse öpüşücek olmam kulağa çılgınca geliyordu. Saatler öncesine ait bir anıydı fakat az öncesi gibiydi.Kalemin silgisiyle dudaklarıma dokunduruyordum ve mutfak tezgahına bakıyordum. Salon ve mutfağın birleşik olması işimi kolaylaştırmıyordu. Tezgah görüş alanımdaydı ve her şey film şeridi gibi gözümün önünden geçerken konsantre olamıyordum.
Kaşlarım çatıldı. Onu etkiliyormuydum gerçekten? Bazı zamanlar bakışları beni nefretiyle delip geçiyordu. Bu kez mavi-grileri arzu doluydu.Ondan etkilenmiş miydim? Ah,Tanrım! Kimi kandırıyorum ki? Saatlerdir İdil'in bir kaç dakika daha geç gelmiş olmasını diliyordum. Bunun için kendime öfkeleniyordum. Çoğu zaman bana karşı kabaydı. Tehlikeli olan başka bir yanı vardı. Güvenmemem gereken bir yanı... Sakladığı çok şey olduğuna emindim. Ona güvenmiyordum ama beni öpmesini isteyecek kadar güven duyuyordum, öyle mi?
Kafam gerçek anlamda karışıktı. Hem de çok fazla...
Salona girerken "Gözlerim yaşardı." dedi Eren, sesindeki alaycı tınıyla. "İdil KAYA, evimde ders çalışıyor." Bana doğru ufak bir bakış attı ve göz kırptı.
Kısaca gülümseyip el salladım ve atom parçacıklarıyla ilgili yazılmış olan makaleye odaklanmaya çalıştım.
İdil başını sesin geldiği yöne doğru çevirdi ve gülümsedi. "Sanada merhaba. "
"Demek sonunda sorumluluklarını yerine getirmeye karar verdin."
Sesindeki iğneleyici tonu İdil'de farketmiş olsa gerek ki "Bir mesaj çıkarmam gerekiyor mu?" diye sordu.
"Son zamanlarda fazla meşgul görünüyorsun. Yalnızca bazı şeyleri aksatmaya başladığını düşünüyordum." dedi tek düze bir ses tonuyla ve omuz silkip kanepeye uzandı.
İdil'in kaşları çatıldı. "Anlamıyorum." Sesi hoşnutsuzdu.
"Şu son zamanlarda takıldığın sarışın çocuktan bahsediyorum." Bahsettiği kişi Barlas'tı.
İdil gözlerini devirdi. "Bunu sana defalarca söyledim. Takıldığımız falan yok. Bu takılmaktan... Daha farklı bir şey."
Eren kaşlarını kaldırdı. "Yani çıkıyorsunuz." Bunu soru sorar gibi söyledi.
İdil "Hayır çıkmıyoruz." diye yanıtladı.
Eren "Seni kullanıyor." diye homurdandı.
İdil bir süre durakladı. Sakin kalmaya çalışır gibi bir hali vardı. "Onu tanımıyorsun bile."
Eren yayıldığı kanepe üzerinde kıpırdandı. "Ben bir erkeğim ve erekleri tanırım." Elindeki stres topunu hava atıyor sonra tekrar yakalıyordu
İdil duyamadığım bir şeyler mırıldandı ve masanın üzerinden bir kağıt alıp top yaptı. Elindeki kağıttan topu Eren'e fırlattı. Fakat Eren çoktan ayaklanmış ve odanın içinde yer değiştirmişti.
"Iskaladın." deyip gülümsedi.
İdil ise gözlerini devirip "Tanrı aşkına büyü biraz!" diye cırladı.
Eren yalnızca gülümsedi. "Her neyse ben duş alacağım." deyip odasının yolunu tuttu.
Ben şaşkınlıkla ikisi arasındaki gerginliği izlerken varlığımı unutmuş gibiydiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUMRU
Teen Fiction"Kaybolmuş bir ruhtum sadece ve doğru yolu bulmak için çabalamıyordum. Ben akıntıya karşı çırpınmayı seçmemiştim. Çünkü ne kadar çırpınırsam hayat da beni o denli derin karanlık sulara çekiyordu." Derin Ertürk; lisenin popüler başarılı,sevecen,şı...