Gördüğünüz bir şeye inanmadığınız hiç oldu mu? Defalarca bakıp o sahneye, bu nasıl olabilir diye düşündünüz mü hiç?
Benim düşünmemi sağlayan babam dı..
Babam evimizin direği, benim iyi kalpli babam intihar etmişti.. Gördüğüm o an sanki dünyam başıma yıkılmıştı, kendimi kontrol edemiyordum, dizlerimin üzerine dushtum ve tek sayıkladığım kelime BABA kelimesiydi. Çığlıklarım butun evi kapsamıştı. Asıl iflası eşyalari, şan, şöhreti kaybettiğimde değil ailemden bir parça, babami kaybetiğimde hisetmiştim. Sanki yappozun bir parçasi kaybolmuş gibiydi o an. Sesimi duyanlar göl kenarına doğru koşuyorlardı. Bunların içinde annemde vardı tabiki. Annem geldiğinde ona karşı yöneldim, öfkeliydim, hesap sormak istiyordum. Kendimi tutamadım..- Neden bu kadar üstüne gittin ki babamın? Neden o sözleri sarfettin ki? Şimdi iyi mi olduuu? Bakkk!!! Bakkkk! Babama bak! Rahatladin mi sonunda? Nolmuş yani kaybettiğimiz bir eşyaydi, kaybettigimiz sadece şöhretimizdi. Pekii pekii ya shimdi? Ne olacak? -diye sordum.
-Hadi yinee konuşsana? Babama söylemeye cok kelimeler buluyordun,şimdi yine konuşsana?- diye bağırdım.Annemin deyecek hiç bir şeyi yoktu, resmen dili tutulmuş gibiydi, şaşkın şaşkın babamın cesedine bakıyordu.. Sadece annem değil herkes oraya gelmişti evin hizmetçileri, bahçivan, korumalar ve tabiki paparaziler. Olan biteni kaydetmişlerdi.
Onları gorduğümde daha da sinirlenmiştim. Aslında o an sadece bu olanları unutmak için başkasına çatmayı tercih ediyor gibi birşeydim.
Paparazilerin onune geçip:-Çekmeyin!! Çekmeyin!! Gidin buradan! - diye bağırıyordum.
Kendimi kaybetmiştim. Kameraların birini yakalamış yere fırlatmıştım. O an hiç bir sey umrumda değildi ki. Bir an gozlerimin karardığını hisettim..
Saatler sonra..
Gözlerimi achtığımda hastanede olduğumu anlamıştım. Tabiki hastanede olmam yaşadığım olaylari deyiştirmiyordu.. Babamı sordum. Odada sadece bir hemşire vardį.
-Dinlenmelisin. Biraz daha uyu. -dedi.
Ne kadarda uyumak istemesem de , serumlardan olsa gerek yine uykuya dalmıştım.
Ikinci kez uyandığımda biraz daha iyiydim.
Annem, abim uyanmami bekliyorlardi. Uyandığım anda abi diye seslendim. Yanima gelmişti ve sarılıp ağladik. Kelimelerimiz değil göz yaşlarimiz konuşuyordu ansızın.
Annem öylece gözleri dolmuş şekilde bize bakıyordu. Tabi hâlâ kızgınlığım geçmemişti ona karşı. Onu suçluyordum. Böyle bir durumda babamin yanında olabilirdi. Babamı sevmiyormuş diye düşünmedimde sayılmaz yani. Içindekileri bilemem ki ama davranışlari böyle düşünmemi yeterince sağlamıştı
O geceyi hastanede geçirmiştim sabah apar topar çıkış işlemlerini halledip babamın cenazesine gitmiştim. Gördügüm sahnede hiç beni şaşırtmamıştır. Babamın veya annemin hiç bir dostu, arkadaşi cenazeye gelmemişlerdi. Böyle oluyormuş ishte, herşeyini kaybedene kadarmış bir insanın arkadaşlığı, yandaşlıgı.
Perişan bir halde babamı son yolculuğuna uğurlamıştık. Göz yaşlarımı tutamıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kalbim paramparçaydı adeta.- Hadi gidelim. - dedi abim.
Ağlayarak oradan koşarak uzaklaştım. Nereye gideceğimi bilmiyordum zaten. Sadece bilmediğim bir otobüse binip buradan uzaklaşmak istiyordum. Ve oylede yaptım. Cebimde kalan son kuruşluklarımıda harcamıştım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Pek te umursamıyordum zaten. Otobüsten inmiştim. Bir oturma bankına oturmuştum. Oturup biraz sağlam kafayla düşünmem gerekiyordu. Ama bu olayın stresini, sinirini üstümden hâlâ atamamıştım. Birkaç saat öylece oturdum. Öylece boş bakıyordum.
Hava kararmaya başlamıştı. Gidecek bir yerimiz, kafamızı sokacak bir evimiz yoktu ki. Iflas yüzünden elimizde bir şey kalmamıştı.
Birden bire abim çıktı karşıma.-Beni nasıl buldun? -dedim.
-Hadi gidiyoruz. - dedi abim.
-Nereye? - diye sordumO gece bizim hizmetçilerin birinin evinde kalmıştık. Sağolsun ki evini bize açmıştı. Kocasıyla ve 3 cocuğu ile yaşıyordu. Hepside birbirinden tatlı, şekerdiler. O kadar paralarının olmamasına rağmen nasıl mutlulardı bir gorseniz. Babaları başında onlara güç veriyordu ve aslında tam da bu insanın hayata tutunmasını sağlayan şey olduğunu anlamıştım. Kaldığımız evde ne o kadar cok oda vardı nede o kadar konforluydu ama en onemlisi sıcacık bir yuvaları vardı.
Saat oldukça geç olmasına rağmen bayan Alanis bize sofrayı kurmuştu.-Bir şey yimemişsinizdir herhalde? Buyrun sofraya. - dedi.
Bütün gün bir şey yememiştim sahiden, aslında hiçte açlık hissetmemiştim. Ne kadar canım istemesede abimin zoruyla yemek yemeye bashlamıştım. Biraz birşey atıştırıp sofradan kalkmıştım.
Pencere kenarına oturdum. Yıldızlara bakıyordum.Babamın vefatından sonra her şey bana daha farklı görünmeye başlamıştı. Bir nevi görüş açim deyişmişti. Bütün gece uyuyamamıştım tıpkı abim ile annem gibi. Sabah olduğunda abim yanıma geldi.
-Biraz kendimize çeki düzen vermemiz gerek. Bir iş bakmaya başlıyıcam. Sende okula gideceksin dedi.
( Size kendimden bahsederken bir şeyi atladığımı farkettim lise son a gidiyordum)
-Ama abiiii 😔 - dedim.Okula gitmek istemiyordum sebeplerim çoktu. Okulda herkes benimle dalga geçecek eskisi gibi bakmıyacaklardı tıpkı sevgilim gibi. Normaldede benimle ilgilenmedikleri için bizim evde kimse sevgilim olduğunu bilmiyordu. Aslındada yokmuş anladığıma göre. Bu olay olduğundan sonra beni ne aramış ne sormuştu. Onunda sevgisinin ne kadar oldugunu anlamış oldum.
Abimin ısrarları bitmiyordu.-Hadi hazırlanmaya başla, okula geç kalacaksın.- dedi.
Somurta somurta hazırlaniyordum. Evden çıkmıştık. Annem ile hâlâ konuşmuyordum bu olayda abimin dikkatini çekmişti.
-Annem ile neden... - derken
-Nolur abi konuşmak istemiyorum. dedim.
-Tamam. Ama bana bir söz vermeni istiyorum. Okulu asmak yok! - dedi
- Peki abicim. - demiştim (zorlada olsa).Okula kadar bana eşlık etmişti. Okulun bahçesinde ayrılmıştık. Derslere girmek istemiyordum daha doğrusu bu okulu istemiyordum 😶Ama abime söz germiştim.
Ve okula girdiğim o an tüm gözler üzerimde..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın gerçekleri
Ficção AdolescenteBir genç kızın ansızın hayatının deyişimi ve onun mücadelesi