5. Kısım

92 9 2
                                    

Korkunç bir kabustan gürültülü bir kapı çalma sesiyle uyandım.

''UYANIN GENÇLER SABAH OLDU!!"

Yanımda ki ranzada yatan Ege uykulu bir şekilde yatağından kalkıp kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açtığında içeri kırklı yaşlarında bir teyze fırladı.

'' Ege, Uğur, Ahmet, kalkın evlatlarım hadi kahvaltıyı kaçıracaksınız. '' Uğur ve Ahmet daha uyanmamışlardı, Ege uykulu sesiyle teyzeyle konuşmaya başladı:

'' Ah be Feride teyzem, saat daha sekiz...''

'' Siz kalkamazsınız ben sizi tanıyorum'' karşıda uyuyan Uğur ve Ahmet'i görünce sesini yükseltti:

''UYANIN!'' Bu bağırmayla Ahmet de Uğur da yavaş yavaş uyanmaya başladı. Bir yandan gözleri odayı tarıyordu, beni görünce sinirli ifadesi yumuşadı.

'' Bakıyorum da yeni oda arkadaşınız olmuş. Hoş geldin yavrum, benim adım Feride, yetimhanenin hademesiyim '' Hala uyandığım kabusun etkisinde olduğum için kelimelerini zar zor idrak edebildim.

''E- Emre '' diyebildim. '' Tanıştığımıza memnun oldum.''

'' Bende evladım bende... Hadi sizi tembeller 15 dakikaya hazır olmanızı istiyorum! '' diye bağırarak odadan çıktı.

Meraklı gözlerle Ege'ye baktım. Ege bakışlarımdan soracağım soruyu anladı, fırsat vermeden konuşmaya başladı.

'' Feride teyze yetimhanede en çok bizi sever. Bir keresinde başı parayla belaya girmişti, genel müdürden avans isteyince genel müdür onu azarlayarak odasından kovmuştu. O da tam istifa edecekken biz engelledik onu ve aramızda para toplayıp borcunu ödemesine yardım ettik. O günden beri bizi sanki kendi evlatları gibi seviyor. ''

'' Berk'i bile...'' dedi Ege'yi dinleyen Uğur. ''Berk'' adı geçince Ahmet'in yüzü asıldı, Ege Uğur'a küfür edici bir bakışla baktı. Bir kaç dakika boyunca oda sessizliğe büründü.

'' Berk kim? '' diye böldüm sessizliği sonunda.

'' Boş ver. '' dedi Ahmet. Hepimizden önce hazırlanmıştı, asılmış yüzüyle hızlıca odadan çıktı.

''Aferin Uğur '' dedi Ege Uğur'u azarlayarak. Bana döndü:

'' Berk eski oda arkadaşımızdı.''

'' Ne oldu? ''

'' Boş ver. Ahmet bu konuda çok hassas. Konuyu hiç açmazsan iyi olur. Hadi yemekhaneye inelim.''

Yemekhane temiz bir yere benziyordu. Etrafta bir sürü çocuk yemek yiyordu. Bir onlar kadar da sıra bekleyen vardı. Karnım çok aç değildi ama kendimi sıraya girmeye zorladım.

'' Burası yetimhanenin en sakin yeridir. Yemekler hazır satın alınır, yedikten sonra Feride teyze temizler sonra ertesi sabaha kadar kimse girmez içeriye. '' dedi Uğur. Yüzü çok mutlu görünüyordu. Sıra ona geldiğinde alabileceği tüm yemekleri aldı, Ege ve Ahmet'in yanına geçti. Ben sadece bir tane yumurta aldım, onların yanına geçtim. Sessiz bir sahneydi. Kimse konuşmuyordu. Yemekler bitti, masadan kalkıldı.

Büyük bir bahçeye girdik sonra, etrafta basket potaları, futbol kaleleri, ve oyun oynayan çocuklar vardı. Ortam hoş görünüyordu ama oyun oynayan çocukların ne kadar parçalanmış oldukları gözlerinden belli oluyordu. Herkes anne sevgisini özlüyor, bazıları merak ediyor, bazıları ağlamak istiyor, ama kimse belli etmiyordu. Belli etseler de bir faydasının dokunmayacağını biliyorlardı çünkü.

Ailemi üç gündür görmüyordum. Normal şartlar altında çok umurumda olmazdı, ama şimdi... Sanki bir daha onları hiç göremeyeceğim düşüncesi kafama yatmıştı. Ama ben buna alışmak istemiyorum. Birden bire kaybolmaları çok anlamsız. Bana bıraktıkları mektubu yazarken içleri parçalanmış mıdır acaba diye düşünüyorum. Bilmediğim o kadar çok şey var ki, düşüncelerim bulanık, kafamda soru işaretleri. Sanki bir sınavdan geçiyordum ve sınavlarla aram hiç iyi değil...

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin