BÖLÜM 8- *MERAK

102 7 1
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: Yalın-Keşke

Arabanın motorunu durdurdum ve anahtarı kontaktan çıkardım. Yan koltuğa koyduğum çantayı elime aldım ve arabadan indim. Anahtarla, arabayı kilitledinten sonra evin kapısına doğru yürümeye başladım.

"Efe Abi!"

Adımı duymamla olduğum yerde durup arkamı döndüm. Tanımadığım en az 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu ile göz göze geldim. Kaşlarım hafifçe çatılırken yanıma gelmesini bekledim.

"Efendim?"

"Sana bir paket geldi"

Elindeki kutuyu bana uzattı ve almam için beklemeye koyuldu.

"Kim göndermiş?"

Paketi elime aldım ve çocuğun bana cevap vermesini bekledim. Ama o cevap vermeden arkasını dönüp koşmaya başladı.

"Hey! Dur!"

Ona seslenip, bağırmama rağmen beni umursamadan koşmaya devam etti. Bakışlarım bir pakete bir de çocukta gidip geliyordu. Sonunda derin bir iç çekip tekrardan arkama döndüm ve cebimden evin anahtarını çıkardım. Tek elimle kapıyı açma mücadelesine girmişken, nihayetinde açmış bulundum. Kendimi içeri attım ve ayağımla geri kapıyı kapattım. Sırtımdaki çantayı alıp yere attım. Elimdeki anahtarı girişteki uzun sehpanın üzerinde bulunan ufak tabağa bıraktım ve salona hızlı adımlarla ilerledim. Sol elimle salonun ışığını açtıktan sonra koltuğa oturup kutuyu incelemeye başladım. Kimden gelmiş olabilir ki? Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım ve derin bir nefes alıp verdim. Kutuyu önümde bulunan cam sehpaya bırakırken, ellerimin terlediğini hissettim. Sağ elimi boynuma götürdüm ve sıvazladım. Odak noktam hala kutudayken ani bir şekilde elimi boynumdan çekip, koltukta biraz aşağı kaydım. Kutunun bandını az birşey zorlasa da açmayı başardım. Bandı elimde buruşturup, minik bir top haline getirdim ve kutunun yanına bıraktım. Tekrardan kutuya döndüm ve açtım. Içinde bulduğum paket kağıdına sarılmış olan cismi, kutudan çıkarıp elime aldım. Sert bir şeye benziyordu. Paket kağıdını ne hızlı ne de yavaş, normal bir şekilde çıkarmaya başladım- ki kapının çalmasıyla durdum. Bakışlarım bir elimdeki cisimde, bir de kapının olduğu yerde gidip geliyordu. 'Of'layarak elimdekini sehpaya bıraktım ve ayağa kalktım. Normalde bana kimse gelmezdi. Şimdi merakımın olduğu zaman birinin gelesi mi tuttu?! Adımlarımı hızlandırıp kapının önünde durdum ve sert bir şekilde kulpu indirip açtım. Karşımda takım kaptanım Ali'yi görmeyi mi bekliyordum? Cevap veriyorum, HAYIR! Aslında karşımda hiç tanımadığım birilerini veyatta anne ve babamı bekliyordum. Ama Ali... O ne alaka ya?! Ayrıca evimin adresini nerden biliyor? Buda bir merak konusu.

"Ali?"

Ve işte bir tipik Efe hareketi. Ciddi olamayan ve yine şaşkınlığını saklayamayan Efe!

"Selam..Efe"

"Selam..."

Ne diyeceğini bile bilemeyen, onu geçtim, ne diyebileceğini kestiremeyen Efe!

"Müsait misin?"

"A, evet. Şey, gelsene"

Kendime gelip az da olsa üzerimdeki şaşkınlığı attım ve kapının önünden çekilip onu içeri davet ettim. Ali içeri girdi ve arkasını dönüp beni beklemeye başladı. Ona arkamı dönmüş bir şekilde kapıyı kapatırken yüzümü buruşturdum. Tekrardan Ali'ye döndüm ve çakma bir tebessüm yerleştirdim yüzüme.

"Geç şöyle"

Onun önüne geçip salona ilerledim ve onun da benim peşimden gelmesini sağladım. Az önce oturduğum koltuğa yerleşirken Ali, sol tarafımdaki tekli koltuğa oturmayı tercih etti.

"Soru 1. Evimin adresini nerden öğrendin?"

"Doruk Hocadan rica ettim"

"Ha, tamam. Soru 2. Hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Seninle konuşmak istedim"

"Peki. Soru 3. Neden mutsuz gibisin?"

"Işte onu bende bilmiyorum"

Sağ elini bacağına vurdu ve nefesini dışarı vererek arkasına yaslandı. Birşeyler olduğunu çok net belli mi ediyordu ne?

"Ali, iyi misin?"

"Cık. Değilim"

Kaşlarım çatılırken onun aksine öne eğilip ellerimi birbirine kenetledim.

"Bir sorun mu var?"

Ali, bana cevap vermemiş ve susmayı tercih etmişti. Evet tanışalı daha iki-üç gün olmuştu ama bana güvenebilirdi.

"Yani yanlış anlama. Hani daha yeni yeni tanıyoruz birbirimizi ama paylaşmak istediğin birşey veya bir sorunun varsa-"

"Sağol Efe. Zaten bu yüzden sana geldim"

"Dinliyorum"

"Biz Nazlı ile çok yakınız. Fazla samimi"

Konunun ne olduğunu anladığım an arkama yaslandım ve kollarımı önümde birleştirip dikkatle onu dinlemeye başladım.

"Ikizi, Selin biliyorsun zaten diğer takım kaptanı"

Derin bir iç çekip gözlerini kapattı ve öyle devam etti.

"Nazlı bana gelmişti o gün koreografi için. Sonra Selin geldi. Bize imalarda bulundu"

"Ne gibi?"

"Bize...Sevgili dedi"

Gözlerim yerinden çıkmak için hazır beklerken dudaklarım çok hafif açıldı. OHA!

"Nazlı sinirlendi ve Selin'e saldırdı. Saçını yolmaya başladı. Zor turkardık Nazlı'nın elinden"

"Kurtardık derken?"

"Selin Savaş'la gelmişti"

"O-ha!"

"Sonra Selin, Savaş'ı da aldı gitti"

"Olaya gel ya"

"Oğlum ben ne diyorum, sen kadınlar gibi dedikodu derdindesin ha"

"Tamam ya"

"Nazlı bana çıkıştı. Neden onun kadar sinirlenip tepki göstermemişim. Sonra o da çekti gitti. Bugünde yüzüme zorla baktı. Ben gidip konuşmasam konuşmaya niyeti bile yoktu"

"Sen kardeşine birşeyler besliyor olabilir misin?"

"Kendimi çözemiyorum Efe"

"Onu görünce neler hissediyorsun Ali? Ona ne söylemek istiyorsun?"

"Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar!"

"Vaayyy"

"Onu görünce, bilmiyorum ya..Seviniyorum. Mutlu oluyorum"

"Teşhis konuldu sana Ali. Sen, Nazlı'ya aş-"

"Aman! Efe, aman"

Ali hızla ayaklanıp bana dikti bakışlarını.

"Ben gidiyim artık"

"Sen bilirsin"

Bende ayağa kalktım ve onu kapıya kadar geçirdim.

"Bak aramızda"

"Benden söz çıkmaz"

Tebessüm ederek onu yolcu ettim ve kapıyı kapatıp içeri geri döndüm. Yüzümdeki tebessüm büyüyüp, gülümsemeye dönüşürken kendimi tekrardan favori haline gelmiş koltuğa attım.

"Olaylara bak ya"

Kendi kendime söylenirken gözüm sehpadaki, açmayı yarım bıraktığım cisme kaydı. Gülümsemem solarken boğazımı temizleyip tekrardan elime aldım cismi. Açmaya devam ettim ve kafamı karıştıran şeyi incelemeye koyuldum. Böyle birşeyi kim göndermişti ki?

VS-KamufleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin